Kentsel dönüşüm, kentsel yenileme laflarını dilimizden düşürmez olduk.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İzmir’deki gecekondu bölgelerini 25 gruba ayırdı.
Yasa çıkar çıkmaz, çalışmalar başlayacakmış.
Atılan adımlar olumlu ama...
Yine de endişelerim var.
Kentsel dönüşümün, fırsatçılar tarafından “kentsel paylaşım”a dönüştürülmesi nasıl engellenecek?
Malum, her zaman olduğu gibi rantçılar, kentsel dönüşümün olacağı noktalara nokta atışları yapmaya başlayacak.
“Sen benim bölgeme girme, ben de senin bölgene girmeyeyim” pazarlığı bile yapacaklar.
Özetle, İzmir’i paylaşmaya kalkışacaklar.
* * *
TOKİ’nin Uzundere’de yaptığı konutlarda, bir zamanlar Kadifekale’de yaşayan vatandaşlarımız oturuyor.
Evlerinin kamulaştırılmasına gönüllü ya da gönülsüz izin veren vatandaşlarımız için yeni mekanlarında midye havuzları bile yapıldı. Fakat hiç kimse oradaki yeni hayata alışamadı. Mutsuzlar.
Gerçi Kadifekale’yi boşaltmak zorundaydılar ama...
Fakat bunca, Kadifekale dışındaki gecekondularda yaşamış insanların, bugünkü yerlerine dönmesine imkan tanınmayacaksa, “Bu işe hiç girmeyin, daha iyi” derim.
Kısacası Zeytinlik’te, Ferahlı’da, Maltepe’de, Aziziye’de, daha pek çok semtte oturan vatandaşlarımız, yerlerinden yurtlarından edilmemeli.
Yaşam tarzlarını, alışkanlıklarını, yeni konutlarında sürdürmelerine fırsat tanınmalı.
Madem bunca zaman o bölgelerin cefasını oralarda oturan vatandaşlarımız çekti, kentsel dönüşüm sonrası da oraların sefasını rantçılar değil, eski müdavimleri sürmeli.
* * *
Bu konuda Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, yapılması gerekenleri şöyle özetliyor:
“Diyelim ki, Gültepe’de kentsel dönüşüm gerçekleştirilecek. O bölgedeki ortak kullanım alanları geniş geniş açılır. Park, tiyatro, sinema, okul vs. gibi sosyal hayatta ne olması gerekiyorsa, her şey yapılır. İş bitiminde vatandaş, kentsel dönüşüm için feragat ettiği evi kadar, hatta daha büyüğüne sahip olur. Proje tamamlandığında aynı mahalleye döner, bıraktığı yerden hayatına devam eder. Özetle insanları, ortak kültürlerini yaşattıkları yerden mahrum bırakarak değil, tam tersine kültürlerini yaşatması için uygun mekanlar yaratılır. Vatandaşın cebinden tek kuruş bile çıkmamalı. Finansmanı nasıl sağlayacaksınız? Çok kolay. İki evin olduğu alana 5-6, yerine göre 10 kat çıkarsınız, olur biter. Kooperatif değil, kooperatif benzeri bir sistem mutlaka oluşturulmalı. Vatandaşın temsilcisi de karara ortak olmalı. Vatandaşı izole etmek, büyük hasarlar yaratır.”
Bence de kentsel dönüşüm için bu mantıkla için yola çıkılırsa, doğru olur.
Aksi taktirde bu iş, çok baş ağrıtır.
Başa dönersek...
Kentsel dönüşüm demek, rant demek.
Devlet, hiçbir fırsatı kaçırmayan rantçıların bu projede yolunu mutlaka kesmeli.
Devleti kafa kola alıp kentsel dönüşümü sulandırmaya niyetlenecek uyanıklara karşı uyanık olunmalı.
Kentsel dönüşüm İzmir’den başlayacak diye şimdiden çok sevinmeyelim.
Çünkü nelerle karşılaşılacağını kimse bilmiyor.
Çok güzel şeyler de olabilir; çocuk, ölü de doğabilir.
Çünkü burası Türkiye!