Silivri’ye İzmir havası götürdük, geçen çarşamba günü...
İzmir’e selam getirdik, Mustafa Balbay’dan...
Milletvekilimiz, meslektaşımız, arkadaşımız Balbay’la hasret giderdik.
Kucaklaştık, eski anıları tazeledik.
Diğer meslektaşlarımız Tuncay Özkan, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Ahmet Şık, Nedim Şener, Müyesser Uğur ile de sohbet ettik.
İçlerini döktüler.
Onlar da İzmir’e kucak dolusu sevgilerini yolladılar.
* * *
Hava soğuktu Silivri’de...
Silivri hapishanelerinin duvarları daha da soğuktu.
8 devasa cezaevi yetmemiş, yenileri inşa ediliyor.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’in organizasyonu, Adalet Bakanlığı’nın izniyle, Ali Ekber Yıldırım, Sadık Uçar, Yalçın Küçükdamar, Coşkun Akar, Çağlayan Bilgen, Tülay Cengiz, Atilla Köprülüoğlu, Işık Teoman ve bendeniz Muhittin Akbel, meslektaşlarımızla açık görüş gerçekleştirdik.
* * *
Balbay’la tadına doyamadığımız bir saat beraber olduk, her saniyesi dolu dolu...
Balbay, 105 kilo girmiş cezaevine...
Bugün 85 kilo... Yani 20 kilo vermiş.
Yanlış anlaşılmasın, bakımsızlıktan değil kilo kaybı.
Özel bir taktikle hem kilo vermiş, formunu bulmuş, hem de zinde kalmayı başarmış.
Taktik dediğim futboldaki 4-4-2 değil.
Balbay’ın taktiği, 2-2-7...
Sonuçta yine 11’i buluyorsunuz.
Taktiğin açılımı şöyle:
2 saat spor, 2 saat gazete okuma, 7 saat kitap okuma ve yazma...
Öğrencilik yıllarımızda İngilizce kursuna giderken, İtalyanca kursuna başlayan Balbay’ın yabancı dil öğrenme hevesi Silivri’de bile bitmemiş. Hukuk ve Siyaset İngilizcesi öğreniyor hücresinde...
Öyle öğretmen filan yok tabii ki...
Duvarlarına İngilizce terimleri yazmış.
Beşer kiloluk su damacanalarını bar niyetine kaldırıp indirirken, zıplarken, eğilip kalkarken, duvardaki sözcükleri tekrarlıyormuş.
* * *
İzmirli gazeteci dostları olarak sözde biz Balbay’a moral verecektik, o bize moral verdi.
Esprileriyle, yaşanmış komik anılarla bizi gülmekten kırdı geçirdi.
İnanın, yan taraftaki masada oturan gardiyanlar bile gülümsedi bizim coşkulu muhabbetimize...
Balbay’ın maşallahı var, turp gibi.
Ne de olsa eski sporcu... 19 Mayıs Maratonu koşmuş bir sporcudur Mustafa Balbay...
* * *
Balbay, en çok mavi gömlek giymeyi özlemiş.
Ama Silivri’de bu özlemini gidermesi imkansız.
Çünkü gardiyanların gömlekleri mavi...
Tutuklular mavi gömlek giyerse, gardiyanlarla karıştırılırmış!
* * *
Dilekçe vermiş Balbay, saç tıraşı olmak için... Kabul edilmiş.
Berber bir yandan saç keserken bir yandan da, “Abi ya... Buradan Meclis’e önerge gönderdin, servisi olmayan gardiyanların sorununu çözdün. Sen ilgilenirsen, olur. Bize af çıkarsınlar” diyormuş.
Balbay, her zamanki muzip tavrıyla, “Kelin ilacı olsa...” yanıtını vermiş; gülüşmüşler.
Şaka bir yana Balbay, hücrede bile kendini TBMM’deymiş gibi hissediyor.
Yılbaşında CHP’li milletvekillerine tek tek mektup yazmış, özlenen CHP’nin haritasını çizmiş.
40 kadar vekil, dönüş yapmış Balbay’a...
* * *
Balbay, tam bir yıldır hücrede yaşıyor.
2-2-7 taktiğiyle gününü yaşanır hale getirmeye çalışıyor.
Arkadaş olsun diye hücresine bir kuş almayı aklından geçirmiş.
Anında vazgeçmiş bundan...
“Ben zaten kafesteyim” demiş, “Bari kuş kafese girmesin.”
* * *
Veda zamanı gelmişti.
Boğazımızda bir şeyler düğümlendi o anda... Sımsıkı sarıldık birbirimize...
Kemiklerimiz kırılacaktı az kalsın...
Ayrıldık.
Balbay’ı hücresine uğurladık, kuşlar kadar özgür olacağı günlere kavuşması dileğiyle...