Sevim Dağdelen adını duydunuz mu hiç?
Almanya Federal Meclisi’nde Sol Parti milletvekili olarak görev yapıyor.
Adını hatırlama-dıysanız, şöyle hatırlatayım; Afrin operasyonu sırasında Alman Meclisi’nde terör örgütü YPG flaması açan kişi olur kendisi. Aynı zamanda NATO’ya Türkiye’ye müdahale etme çağrısı
da yapmıştı.
Eğer yine hatırlamadıysanız, 2016 yılında Ermeni Soykırım iddialarının Alman Federal Meclisi’nden geçmesi için en fazla uğraşan kişi ya da 7 ay önce Alman turistlere Türkiye’ye gitmeyin çağrısı yapan kişi diye anlatmak da mümkün kendisini.
Bulduğu her fırsatta iki şey yapar Sevim Dağdelen. Önce, terör örgütü PKK’ya sempatisini dile getirir, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan için “İslamcı diktatör” ve benzeri nefret cümleleri kurar.
***
Alman DPA ajansı önceki gün Sol Parti kulislerine dayanan önemli bir haber geçti.
O habere göre, Sevim Dağdelen Sol Parti tarafından Türk-Alman Parlamenter Grubu üyesi seçildi ve aynı zamanda Türk-Alman Parlamenter Grubu eş başkan adayı olarak gösterildi.
Bazı Alman gazeteleri ve Avusturya’da yayımlanan Der Standart gazetesi hemen yayımladılar haberi. Türkiye ile arası pek hoş olmayan diğer siyasi parti gruplarının da bu teklifi onaylayacağı yazılıp çizilmeye başlandı hemen.
***
“Peki, böyle bir seçim olursa ne olacak?” sorusunun cevabını da yazayım.
Ya Sevim Dağdelen Ankara’da diplomatik kabul gören bir isim haline gelecek ya da Türk-Alman Parlamenterler Grubu toplantıları yapılamayacak.
Nereden bakarsanız bakın, Türk-Alman ilişkilerinde yeni ve büyük bir krizin başlaması anlamına geliyor bu gelişme.
Türkiye bir şekilde bu gelişmenin önüne geçebilir mi derseniz, zor zira burada muhatap sadece Alman hükümeti değil Almanya Federal Meclisi... Onların da Türkiye’ye bakışı hiç sempatik değil...