Halkapınar mesiresinde yumurta tokuşturup ağaç altında uyumayı, top oynayıp kürek çekmeyi, taş sektirip halka saymayı, piknik yapmayı unut. Diana’nın güzellik uykusuna yatıp hamam sefası yaptığı efsane Halkapınar Gölü suyunu çekti, istesen de yüzemezsin, balıklarını göremezsin, kukumavları, bülbülleri, ispinozları çoktan uzaklaştı, artık onlar başka bir gölün dallarında şakıyor. Şimdi orada yapılan çok katlı binanın pencerelerinden Evliya Çelebi’nin anlattıklarını anlat, hayal kursun çocuklar...
Kervan Köprüsü’nün üzerinden artık develer geçmiyor, başka bir köprünün altında hapisliği sona erse... Üstü açık arabalarda sünnet çocuklarını, gelin ve damatların geçişini seyretsek... Leylekler geri dönüp başlarını suya soksa, kaplumbağalar etrafında dolaşsa, çocuklar kâğıttan kayıklarını yüzdürseler. Yeşildere’den bahsediyorum (Kaleon), eski temiz günlerini özlüyor. Halkapınar Gölü, Kervan Köprüsü, Mal ve Boyacı Deresi kime küskün? Körfez’de kulaç atmayı, kürek çekmeyi, çipura avlamayı dedene sor, anlatsın sana lagünü, kuş cennetini...
Ne envanter ne müze!
Kadifekale’de bamya tarlaları, Bizans Sarnıcı, Ballıkuyu, itfaiye kulesi, Fil mezarlığı, Yılanlı Dağ, Hayıt Dede, Yusuf Dede üzgün, imbat şaşkın... Kemeraltı, Kadifekale, Kültürpark, şehitlikler mahzun, 9 Eylül’ler heyecansız. Damla damla yok edilen Damlacık. Kadim İzmir, mahalleleriyle birlikte ağlıyor İzmir, görmüyor musun akan gözyaşlarını... Camileri, mescitleri, türbeleri, sinagogları, kiliseleri, cumbalı avlulu evleri, hanları hamamları... Bak ne hale geldi? Dede yadigârı evleriniz yıkılıp yerine otoparklar yapıldı, türbeler kazılıp tahrip edildi, Merdivenli Medrese haziresiyle birlikte satılık. Yavuthaneler, aile evlerinin son örnekleri yıkıldı, sebiller köfteci, hazır giyim dükkânı, Altınpark arkeolojik alanı çöplük... Babaannen, hadi beni eski mahalleme götür derse, sakın götürme. Bırak hayalleriyle yaşasın, mahallesindeki çeşme akıyor sansın...
Saat Kulesi’nin bakır alemleri, camilerdeki salon saatleri, Alipaşa Şadırvanı’nın kubbe kurşunları, Dönertaş Sebili’nin pencere korkuluğu, evlerin tavan süslemeleri, ferforje kapıları kim bilir nerede? Mermer kitabeler zımparalandı, Helenistik duvar sıvandı, tarihi Osmanlı hamamına sauna yapıldı. Doğru dürüst ne bir kültür envanteri ne de anneannenizden kalma ayva rendesini görebileceğiniz müzemiz bile yok.
Kuşlu Camii’nin kuşları küstürüldüğü için uçtu. Çağırsanız da gelmezler, orası artık bitpazarı... Sancar Maruflu, hastane köşesinden sevgili İzmir’imden giderim demiş. Aslında isyan eden Sancar Maruflu değil İzmir, hadi gelin hep birlikte silelim İzmir’in gözyaşlarını...