İşte, Başkan Şahin’in bu soruya verdiği yanıt: “20 yıldır çalışanlarımızla birlikte Menemen’e büyük katkımız var. Menemen, bir marka haline gelmeye başladı. İzmir’in en fazla gelişen ilçesi... Önümüzdeki 30 yılda da İzmir’in en fazla büyümeye aday tek ilçesi Menemen... Marka kenti iyi taşımak gerekir. Lider olursunuz, birinciliğe oturursunuz, ama devamını getirmek daha da zordur. Anlattığım bu pozisyonda iyi bir arkadaşımız yetişmiş olsaydı bunu karşılayabilirdi. 20 yıl sadece benim emeğim değil; çalışanlarımızın ve tüm insanlarımızın emeğini heba etmemek için bir dönem daha ailemizden, kendimizden fedakârlık yapma gereğini hissediyorum. Bir kez daha olmamız gerektiğini düşünüyorum. Yeni dönemde meclisimizi, ileride belediye başkanlığı yapabilecek olan arkadaşlardan oluşturma niyetindeyim. Eğer bizim yanımızda bir dönem yetişirlerse, acemilik dönemlerini meclis üyesi olarak atarlarsa.. Örneğin, 20 meclis üyesi çıkardıysak 20’si de belediye başkanlığı yapabilecek genç arkadaşlardan oluşacak. Biz bıraktıktan sonra seçilecek arkadaş sudan çıkmış balığa dönmesin. 5 yıl burada onlara ağabeylik, öğretmenlik yapacağız. Başka adaylar da çıkabilir tabii ama, benim önerim Belediye Meclisi grubu içinden parlayacak bir isim çıkmasıdır. Boynuz, kulağı da geçecektir. Buna inanıyorum.”
El ele vermeliler!
Parti içindeki tartışmalara da değindik. Başkan Şahin, yaşananlardan oldukça rahatsız ve bir önerisi var. “Olağanüstü kurultay tartışmalardan dolayı partimiz kamuoyunda büyük yara aldı. Ben, “Kurultay toplanmalıdır” dedim. Partinin zarar görmemesi için bunu söyledim. Toplanmadı ve tartışmalar devam ediyor. İmza verene de, vermeyene de saygı duymamız gerekiyor. İşin esası, birilerinin çıkıp “Bu tartışma bitsin” demesi gerekiyor. Herkesin yan yana gelmesi gerekiyor. Genel Merkez’in, herkesi toplayıp bir kampta, “Biz nerede yanlış yaptık?” diye tartışması gerekiyor. Her iki taraf da yanlış yapmaya başladı. Özeleştiri yapılması gerekiyor. Genel Başkanımızın ve Muharrem İnce’nin bu kamptan sonra ele ele kamuoyunun önüne çıkmaları gerekiyor. Kurultay olmuyor. Hâlâ çıkıp, “Kurultay gerekli” dememek gerekiyor. Bu tartışmanın artık bitmesini istiyorum. Gemi su almaya başladı. Bu geminin su almasını engellemeliyiz. Geminin batmamasını sağlamalıyız. Muharrem İnce de, Genel Başkanımız da özveri içerisinde birkaç gün tüm konuları konuşmalı; ardından da ellerini birlikte havaya kaldırmalıdır. Aksi halde parti zarar görecek.
‘Erken açıklansın’
Başkan Tahir Şahin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla yakın bir zamanda görüşmüş. Adayların erken açıklanması yönündeki önerisini bu görüşmede dile getirmiş. Kendisi, bana şunları söyledi: Partinin adayları, 1 ya da 9 Eylül’de bizim olan, olmayan her yerde açıklanmalı. Kurultay gündemden düşsün; gündeme “CHP, yerel seçim adaylarını açıkladı ve çalışmalara başladı” gelsin. Genel Başkanımız, bu öneri için ‘olabilir’ dedi. Olumlu baktı. Gerekirse adaylar ortak belirlensin.
Eğer partiyi düşünüyorsak, adayların mutlak ortak belirlenmesi gerekir. Olmuyorsa, bunu yapamıyorsak acilen önseçim kararı alınmalı. ‘Önseçim için vakit yok’ denirse de o zaman belediye başkanlıkları için temayül yoklaması yapılsın. Bunu yapabilirsek, “Zararın neresinden dönersek kârdır” hesabıyla önemli bir adım atmış oluruz. Belki de bu yöntemle Adana, Denizli ve Balıkesir’i alacağız. İnce ve Kılıçdaroğlu, “Adayları birlikte belirliyoruz” ya da “Önseçim yapıyoruz” gibi bir söylem içerisinde olurlarsa, partililer kızgınlığını, küskünlüğünü bir kenara bırakır, aslanlar gibi çalışır. Örgüt çalışırsa, belediye başkan adayları seçimi kazanır. Örgüt çalışmazsa Türkiye’nin her yerinde seçimi kaybetme riskimiz doğar” dedi.
‘Kocaoğlu aday gösterilmezse...’
Başkan Şahin’den, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’yla ilgili hiç de beklemediğim bir çıkış geldi. Bilenler bilir, yıldızları hiç barışmaz. Şahin, Kocaoğlu’nun yeniden aday gösterilmesi gerektiğini söyledi, gerekçesini de şöyle açıkladı: Herkesin bildiği gibi, Aziz Bey’le iş tutuş biçimi olarak ters gelen bir belediye başkanıyım. Aziz Bey’e zaman zaman, dost sohbetlerinde “70 yaşındasın, ben olsam bırakırdım” demişimdir. Ancak partinin şu anki konumuna baktığımızda, karpuz gibi ikiye ayrılmış gözüküyor. Aziz Bey de burada taraf olmuş. O aday yapılmayıp da karşı taraftan biri, hele hele İzmir kamuoyunun kabul etmeyeceği birisi geldiği takdirde İzmir büyük tehlike içerisine girer. Böyle süreçler yaşandığı için Aziz Bey’in aday olmasından yanayım. 15 yıldır hizmeti var. Bir duruşu var. Aziz Bey, “Ben aday olacağım” deyip de Genel Merkez aday göstermezse vay halimize diyebilirim. İzmir’de bu süreç yaşandığı için Aziz Bey’e ihtiyaç var! “Düne kadar Aziz Bey’le ters düşüyordun, neden onu koruyorsun?” diyebilirler. Ben, Aziz Bey’i korumuyorum, partimi koruma görevi üstlendim. Siyasetimi adam gibi, dümdüz yapıyorum. Arkadan dolanıp değil... Sağ kulağımı sağ elimle, sol kulağımı sol elimle tutuyorum. Doğru neyse onu söyleyen biriyim. Aziz Bey aday yapılmazsa vay halimize derim.