Geçen yazımda size Müjdat Gezen’in yazdığı, yönettiği ve oynadığı kalabalık kadrolu ‘Şarkılar Seni Söyler’ müzikalinden bahsetmiştim. 70’li yılların gazino günlerini anlatan büyük şov, bu akşam TİM Show Center’da başlıyor. Bugün de gazinolar dönemiyle devam ediyorum çünkü geçtiğimiz hafta çok keyif aldığım bir konsere gittim; Moda’da ‘Kayıkhane Gazinosu’na... Gazino günlerine damga vuran Türk popunun ve Türk sanat müziğinin unutulmaz isimlerinden oluşan efsane kadroyu canlı dinlemek büyük bir ayrıcalıktı, kendimi çok şanslı hissettim.
Sakın kaçırmayın!
Neşe Karaböcek ile Seçil Heper’in birlikte assolistlik yaptığı konserde; Rana Alagöz, Ersan Erdura, Bilgen Bengü, Kartal Kaan, Funda, İskender Doğan ve Semiha Yankı’yla tam bir yıldızlar geçidine şahit olduk. Hepimizin ezbere bildiği klasikleşmiş şarkıları sahiplerinin sesinden dinledik. Her biri o kadar asil, mütevazı ve içtendi ki, sürekli sahneye atlayıp sarılasım geldi onlara! Malum şimdilerde ‘egon yoksa, havan yok’ inancı hakim ya, insan geçmiş dönemlerin sıcaklığını görünce heyecanlanıyor!
Çok değerli sanatçıları bir araya getiren bu özel gazino projesi, Hakan Eren imzası taşıyor. 2014 yılında ‘Cenk Koray Yılın En İyi Projesi’
Sık sık söylüyorum bu köşede; her şeyin kolay ulaşıldığı için çabucak tüketildiği, teknolojinin hayatlarımızı ele geçirdiği, insan ilişkilerinin tatsızlaştığı, sevgi, saygı, aşk gibi değerlerin unutulmaya yüz tuttuğu bugünün dünyası çoğu zaman pek yavan... Hayatın dolu dolu yaşandığı, tadının tuzunun bol olduğu geçmiş yıllara özlemim bundan... Haliyle nostalji dediniz mi bende akan sular durur. Ve şimdi geçmişin renkli günlerine dönüp, o havayı solumak isteyenler için harika bir fırsat geliyor!
Büyük usta Müjdat Gezen’in kaleme aldığı, yönettiği, deli bir şair ve bestekar rolünde sahneye çıkacağı ‘Şarkılar Seni Söyler’ müzikali uzun bir hazırlık sürecinin ardından başlıyor! Birbirinden değerli sanatçıların oynadığı ve seyircisini 70’li yılların gazino dönemine götürmeye hazırlanan dev projenin her anında nostalji yaşayacaksınız.
Gazino günlerine döneceğiz...
Müzeyyen Senar’ın 40’lı yıllarda Turkuaz Gazinosu’nda sahne almasıyla başlayan müzikal, Zeki Müren’in vefatıyla sona eren gazino hayatını, o dönemlerde sahnede ve perde arkasında yaşanan birçok anıyla birlikte izleyicisine sunuyor. O zamanları yaşayanlar için ayrı, benim gibi gazinoların ışıltılı günlerine şahit olamayanlar için
Aras Bulut İynemli’yle Aslı Enver’in birlikte oynadığı reklam filmini her gördüğümde irkiliyorum! Ha reklamda sıkıntı yok, ikisi de gayet sempatik, iş sade ve güzel ama birinin ‘İstanbullu Gelin’, diğerinin ‘Çukur’ dizisinde başrolde olması, izleyici açısından işin rengini değiştiriyor. Zira bu gözler Yamaç’ın yanında Sena, Süreyya’nın yanında Faruk olmayınca afallıyor, sanki reklam filminde Süreyya’yla Yamaç flörtleşiyormuş gibi garipsiyor!
Hele de reklam, oynadıkları dizilerin arasında denk gelince daha da tatsız oluyor, ne yalan söyleyeyim. Misal, Süreyya-Faruk aşkına kapılmış izlerken, Süreyya karşınıza bir anda başka bir adamla çıkıyor! Keşke yapımcılar buna dikkat etse, benim gibi hisseden bir sürü dizi izleyicisi olduğuna eminim.
Muhit burger müthiş!
Nişantaşı Topağacı’nda bulunan minik kafe ve restoranlara bayılıyorum, şimdilerde özlenen mahalle havasını hâlâ yaşıyor orada oturanlar, özeniyorum valla! Kısa zaman önce yeni bir hamburgerci açıldı mahalleye: Muhit Burger... Mekan çok sevimli, masalar da birbirine yakın olduğu için tanıdık tanımadık herkes birbiriyle sohbet ediyor, her şeyden önce bu özelliğini sevdim. Bir hamburger yemeye oturdum üç saat kalkamadım öyle
Kitabına isim olarak Peyami Safa’nın “İyiler kaybetmez kaybedilir” sözünü seçmiş Seda Eroğlu. Dikkatimi çekti çünkü son günlerde iyi ve kötü insanları çok fazla konuşur olduk çevremde. Bazı insanlar kendilerine kurdukları küçük ve huzurlu dünyalarında yaşıyor, iyilikle, umutla besleniyorken... Bazıları hastalık derecesindeki kötülük potansiyeli, ruh çirkinliği, yıkıcı hırslar ve kıskançlıklarla alıyor her nefesini, yazık böylelerine!
Rahmetli bir aile büyüğüm şöyle demişti zamanında; “Kötü ve kıskanç insanlara kızmak ve karşılık vermek yerine sus ve onlara acı çünkü onlar zavallıdır!” Peki iyiler gerçekten de kaybetmez, kayıp mı edilir? Seda Eroğlu kitabında bunun cevabını sorguluyor. Bütün içtenliği ve çıplaklığıyla dökmüş içini okuyucusuna, hayatta hepimizin geçtiği yollar birbirine benzeyebildiği için kendinizden çok şey buluyorsunuz okurken...
En güvenli liman insanın kendisi...
Geçmişte yaşadığınız ama unuttuğunuzu sandığınız hayal kırıklıklarıyla yüzleşiyorsunuz. Bu yüzleşmeyi yaşarken, hayatımdan geçen iyi, kötü herkesin zaman içinde beni nasıl da güçlendirdiğini fark ettim. Bazı üzüntüleri yaşamadan kaya gibi sağlam olma noktasına gelinemediğini hatırladım. “Bir insan her
İzleyecek keyifli bir şey bulamadığım için deliler gibi zap yaparken takıldım, ‘Ataman’la Devr-i Alem’ programına. Radyoculuk ve sunuculuğu Türkiye’de en çok hakkını vererek yapan isimlerden Ataman Erkul... Çok genç yaşta başladığı meslekte uzun yıllardır diksiyonu, kültürü, zekası ve yüksek enerjisiyle içinde olduğu her projeye değer ve kalite katıyor. Ortalık iki kelimeyi yan yana getiremeyen sunucu sıfatlılarla dolu olunca, Erkul gibi gerçek sunucular, daha da kıymetleniyor gözümde, ne yalan söyleyeyim...
Dünyayı gezdiği programı izlerken, sanki ben de onunla birlikte geziyormuşum gibi hissettim. Başarılı sunucu 360 TV’deki programında bir yandan gittiği şehirlerle ilgili bilinmesi gereken her ayrıntıyı paylaşırken, bir yandan da izleyicinin çok eğlenceli vakit geçirmesini sağlıyor. Tanıttığı her yeri izleyene yaşatıyor. Çekimler muazzam, hele drone’la her yeri kuşbakışı göstermelerine bayıldım.
Bugüne kadar Afrika, Peru, Bolivya, Dominik, Meksika, Küba ve Avrupa’da 37 ülke ve 60’ın üzerinde şehir gezmiş. Yayılıp oturduğunuz koltuktan bedava dünya seyahati yaptıran ‘Ataman’la Devr-i Alem’, son dönemde ekranda gördüğüm en iyi işlerden...
YENİ BULUŞMA NOKTASI
Geçtiğimiz günlerde
İstanbul’da havalar efsane şükür! Şort ve tişörtle gezdiğimin ertesi günü adeta şubat ayına geçiş yaptık, bünyeler şaşkına döndü. Tam da yağmurlu ve soğuk havanın başladığı günün akşamı, Çırağan Sarayı’nda Raisa&Vanessa’nın ‘Butterfly Effect’ adını verdikleri 2019 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu defilesi vardı, hem de açık havada! Gözde tasarımcılar, risk alarak defileyi kapalı mekana taşımamayı tercih etti. Biz Raisa& Vanessa tutkunları da soğuk ve yağmur dinlemedik ve defile alanını doldurduk. Markayı, kurulduğu günden bugüne takip ederim, ikiz kardeşler kimselere benzemeyen farklı tasarımlarını adım adım güçlendirerek, yıllar içinde zirveye çıktı. Artık Türkiye’deki popülerliklerinin haricinde; Hollywood yıldızları, dünyaca ünlü pop figürleri ve top modeller, onların kıyafetlerini tercih ediyor.Bir Türk markasının dünyayı etkisine alması, az rastlanan dev bir başarı...
Raisa&Vanessa yine harikalar yarattı...
Yeni koleksiyona gelince, 69 görünümün sunulduğu defilede, hangi tasarıma aşık olacağımı şaşırdım desem yeridir! Romantik renk ve desenler, uçuşan tüller, şifonlar, volanlar ve kadife üzerine çiçek baskıları, ilk kez kullandıkları degrade tekniği, saç aksesuarları ve kelebek
Bir Adanalı olarak bu haberi vermekten mutluluk duyuyorum ve bahsedeceğim festivale gitmek için sabırsızlanıyorum dostlar! Adana Kültür ve Dayanışma Derneği, önümüzdeki hafta sonu Adana’ya dair her şeyi İstanbul’a taşıyor. Belgrad Ormanı içinde yer alan şehrin en büyük festival alanı Lifepark’ta, 29-30 Eylül’de gerçekleşecek ‘AdanaFest İstanbul’un ziyaretçileri; kebaptan ciğere, içli köfteden yüksük çorbasına kadar meşhur Adana lezzetlerinin, sürpriz sanatçıların katılımıyla, keyifli müziğin ve panayır havasındaki Adana ruhunun tadını çıkaracak.
Festivale ulaşım da çok kolay;
Yenikapı-Hacıosman metrosuna biniyorsunuz, Hacıosman metro durağında bekleyen araçlar sizi yedi dakika mesafedeki AdanaFest alanına götürüyor.
Eh Adanalılar sizin için daha ne yapsın?
Haydi çıkın çıkın gelin, harika bir hafta sonu olacak!
BUGÜNÜN ‘ZALIM’I...
DJ ve aranjör Emrah Göktaş; Aşık Mahzuni Şerif’in unutulmaz eseri ‘Zalım’ türküsünü günümüze uyarlayarak, başarılı bir projeye imza atmış. Yeni nesil müzisyenlerin geçmişimizin önemli değerlerini bugüne taşıyarak, gençlerle buluşturmasını çok değerli buluyorum. Göktaş’ın düzenlemesi usta oyuncu Turgay Tanülkü’nün Mahzuni Şerif’i canlandırdığı kliple birleşin
Uzun süredir afişlerini ve fragmanlarını görüp merak ediyordum, nihayet hafta içinde yapılan galasında izledim. Umut Kırca’nın yönetmenliğini yaptığı ‘Bücür’, öncelikle yönetmenin başarısıyla dikkat çekiyor ve bunu fragmanı izlerken bile fark ediyorsunuz. Türk komedisinin en usta sanatçılarından Oya Başar ve Levent Kırca’nın oğlu olarak Kırca, genlerinden gelen yeteneğini ortaya koymuş. Sinema ve televizyon dünyasını çocukluktan itibaren yaşayarak öğrenmekle kalmayan, bu işin eğitimini alıp, şimdilerde üniversitede yeni yetenekler yetiştiren bir hoca aynı zamanda...
Sahnelerin ve oyuncuların doğallığı, filmin akıcılığı, espriyle görüntülerin güzelliği ‘Bücür’ü her yaşta insanın büyük zevkle izlemesini sağlıyor. Umut 10 yaşında, doğum sonrasında hastaneden kaybolmuş ve annesini arayan bir çocuk. Ama öyle sıradan bir çocuk değil... Bilgisayarla oyuncak gibi oynayan, usta hacker’lara taş çıkartan, şehrin trafiğini bilgisayarla durduran bir küçük cin! Yetiştirme yurdunda kendisini evlat edinmek isteyen ailenin onu Almanya’ya götüreceğini duyunca, üç günde annesini bulmak için İstanbul’a gitmenin yolunu buluyor. İstanbul’da Özge (Seren Şirince) ile karşılaşıyor ve başına gelmedik olay