Gözün orta tabakasına uvea denir. Uvea iris, koroid ve silier cisimden oluşur. Uvea, gözü besleyen damarları bulundurmaktadır. Uveanın iltihaplanmasına üveit denir. Üveit; sadece iris, koroid veya silier cisimde de olabileceği gibi hepsini birden etkileyebilir. Bu durum görmeyi ciddi şekilde tehdit eden durumlara neden olmaktadır.
Üveitin nedenleri
Bütün araştırmalara rağmen üveit hastalarının %40'ında üveitin nedeni tam olarak tespit edilemez.
En sık üveit sebepleri;
Behçet Hastalığı: Türkiye’de en sık üveit sebebidir.
Enfeksiyonlar: Tüberküloz, sifilis (frengi), herpes, toxoplazma, mantarlar, sarkoidoz, aids, göz travması ve ameliyatları.
Otoimmün reaksiyon hastalıklar: Tomatizmal hastalıklar, anklozan spondilit, ülseratif kolit, Crohn hastalığı, sarkoidoz ve diğerleri.
Üveit belirtileri
Gözlerde gözyaşı bezi tarafından salgılanan sıvı, gözü yıkadıktan sonra gözyaşı kesesine oradan da gözyaşı kanalı ile burun boşluğuna akar. Gözyaşı kanalında veya kesesinde herhangi bir nedenle tıkanıklık meydana geldiğinde gözyaşı, gözyaşı kanalından akamaz, önce gözde birikir daha sonra yanaklardan aşağı dışarı akar. Bu duruma gözyaşı kanalı tıkanıklığı diyoruz.
Gözyaşı kanalının tıkanıklığının belirtileri nelerdir?
Gözde devamlı sulanma
Sık sık çapaklanma olması
Göz kapaklarında kızarıklık
Burun kökünde şişlik
Burun kökündeki şişliğe bastığımızda içinden sıvı/iltihap çıkması
Blefaron, Latincede göz kapağı anlamına gelmektedir. Blefarit, göz kapağının iltihabi bir hastalığıdır. Her iki cinsiyette, her yaşta görülebilir ve oldukça yaygındır. Blefarit süreğen bir göz hastalığıdır, tedaviye rağmen tekrarlayabilir.
Blefarit hastalığı, anatomik ve klinik özellikleri açısından ön ve arka blefarit olarak ikiye ayrılır. Ön blefaritte göz kapağının özellikle dış kenarı, kirpik dipleri etkilenir. Ön blefarit, bakterilerin aşırı miktarda çoğalmasına veya derinin yağlı-kepekli olmasına bağlıdır. Arka blefarit ise kapağın göze değen arka kısmını etkiler ve buradaki gözyaşı yağ bezlerinin anormal olmasıyla ilişkilidir.
Vücutta ve gözde başka hastalıklarla birlikte olabilir mi?
Blefaritli hastalarda akne rozasea (gül hastalığı) ve seboreik dermatit gibi cilt hastalıkları sık olarak görülür. Bu hastalıklardan ilki, yüz derisinde kızarıklık ve kabalaşma, diğeri ise ciltte aşırı yağlanma ve saç kepeklenmesi gibi belirtilerle kendini gösterir.
Blefaritli hastalarda konjonktivit, kuru göz, kirpik batması gibi diğer göz hastalıkları da sık görülür.
Blefarit nedenleri
Blefarit gelişmesinde, göz kapağında normalde de bulunan bazı bakterilerin aşırı çoğalması
Bir veya iki gözde birkaç saniye ile birkaç gün içinde gelişen görme kayıplarına ani görme kaybı denir. Tek gözü veya her iki gözü tutabilir. Görme alanının tamamı etkilenebildiği gibi, sadece bir kısmı da etkilenebilir.
Ağrısız ani görme kayıpları:
Göz migreni: Sıklıkla genç hastalarda görülür, 10-60 dakika sürer, önce göz kamaşması, sinek uçuşmaları, renkli haleler gören hastada daha sonra baş ağrısı gelişebilir.
Retina dekolmanı (Yırtığı): Öncesinde gözde sinek uçuşmaları, ışık çakmaları olabilir. Görme tamamen kaybolabildiği gibi alt tarafı görüp üst tarafı görememe, iç tarafı görüp dış tarafı görememe şeklinde de olabilir. Retina toplardamar tıkanıklığı: Damar sertliği, hipertansiyon ve diyabeti olanlarda daha sık görülür.
İskemik optik nöropati: Görmeyi sağlayan optik siniri besleyen damarlarda tıkanma vardır. En sık sebebi şeker hastalığı veya temporal arterittir.
Geçici iskemik atak: Geçici iskemik atak (GİA) olarak adlandırılan geçici ya da aralıklı olarak meydana gelen, beynin geçici bir süre kanlanamaması ile karakterize olan bir durumdur. Her ne kadar çok uzun sürmese ve kalıcı etki bırakmasa da geçici iskemik atak hafife alınmamalıdır. Zira geçici
Göz hastalıkları ile ilgili bilgi eksikliği ve ihmaller sonucu çocuklarımız ileri yaşlarda tedavisi oldukça zorlaşan sorunlarla karşılaşabilirler. Birçok önemli göz hastalığı küçük yaşlarda ortaya çıkabilir. Ancak erken teşhis ve doğru tedavi ile başarılı sonuçlar elde edilebilir.
0-16 yaş grubundaki çocukların gözlerini korumak için;
Doğumda,
6 aylıkken,
2.5-3 yaşlarında,
Okula başlamadan önce,
Erken doğan ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerde, gözün içinde retina adı verilen tabakada yer alan damarların anormal gelişmesi olarak bilinen, görme sorunlarına ve körlüğe neden olabilen ciddi bir hastalıktır.
ROP nedir?
Zamanında doğan bir bebeğin, göz retina tabakasındaki damarlar anne karnında gelişimini tamamlamaktadır fakat bebek erken ve düşük doğum ağırlıklı olarak doğduğunda bu damarlar anne karnında iken gelişimini tamamlayamaz. Bu durum doğum sonrası anormal gelişerek ROP hastalığına neden olabilir. Gebelik yaşı ve doğum ağırlığı çok daha küçük prematüre bebeklerde, ROP hastalığı daha sık bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bebeğin oksijen ihtiyacının yüksek olması ve uzun süreli oksijen tedavisi gereksinimi, kalp ve solunum sistemi ile ilişkili hastalıklar, solunum için cihazı (mekanik ventilator) gereksinimi, enfeksiyon varlığı, kan transfüzyonu, kafa içi kanamalar ve çoğul gebelikler ROP hastalığının gelişimini artıran risk faktörleridir.
ROP taraması
ROP, ciddi görme sorunlarına ve körlüğe neden olabileceğinden, bebeklerin hastalık için tarama muayenelerinin mutlaka ve geciktirilmeden yapılması gerekmektedir. Gebelik yaşı 32 hafta ve altında veya
Göz tembelliği bir gözün doğuştan veya daha sonra az görmesine neden olabilecek bir durum nedeniyle beyindeki o göze ait görme merkezinin yeterince gelişememesi durumudur. Yani aslında az görmeye neden olan göz değil beyindir. Beyne bir gözden net görüntü diğerinden hiç veya kalitesiz görüntü giderse beyin kötü görüntüyü ihmal eder, bu alandaki beyin hücreleri yeterince gelişmez. Bu durum çocuğun yaşına bağlı olarak belli bir süre devam ederse, o taraftaki gözde kalıcı görme kaybı meydana gelir. Bu duruma da göz tembelliği denir.
Göz tembelliği sebepleri nelerdir?
Bir gözde kırpma kusuru (miyop, hipermetrop veya astigmat) olup diğer gözde olmaması.
Gözlerde 2 dereceden fazla farklı kırma kusuru bulunması. (Bir gözde +2.0 hipermetrop, diğer gözde +5.0 hipermetrop gibi)
Şaşılık olması. Şaşılık bulunan gözde görme net değildir.
Göz kapağında doğuştan ya da erken yaşta gelişen görme aksını kapatan düşüklük. (Ptozis)
Korneada (saydam tabakada) doğuştan veya bebeklik çağında gelişen hastalık sonucu leke olması.
Doğuştan katarakt.
Yüksek kan basıncının gözün retina tabakasında yaptığı hasara hipertansif retinopati denir.
Yüksek kan basıncı vücudun diğer damarlarında olduğu gibi gözdeki damarlara da zamanla hasar verebilir. Vücut tansiyonu ne kadar yüksek ve ne kadar uzun süreli ise göze vereceği zarar o derece ağır olur. Retina değişikliklerinin daha çok atardamarlardaki büzüşmeden kaynaklandığı ve benzer değişikliklerin hem böbreklerde hem de gözlerde olabileceği gösterilmiştir.
Hipertansif hastalığın şiddeti ile oftalmoskopik bulguların ilişkisi, birçok sınıflandırmaya neden olmuştur. Retinada görülen hipertansif değişiklikler, yapılan göz dibi muayenesi ile dört derecede değerlendirilir. Evrelendirme tanı ve takip, özellikle tedavinin etkinliğini izlemede oldukça önemlidir.
Birinci derece: Sistemik kan basıncının yükselmesiyle, retinanın arteriollerinde yaygın olarak orta dereceli bir daralma izlenir.
İkinci derece: Damar daralmaları daha da belirginleşmiştir. Atardamar ile toplardamarların çaprazlaşma noktalarında atardamarlar toplardamarlara baskı yapar.
Üçüncü derece: Retina atardamarları bakır tel görünümünü alır. Retina yüzeyinde kanamalar ve sert eksuda denilen beyaz eski damar