İzmir’deki Karşıyaka-Göztepe ezeli rekabetinde yine olanlar oldu.
Hiç şaşırmadık. Çünkü bu film, her derbide tekrar vizyona giriyor.
Polisiye tedbirler de işe yaramadı. İçeriye meşale sokmak yasak ama yüzlerce meşale yakıldı.
İçeriye içki sokmak yasak ama tribünlerde sayısız içki şişesi bulundu.
Bu insanlar tribüne girerken hiç mi aranmadı?
Tribünler, önce meşalelerle sonra yakılan koltuklarla kırmızıya boyandı.
Bizim de yüzümüz kızardı. Utandık.
Göztepeli taraftarların, takımlarını koşulsuz sevdiğini biliyoruz.
Fakat bu sevgi, bu aşk, tribünleri yakarak, koltukları parçalayarak, tel örgüleri devirerek izah edilemez, edilmemeli. Yani böyle Göztepe aşkı olmaz.
46 bin liralık zararın büyük kısmını Göztepe Kulübü ödeyecek. Yazık değil mi?
Üstelik, üç kez küfürden ceza alan Göztepe, bir maç seyircisiz oynama cezası alacak.
Gözlemci raporlarına göre belki ayrıca sahası kapatılacak. Bunlara değer miydi hiç?
Böyle bir sonuca hangi Göztepeli sevinebilir?
Göztepe, aşırı sevgiden zarar görüyor.
Sevginin de eleştirinin de dozu bilindiğinde, Göztepe camiası daha mutlu olacak, bundan eminim.
Olayın diğer boyutuna bakmazsak, kulüplere haksızlık etmiş oluruz.
Emniyet tedbirleri, amacına ulaşmamıştır. Maç öncesi uygulanan önlemler, maç sırasında ve sonrasında tribünlerde de başarıyla uygulanabilseydi keşke. Polisin bir B planı olsaydı da, stada erken giren Göztepelilerin stattan erken ayrılması sağlansaydı.