Süper şampiyon

26 Ağustos 2014

Süper Lig’in bir numarası olarak Galatasaray’ın karşısına çıkan sarı-lacivertli takım, bu sezona da kupayla girdi. Normal süresi ve uzatmaları golsüz biten karşılaşmada beyaz noktanın başına geçen Fenerbahçe’den Kuyt, Meireles ve Kadlec atışı gole çevirdi, Olcan ile Burak’ın sayıları ise Cim-Bom’a yetmedi.

Soma ile daha bir anlam kazanan Süper Kupa’da son iki sezonun aktörleri yine sahnedeydi. Hava sıcak, zemin de kötüydü. Ama coşku ve heyecan zirvedeydi. Üstelik Prandelli ve İsmail Kartal da takımlarının başında ilk resmi maçlarına çıkmışlardı.

Galatasaray savunma futbolu oynamayı tercih etti. Doğru olan da sanki buydu aslında. Ancak bu oyun formatında zayıf nokta, yeni transfer Yasin Öztekin’di. Galatasaray kontratak da yapamadı ayrıca. Fenerbahçe ise Galatasaray’ın taktiğine karşılık risk almadı. Hele ilk dakikalar var ki, zaten hava sıcak buna birde kötü futbol eklenince çekilmezdi.

Devre sonunda Galatasaray’ın çıkamayacağını gören Fenerbahçe yüklenmeye başladı. Mehmet Topal ve iki kez de Sow’la kaleyi yokladı sarı-lacivertliler. Muslera dikkatliydi. Buna karşılık Cim-Bom sadece Olcan’ın uzun mesafeli şutunda Volkan’ı biraz olsun rahatsız edebildi. İkinci perde yine

Yazının Devamı

Samimiyet sorunu!

13 Eylül 2013

Galatasaray’daki sorunun temelinde işte bu nokta yatıyor: Samimiyetsizlik... Romanya maçı öncesi Başkan Ünal Aysal, Fatih Terim’i telefonla arasa ve milli maç için başarılar dileseydi, sanıyor musunuz ki bu sürece şahitlik edecektik! Elbette medya, Terim meselesini enine boyuna merak ediyor. Çünkü ortada flu bir tablo var.
İki taraf da bekliyor. Tamam fikstür sıkışık, kritik maçlar arefesindeyiz. Ne var ki Aysal ve Terim buluşması için bir randevulaşma mı olması gerekiyor! Düşünün misal bir şirkette bir genel müdür ile genel müdür yardımcısı bir araya gelmezse ne gibi sorunlar olur? Galatasaray’daki durum farklı değil. Ötelenmeye devam ederse de bu kriz birini götürür!
Şu an Terim masada güçlü. Milli Takım’ı iki günde tekrar manşetlere çıkardı. Kamuoyu desteği arkasında. Bu destek doğal olarak Aysal üzerinde baskı da oluşturdu.
Teknik direktör bu kadar karizmatik ve medyatik olursa doğal olarak bundan rahatsızlık duyanlar olacak. Galatasaray’da bunların sayısı hiç de az değil.
Terim, bir aksiyon adamı. Sahaya çıkar. Çalışması ve üretmesi gereken bir adam. Başarısızlığın faturasının her an kesileceği psikolojisi içinde olmamalıydı.
“Bıraktı, kaçtı” dedirtmemek için

Yazının Devamı

Fransızca düşünüp Türkçe konuşmak

18 Ocak 2013

İkinci perde bugünkü Kasımpaşa maçıyla açılıyor. Ancak Galatasaray’da bu 90 dakikadan ziyade farklı bir gündem var. Sneijder transferi ve Başkan’ın Fatih Terim’le ilgili kullandığı ifadeler. Doğal olarak alışık olmadığımız tarz ve söylemler medya tarafından işleniyor. Fatih Terim için daha önce “Maaşlı profesyonel” diyen Aysal’ın durumu kurtarmak için bu kez “Eleman” demesi Florya’da nasıl yankı buldu bilmiyorum ama işin aslı biraz farklı. Sorun Başkan’ın hangi lisanla düşündüğü ve mesajlarını hangi lisanda verdiği.
Aysal’ın açıklamalarından hep başka bir gündem çıkması da bundan. Kötü niyet olduğunu düşünmüyorum. Yaptığı benzetmeler aslında onun hep Fransızca düşünüp (Uzun yıllar Belçika’da kaldı. Aynı zamanda Galatasaray Lisesi mezunu ve Fransızcası çok iyi) Türkçe konuşmasından kaynaklanıyor. Futbolcular için “Artiste benzer” demesi başka bir örnekti mesela. Orada “Oyuncular sanatçıya benzer” demek istiyordu şüphesiz! Maça geçersek; Galatasaray için kolay olmayacak. 3 oyuncunun performansı burada çok önemli: 1. Eboue’nin yerine oynayan Sabri 2. Antalya’daki formuyla 11’e dönecek Elmander 3. İlk yarının hayalkırıklığı Melo.

Yazının Devamı

Panik atak!

23 Aralık 2012

Terazinin bir kefesinde; özgüven, liderlik, Fenerbahçe maçının morali ve derin kadro yapısı var. Diğer kefesinde ise güven bunalımı, yitirilen puanlarla oluşan karanlık tablo, Colman ve Bamba’nın eksikliği, Alanzinho’nun durumundaki belirsizlik...
Hangi tarafı ağır basar şimdi bu terazinin? Bu tahmini yapmak güç değil elbette. Galatasaray doğal olarak ağır basıyor. Ne var ki orada da başka bir sorun ortaya çıkabilir. Eski Trabzonsporlular tepkinin adresi olacak. Özellikle de Burak Yılmaz ile Selçuk İnan.
Umut, Toulouse üzerinden sarı-kırmızılılara geldiği için biraz şanslı! Bu tepki bahsi geçen oyuncularda yoğun kaygı, bunaltı ve korku karışımı bir nöbet olan ‘Panik Atak’ durumunu ortaya çıkarırsa Aslan’ın işi zor. Geçen yıl bunu hissetmediler, hatta artı motivasyon unsuru bile oldu. Yani Avni Aker’deki gergin ortam, maçın sonucu üzerinde çok etkili olacak.
Genelde bu atmosfeslerin Karadeniz ekibinin aleyhine olduğu da unutulmamalı. Fısıltı gazetesince yayılan “Trabzonspor yenilirse Şenol Güneş’le yollar ayrılacak” dedikodusu ise Trabzon’un hocasını nasıl da zor bir maç beklediğinin habercisi gibi...

Yazının Devamı

Bertaraf!

16 Aralık 2012

Galatasaray için sanılanın aksine kolay bir maç olabilir. Sarı-kırmızılıların bu kadar tartışıldığı - inanılmaz puanlar yitirdiği - bir ortamda hâlâ Fenerbahçe’nin önünde olması dahi ligin fotoğrafını anlatıyor aslında. Klasikleşen ve hatta Old Trafford’taki Manchester maçında bile uygulanan cesur futboldan ödün verilmesi beklenmemeli. Fenerbahçe’yi bertaraf etmenin yolu da bundan geçiyor.
Çünkü Aslan, önlemi abartır, hiç yapmadığı şekilde markaj uygularsa ve rakibin orta sahasının, kendi alanına yerleşmesine izin verirse hüsran yaşar. Bunun için coşkulu, tempolu bir Galatasaray izleyeceğimizi söyleyebilirim. Tabii golün gecikmesi son dönemde başgösteren TT Arena fobisini ortaya çıkarabilir. Pas trafiğini iyi organize etmek önemli. Burada Selçuk ve Melo’ya çok iş düşüyor. Çünkü Burak ve Umut gibi arkaya rahat sarkabilen oyuncuları onların pasları pozisyona sokacak. Ayrıca Fenerbahçe’nin mücadeleci ve defansif orta sahasına karşı ekstra performans sergilemeleri gerekir. Not: Golün geciktiği her dakika Galatasaray’ı strese sokabilir.

Yazının Devamı

En zor deplasman

8 Aralık 2012

En zor deplasman Sivas... Çünkü; Braga maçı sonrası fiziksel-mental yorgunluk, uzun bir seyahat (4.5 saat uçakla), Melo ve Muslera’nın yokluğu, Sivas’taki hava şartları, rakibin sıkıntı yaratabilecek (Grosicki-Enaramo-Chahechouhe) hücum hattı, bundaki en önemli faktörler. Rıza Çalımbay yönetiminde inişli-çıkışlı bir grafik çizen Yiğidolar’ın ilginç galibiyetler aldığını da unutmamak gerekir. Örneğin, İnönü’de Beşiktaş’ı yenerken sahasında da ligin flaş ekibi Eskişehir ile Kasımpaşa’yı 4 Eylül’den eli boş gönderdi. Kayseri maçında ise 60 dakika resmen şov yaptılar. Fenerbahçe ile de berabere kaldılar.
Yani işin özeti, çetin bir rakip... Galatasaray’a da fazlasıyla ters geliyor. Sarı-kırmızılıların Braga maçında galibiyeti getiren oyun formatı bu maçta da denenebilir. Ancak yine de Terim’in belli isimlerden ve alışkanlıklardan vazgeçmesi kolay değil. Örneğin Aydın’a rağmen yine Hamit’i düşünecektir. Grosicki tehlikesi ise solda Amrabat’ın oynama ihtimalini düşürüyor. Özetle zor bir gece olacak. Braga’dan daha zor bir 90 dakikanın Aslan’ı beklediği ise kesin.

Yazının Devamı

Pasaport kontrolü!

5 Aralık 2012

Türk olmak zordur. Bunu yurt dışına çıkanlar, seyahat edenler iyi bilir. Avrupa Birliği vatandaşları birkaç kapı ve kontrol noktası kullanırken, Türk vatandaşları kuyruğa takılır, bekletilir.
Porto Havalimanı’nda da durum farklı değildi. Bu sırada ise bir şey gözüme takıldı. Fatih Terim en önde, isimleri ile seslenerek oyuncularını tek, tek kontrol noktasına gönderiyor, ne kadar hassas olduğunu gösteriyordu. Halbuki kendisi ilk sıradan geçebilir, dönüp arkasına bakmayabilirdi! Ama hoca detaylara önem verir işte. Sıra ona geldiğinde ise eşi Fulya hanıma dönerek, “Sen git” dedi. Fakat beklemediği bir karşılık aldı. Hayatında ilk kez takımla beraber seyahat eden Fulya hanım, bu jesti kabul etmedi ve “Önce takım ve siz” yanıtını verdi.
İşte Braga maçı öncesi birebir yaşadığım bu olay maça olan inancımı artırdı. İşin taktik-teknik kısmı elbette önemli. Ama başarılar bu detaylarda gizlidir!
90 dakikaya geçersek; Galatasaray, İstanbul’da yenildiği Braga karşısında bu kez net şekilde favori. Neden mi?
1-Rakibin iddiası yok.
2-Cim-Bom, psikolojik açıdan rahat.
3-Galatasaray, Avrupa’da farklı oynuyor

Yazının Devamı

En kötü lider

30 Kasım 2012

Bunu ben değil, rakamlar söylüyor. Galatasaray, B.Münih, Barcelona, Juventus, Lyon, PSV, Manchester United, Anderlecht, CSKA Moskova ve Olympiakos şu an Avrupa liglerinde zirvedeki takımlar. Türkiye Ligi’nin lideri Galatasaray bu listede, maç başına 1.92 puan ortalaması ve yediği 1.3 gol ile son sırada. Tablo iç açıcı görünmüyor.
Sir Alex Ferguson da, “İstatistikler mini etek gibidir. Çoğu şeyi gösterir ama önemli olan şeyi göstermez” sözüne destek veren Fatih Terim de ne kadar haklı olsa da, rakamlar çoğu kez yalan söylemiyor. Bu listede olduğu gibi. Galatasaray geçen sene onu zirveye taşıyan özelliklerini kaybetti. Elazığ-Akhisar ve Antalya maçlarının dışında kalesinde hep gol gördü. Kupadaki Balıkesir maçını bir kenara koyarsak ilerde de son dönemde başgösteren bir kısırlık var.
Melo’nun kurtardığı penaltının takım üzerinde nasıl etkiler yarattığını bugünkü maçta gözlemleme şansımız olacak. Çünkü bir kıvılcım olabilir uyanma adına. Ama Melo bugün esas bölgesinde yani orta alanda bekleneni vermeli. Ibricic ile Cenk Tosun ve Sosa bu akşam konuk ekibin önemli silahları. Karcemarskas ise Muhammed ise eksikleri. Geçen sene İstanbul’da 4-2 kazanmışlardı. Bugün de sürpriz

Yazının Devamı