Bergama, medeniyetlerin bıraktığı izlerle şekillenmiş tarihin cömert davrandığı ilçemiz. Tümülüs, Asklepeion, Akropol, Cami, Mescit, Sinagog, han, hamam, köprü, gözünün görebildiği her yer tarih.
Profesyonel turist rehberi Bergama uzmanı Mehmet Gülümser rehberliğinde UNESCO dünya mirası listesine girmeyi başarmış parşömenin başkenti Bergama sokaklarını dolaşıyoruz. Kırk yıl önce genç bir öğretmen olarak tayin edildiği Bergama’ya sevdalanan Mehmet Gülümser’le Bergama’yı gezmek bir ayrıcalık.
Bergama’nın huzur veren sokaklarında Bizans, Beylik, Osmanlı, Cumhuriyet dönemi eserleriyle karşılaşıyoruz, eski Bergama evlerine merhaba deyip suyu akan sokak çeşmelerinde serinliyoruz.
Hacı Hakim Hamamı, Karaosmanoğlu Sebili, Parmaklı Mescidi, Ulu ve Şadırvan camileri, Güdük Minare ve diğerleri tarih yolculuğunun unutulmaz anısı olarak kazılıyor hafızamıza. Küplü Hamam’da Hellenistik küpün Bergama’dan ayrılış öyküsüne üzülüyoruz. Bergama küpünü geri istese nafile, küp Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
Dünyanın en dik antik tiyatrosunu, yerinden sökülmüş başka bir müzede teşhir edilen Zeus Sunağı’ndan ve dünyaca ünlü Bergama kütüphanesinden kalanları, Kızıl Avlu ve hekimlerin piri olan Galenos’u yetiştirmiş, kapısında ölümün giremediği Asklepionu görüyoruz.
Bergama, tarihsel zenginlikleri dışında,fıstığı, peyniri, balı, çığırtması, köftesi, halısı, kermesi, pazarı, yaylaları ve folklorik zenginlikleri olan kentimiz. Kozak Yaylası’nda köy sofrasında rehberimiz, fıstık çamının meyvesi kozalakların toplanış öyküsü anlatılıyor.
Kapalıyken “kozak” açıldığında “çelik” kozağın tırnaklarına “kıpçık” kabukluyken “kümer” kabukları kırıldığında “kıpır” içinden çıkana “fıstık” denildiğini öğreniyoruz.
Sofrada Bergama tarihiyle özdeşleşmiş Osman Bayatlı’nın derlediği obur hikayeleri açılıyor. “Saraç Ali Usta, kırk sekiz sahan yemeği, arası bal dolu on üç gözlemeyi, Keçeci Bayraktar ise 5 okka kaymaklı kadayıfı bir oturuşta yemiş.
Koca Bektaş, annesinin kırk okka undan yaptığı hayır lokmasını yemeğe başlamış, hamur tükenmiş. Bir sabah Çandarlı fırını pide çıkarıyormuş, oradan geçen Rıza Bilgin, ”say dayı demiş fırından çıkanı yemiş, zaten hepsi kırk pideden ibaretmiş”
Son durağımız Bergama Arkeoloji Müzesi, bu kez aramıza Bergama Belediyesi’nin genç Başkanı Mehmet Gönenç katılıyor. Müze vitrininde dikkatimizi dünyanın en sevimli Eros’una çeviriyoruz.
Rehberimiz diğer Eros heykellerinde görülmeyen bir ayrıntı için eğilerek bakmamızı öneriyor. Sevimli Eros’un dudakları arasına ustaca kazılmış dişlerini görüyoruz.
13 Nisan 1934 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ziyaret ettiği Bergama, yazmakla bitmez. Gezmek görmek gerekli, keşfedilecek tarihi ve kültürel değerleriyle Bergama sizleri bekliyor. İyi pazarlar.