İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 6. kez düzenlediği, teması ‘İzmir ve Mitoloji’ olan Uluslararası Heykel Çalıştayı’nı izlemeye Kültürpark’a gittim. Mermer ve bronz malzemeyle, Türkiye, İran, Ermenistan, Gürcistan, İtalya, Polonya, Karadağ, Yunanistan, Sırbistan ve Güney Koreli heykeltıraşlar tarafından yapılmış heykelleri gördüm. Önceki yıllarda yaptığı heykellerle dikkatimi çeken çalıştay yöneticisi, heykeltıraş Tonguç Sercan’ın anlatımıyla heykeller hakkında bilgilendim.
Kültürpark’ta Tankut Öktem,Turgut Pura, Şadi Çalık ve Cengiz Çekil’in devamlı sergilenen heykellerine sanatçıların yeni heykelleri ilave edilecek, bir kısmı da muhtelif yerlerde sergilenip kentin görsel ve sanatsal zenginliğine zenginlik katacak. İzmirlilerin yakından tanıdığı, Kültürpark’ta eski hayvanat bahçesinin bulunduğu alanda sergilenen Emekçi Atlar Heykeli, öyküsüyle sanatseverlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. 9 Eylül 1922’de İzmir’de kurtuluş zaferi kutlanırken aniden başlayan yangınla İzmir bir anda alevlere teslim olmuştu. Günün koşullarında böylesine büyük bir yangını söndürmek kolay olmadı, itfaiye araçları yetersiz kaldı. Evler, oteller tiyatrolar, mağazalar, ibadethaneler, hanlar-hamamlar, fabrikalar yangına teslim oldu, ticaret çöktü. 25 bin yapı kullanılamayacak hale geldi.
‘Öyle bir heykel yap ki...’
Yangın, arkasında dev bir enkaz yığını bıraktı. Yıllarca olduğu yerde kaldırılmayı bekleyen enkaz sorun oldu. Bu dev enkaz, Belediye Başkanı Behçet Uz döneminde atların gücüyle kaldırılabildi. Enkazın kaldırılması sırasında yaralanan ve telef olan atların emeği unutulmasın diye bir anıt yaptırılmasına karar verildi. Sanatçı olarak İstanbul Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nde öğrenim gören genç bir heykeltıraş seçildi. Kendisine, “Öyle bir heykel yap ki, yangın enkazını kan ter içinde kaldıran atların hatırası unutulmasın, hafızalarda canlı kalsın” denildi. Genç heykeltıraş işe koyulup emekçi atları, büyük bir nalın altında yalaktan su içen üç at başıyla betimledi, heykel yaklaşık 80 yıldır Kültürpark’ta sergileniyor. Yıllar önce Amerika’da yaşayan değerli büyüğüm Eczacı Siret Ener ile çocukluk ve gençlik yıllarını yaşadığı Basmane sokaklarını dolaşırken Bayraktar Mescidi’nin önünde “Bizim Şadi, fuarda sergilenen Emekçi Atlar Heykeli’nin alçı ve çamur kalıplarını bu mescidin avlusunda yaptı, heykelin yapılışında yanında bulundum” dedi.
O yıllarda atölyesi olmayan genç heykeltıraşa arkadaşı Av. Nurullah Bayraktar, dedesinin inşa ettiği Bayraktar Mescidi’nin avlusunu önerdi. Sanatçı, bu tarihi mescitte yatıp kalkarak tasarladığı heykelin çamur ve alçı kalıplarını yaptı, heykel daha sonra Mithat Paşa Meslek Okulu dökümhanesinde kumda kalıplanıp bronz olarak döküldü. Eczacı Siret Ener’in ‘Bizim Şadi’ dediği heykeltıraş, 1917 Kandiye doğumlu Şadi Çalık. 1923 yılında 6 yaşındayken mübadelede ailesiyle birlikte İzmir Urla’ya göç eden Şadi Çalık, gün geldi profesör oldu, Güzel Sanatlar Akademisi’nde heykeltıraşlar yetiştirdi; Bitlis, Eskişehir, Ankara, ODTÜ, Niğde, Edremit ve Burdur’da bulunan Gazi Mustafa Kemal Atatürk heykellerini yaptı... Yolunuz Kültürpark’a düşerse, dünyada hayvan haklarını anıtlaştıran ilkler arasında yer alan Emekçi Atlar Heykeli’ni görmeyi ihmal etmeyin. Öyküsü, biçim ve estetiğiyle insanı etkileyen vefa anıtına bakıp etrafınızda gördüğünüz yeşil alanın öncesini hayal edin. Kırk yılda kaldırılamaz denilen yangın enkazını kaldıran, kenti yeniden imara hazırlayan, bu uğurda ölen emekçi atları hatırlayın.