PKK neden sivilleri öldürür?

10 Temmuz 2018

PKK’nın sivillere yönelik eylemlerinde gözle görülür bir artış var. Doğubayazıt’ta Mevlüt Bengü ile Diyarbakır’da baba oğul iki çoban PKK tarafından katledildi. Örgüt kırk yılda binlerce terör eylemi yaptı. Çoğu unutulmuş olsa da binlerce insanı katletti. Sadece asker ve polisleri şehit etmekle kalmadı. Çok sayıda bebek, çocuk ve kadını katletti. Öğretmenler, kaymakamlar, doktorlar, imamlar ve mühendisleri hatırlamak gerekir.

Ankara’da canlı bomba eyleminden Kuşadası’nda sivil araç bombalamaya, Pınarcık’ta, Başbağlar’da toplu sivil katliamlarından orman, okul yakmaya, insanları kurşuna dizmeye kadar birçok terör eyleminde imzası var. Örgüt, teröristlerin akıl/icat ettiği tüm yöntemleri denedi. Kıdemli bir örgüt olarak Türkiye ve dünya terör tarihinde yerini aldı.

Diğer örgütler gibi PKK da terörü, toplumu ayrıştırmak, korku üretmek ve kimlik inşası için kullanır. Bu rastgele seçilmiş bir yöntem, kör bir şiddet dalgası değildir. Belirli bir stratejiye hizmet eden, sonuçları hesaplanmış taktikler serisidir. Nitekim örgüt, 1973-1995 arasında terörü “uzun süreli halk savaşının” her safhasının vazgeçilmez “yöntemi” olarak ele aldı. Ancak istediğini askeri olarak başaramayacağını görünce

Yazının Devamı

‘Şirketler arası muharebeden’ ülkeler arası ‘ekonomik savaşa’

6 Temmuz 2018

ABD, 2. Dünya Savaşı’nın ardından kurduğu düzeni uzun yıllar sürdürmeyi başardı. Düzen politik, ekonomik, güvenlik, finans alanlarında kurallara ve kurumlara dayanırken, uyumlu bir bütünlük arz ediyordu. Dahası, politik ve askeri alanlarda güçlü rakibi Sovyetler Birliği, hiçbir zaman ekonomik ve finans alanında ciddi bir tehdit oluşturamadı. Her ne kadar bir ara Japonya, ekonomide “sessizce” meydan okusa da sonuçta aynı taraftaydı ve bir süre sonra da tehdit olmaktan çıktı.

Sovyetler yıkılıp, Soğuk Savaş sona erince yeni düzenin nasıl olacağı hakkında bitmez tükenmez tartışmalar yaşandı. Her seviyede, herkes yeni risklerden, yeni fırsatlardan bahsetmeye başladı. Sovyet tehdidinin sona ermesi aktörleri çeşitlendirirken uluslararası rekabette ekonomi ön plana çıkmaya başladı. Serbest piyasanın galibiyeti, dünya ekonomisinin büyümesi şirketleri amansız bir mücadeleye yöneltti. Ellerini güçlendirmek, rekabet şansını artırmak isteyen şirketler farklı biçimlerde devletlerinden yardım almaya başladılar.

Örneğin, pazar rekabeti “savaş” formuna sokulurken, Fransız Savunma Bakanlığı, 1997 yılında, kendi bünyesinde, “Ekonomik Savaş Akademisi”ni kurdu. Özel şirketleri ekonomik sürprizlerden

Yazının Devamı

İran’da rejim değişikliği ve ‘üçüncü yol’

3 Temmuz 2018

Trump İran’ı sık sık dünya gündemine taşıyor. Bu ülkeye dair önemli ekonomik, politik kararlar alıyor. Bir yandan da cepheyi genişletmeye çalışıyor. Politik hedefinin İran’da “rejim değişikliği” olduğunu gizlemiyor. Attığı adımları, hamleleri bu çerçevede okumak gelişmeleri anlamamızı kolaylaştırabilir.

ABD’nin politik hedefi kadar, “rejim değiştirme” stratejisi de her geçen gün belirginleşiyor. Yıllar içinde, politik hedefin diplomasi yoluyla gerçekleşmeyeceği anlaşıldı. Bu aşamada Trump, doğrudan askeri güç kullanmanın da faydadan çok zarar vereceğini, işleri daha da karıştıracağını biliyor. Ancak bu, askeri gücün farklı biçimlerde ve ölçekte kullanılmayacağı anlamına da gelmiyor. Nitekim ABD ve müttefikleri İsrail ile Suudi Arabistan bir yandan Suriye’de, Yemen’de İran’ı askeri alanda sıkıştırırken, bir yandan da ekonomik kaynaklarını olumsuz etkileyecek askeri harcama yarışına zorluyorlar.

Bu tabloda Trump’ın “üçün yola” odaklandığı aşikâr. Söz konusu strateji, rejimi alaşağı etmek için iç dinamikleri harekete geçirmeye dayanıyor. İç dinamiklerin ana bileşenlerini ise derinleşen “ekonomik, mali ve sosyal sorunlar” ile halkın “fikir ve davranışlarının değişimi”. Önce,

Yazının Devamı

Türkiye’yi ‘makas değiştirmeye’ zorlamak

29 Haziran 2018

Seçim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaferiyle tamamlandı. Şimdi dikkatler siyasi gücün yeni karakteri ve bürokratik örgütlenme modelin odaklandı. Atamalarla kimlerin ön plana çıkacağını, karar alma süreçlerinin nasıl işleyeceğini, kurumlar arası eşgüdümün nasıl sağlanacağını göreceğiz. Seçim öncesi dondurulmuş sorunlar birdenbire hareketlenmeye başladı. Elde uzunca bir yapılacaklar listesi var ve gelişmeler çok hızlı.

Bu çerçevede ABD ile ilişkiler, “yangında ilk kurtarılacak” işlerin başında geliyor. Mevzu, iki aktörün belirli bir konuda farklı bakış açılarına sahip olmalarının çok ötesinde. İç ve dış güvenlikten dış politikaya, ekonomiden, finansa, kamu diplomasisinden hukuki sorunlara kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz. Dahası, ABD ile yaşanan sorunlar, Türkiye’nin üçüncü taraflarla (devletler, NATO, AB gibi kurumlar, özel şirketler) ilişkilerini de etkiliyor. Şüphesiz olumsuzluklar ABD’yi de etkiliyor/etkileyecek. Ancak fayda/maliyet ölçeğinin asimetrik olduğunu unutmamak gerekiyor.

ABD yönetimi, 24 Haziran seçimleri sonlanıncaya kadar Türkiye gündeminde yer almamaya azami dikkat gösterdi. Profilini düşük tuttu. Muhatap değişikliği olup olmayacağını görmek istedi. Bu gün

Yazının Devamı

Yeni dönemde terörle mücadele

26 Haziran 2018

Sonuçlar ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olsun. Türkiye böylece bir seçimi daha geride bırakmış oldu. Seçimin yüksek katılımla gerçekleşmiş olması önemli. Türk demokrasisinin geldiği aşamayı, iktidarın meşruiyetini ve kamuoyu desteğini gösteriyor. Eğer güvenlik ve terör gibi sorunlardan muzdaripseniz, halkın desteği, otoritenin meşruiyeti mücadele stratejilerinde önemli bir yere sahiptir.

Lider ve parti performansı açısından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarısı tartışma götürmez. Sorunların çokluğu kadar, Erdoğan’ın siyasi tecrübesi dikkate alındığında boşa harcayacak zamanının olmadığı kesin. Özellikle de konular birbiriyle bağlantılı olunca. Ekonomiden üretime, işsizlikten eğitime, adaletten, güvenliğe, savunmadan dış politikaya kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim sonrası yaptığı konuşmalarda terörle mücadeleye özel bir yer ayırdı ve kararlılık vurgusu yaptı. Bu vurgunun salt seçmen taleplerine verilmiş bir cevaptan öte anlam taşıdığı açık. Nitekim seçimlerin gölgesinde kalmış olsa da Türkiye’nin terör sorunu her geçen gün kendisini daha fazla hissettiriyor. Bunda küresel, bölgesel ve ülke içi gelişmelerin rolünün olduğu açık. Muhtemelen

Yazının Devamı

Seçim ve bir HDP klasiği olarak Diyarbakır

25 Haziran 2018

Her seçim sonrası iki konuda tartışma kaçınılmazdır. Birincisi, seçim sonrasına olacaklara dair tahminlerdir. Seçimi kazananın iç ve dış politikadaki olası yaklaşımları, ekonomik düzenlemeler. Diğeri partilerin, liderlerin hezimeti/başarısı üzerine yürüyen bitmez tükenmez tartışmalar. Ayrıca tartışmalar, özellikli bazı şehirlerde üzerinde yoğunlaşır. Tıpkı Diyarbakır gibi.

Seçimlerde Diyarbakır’ı öne çıkaran konu Halkların Demokrasi Partisi’nin “kalesi” olarak görülmesi. Nitekim HDP, 7 Haziran 2015’de 11 milletvekilinin 10’nu, 1 Kasım 2015 Milletvekili Genel Seçimlerin de 9’unu aldı. Halkın doğrudan cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gittiği 2014’te de HDP adayı Selahattin Demirtaş Diyarbakır’da oyların %64 ünü aldı.

Son seçimlerinin üzerinden dört yıl geçti. Bu sürede içeride ve dışarıda, güvenlik sorunlarında, ekonomik alanda önemli gelişmeler/değişiklikler yaşandı. HDP’li seçmenlerin kararlarını yakından ilgilendiren uzunca bir liste var. PKK ile yürütülen çözüm sürecinin sona ermesi, PKK’nın şehir savaşı denemeleri, bazı şehirlerin yıkıma uğraması, yeniden inşası artan psikolojik ve sosyal sorunlar bunlardan öne çıkanlar. Yine Suriye’de yaşanan gelişmeler, Kuzey Irak Kürt

Yazının Devamı

‘Şanslı’yı takdimimdir

22 Haziran 2018

Bu pazar sandığa gidiyoruz. Kampanya boyunca liderler bir dizi vaatte bulundular. Liste uzun. Ekonomiden dış politikaya, eğitimden güvenliğe, askerlikten mülteci sorununa kadar. Bu köşeyi okuyanlara garip gelse de bugünkü yazımı, seçim vaatleri arasına giren “sokak hayvanlarına” ayırdım.

Sakarya’da bir yavru köpeğin ayaklarının ve kuyruğunun hunharca kesildiğini gösteren resimlerin medya ve sosyal medyada haber olması birçok insanın vicdanını yaraladı. Masum bakışlı yavru köpek hayatını kaybetti. Hepimiz bu vicdanlara sığmayan davranışı kimin, hangi motivasyonla yapabildiğini sorgulamaya başladık. İnsanlarımızda eksik olan neydi? Benzer hadiselerin önlenmesinde hukuki düzenlemelerin etkisi olur muydu?

Mevcut koşullar ve tutumlar ışığında, masum bakışlı siyah köpek yavrusunun başına gelenlere birçok hayvanseverin tanıklık ettiğini söylemek abartılı olmaz. Bunlardan birisi de benim. Başlıkta sözünü ettiğim “Şanslı” bizim ailenin sahiplendiği, zorla emekli edilmiş Kangal kırması bir çoban köpeği. Beş yıl önce ilk karşılaştığımızda çobanlar onu, hastalığı nedeniyle dağ başında ölüme terk etmişlerdi. Tüm tüyleri dökülmüş, derisi simsiyah olmuş, ayakta duramayan bir kemik torbası

Yazının Devamı

Mecburi askerlik ve bedelli beklentisi (2)

19 Haziran 2018

Seçime sayılı günler kala cumhurbaşkanı adayları, parti liderleri “bedelli askerlik” vaatlerini yenilediler. Bu noktada seçimin galibi kim olursa olsun, “bedelli askerlik” düzenlemesi yapılacak gibi görünüyor. Çünkü mükelleflerde/seçmenlerde büyük bir beklenti yaratılmış durumda. Vaatler silah altındaki yedek subayları, er ve erbaşları, birliklerde düzeni, psikolojiyi etkilemeye başlamıştır bile. Dahası, Milli Savunma Bakanlığı’nın önümüzdeki celp askere alacağı mükelleflerin bir kısmı düzenlemeye girmek isteyecektir. Sadece “bedelli askerlik” gibi görünse de, konu/sorun bir seçim vaadinin ötesinde ilgi ve tartışmayı hak ediyor.

Bugün TSK’nın tek sorununun zorunlu ve bedelli askerlik olmadığını biliyoruz. 15 Temmuz menfur darbe girişimi ve öncesinde yaşanan olaylar sonunda TSK önemli sayıda insan sermayesini, yetişmiş subay astsubay kadrolarını yitirdi. Burada sözü edilen sadece sayısal kayıplar değil. En büyük kayıp, inşası zaman ve emek gerektiren “sosyal itibar” alanında oldu. Bu durum TSK’ya katılımları ve nitelikleri olumsuz etkilemeye devam ediyor. Öte yandan, kurum içi güven duygusu erozyona uğradı. Disiplin ve sorumluluk üstlenme geleneği sarsıldı, emir komuta düzeni

Yazının Devamı