Farklılık arayışı ve fiyatların yüksekliği insanları karavan ve çadırlarda tatil yapmaya yönlendiriyor. Bu tip tatil yapmak isteyenlerin en büyük endişesini ise altyapı ve güvenlik eksikliği oluşturuyor. Turizm Bakanlığı’ndan konuya el atmasını isteyen karavan ve çadır tatilcileri, bu sayede sahillerin beton yığınına dönmesinin önüne geçileceğini öne sürüyor. Türkiye’nin keşfe ve konaklamaya müsait bir ülke olduğuna dikkat çeken sektör temsilcileri, karavan turizmine yatırım yapılması halinde Avrupa ve Amerika’dan birçok turistin karavan ve çadırları ile Türkiye’ye akın edeceğine değiniyor.
Aslında sevgili dostlar yukarıda karavan ve çadırcı dostlarımı az çok rahatlatacak kısa bir bilgi verdim. Ama bugün başka türlüyüm. Bayadır canım sıkkın ve bugün açıkçası bunu sizle paylaşmak istedim. Biliyor musunuz? Benim herkesin olduğu gibi dünya iyisi fedakar bir karım ve dünya güzeli bir kızım var. Bunu neden söylüyorum; çünkü şu en sıkıntılı dönemimde ancak bu kadar destek olunabilir. Hele ki bir de kardeşim var. O da İstanbul’da yaşıyor. Adı Şerif. Aslen Antakyalı. Delikanlı ve yakışıklıdır benim kardeşim. Oldum olası hep; “İzmir şöyle güzel, İzmir böyle güzelmiş” diye bana hep söyler. Ve; “Abi illa bir gün İzmir’de yaşayacağım” der. Hatta bir aralar para biriktirip karavan almayı ve ömrünü İzmir’in her yerinde yaşayarak geçirmek istediğini söylerdi. Ta ki; bu bayram buraya gelene kadar...
Öyle ki; küfrün bini bir para. İlk sözü “Abi İzmir’e ne yaptınız” oldu. Ve geldiğinden beri dönmekten başka laf etmedi. Ve ben İzmir aşığı Oğuz Örnek, ağzımı açıp tek laf edemedim. Çünkü İzmir’e en yakın karavan konaklaması 50 kilometre. İzmir’de geçen bir günlük araba seyahatinde yaklaşık olarak 50 çukur ve tümsek. Sanırım onun için yeterliydi. Çünkü o İstanbul’da yaşıyordu. Yılların keşmekeşi İstanbul, ona Paris gibi geliyordu artık.
Neden peki?
Hatırlar mısınız? Biz çocukken yalandan tek kale maç yapardık. Ama o çocuklukta kaldı. Maalesef İzmir halkı hala tek kale maç yapıyor. Neden? Çünkü yaklaşık 80 yıl önce vefat etmiş Ulu Önder’in Partisi zannediyorlar. Umarım uyanıp da kurduğu partinin yerel yönetiminin şu halini görmez. Her sorunu mahkemede çözmeye çalışmaktan ibaret, çözüm değil de sorun odaklı Sivil Toplum Örgütlerine girmiyorum bile.
Yani demem o ki; üç kuruş ödenek için hükümeti halka şikayet edeceğine, ya da yerel yönetimle Tom ve Jery’i sahneleyeceğinize, size tavsiyem elli milyar Euro’luk karavan ve çadır turizmine bir el atın Allah için. Üstelik ne alt yapı derdiniz var, ne de üst. Adamlara elektrik, su, tuvalet ve banyo verin yeter. Aman panik olmasın. Çünkü burası İzmir. Gecekonducularla işbirliği yapacağınıza karavancılarla iş yapın tarihe geçin; heykelinizi dikelim. Arazi sıkıntısından hele hiç bahsetmeyin. Benim evin yanında bile 50 karavanlık yer var. Elektrik su da benden. Hadi beni boşver 11 ay boş kalan fuar alanını da mı araziden saymıyoruz daha güzel karavan ve turizm amaçlı bir arazi düşünülemez bile. Umarım düşünmekle de hata yapmadım.
Kısacası dostlar benim ailem mükemmel aslında... İzmir de mükemmel ama benim ailem gibi sıkıntılarıyla başa çıkamıyor.
Demem o ki eğer aile olmayı becerebilirse İzmir, kardeşim Şerif Çelikel İzmir’e gelir, maalesef yılın on bir ayı boş olan fuar alanına ilk karavanı park edebilir. Ve İzmir muhteşem bir kişilik kazanır...