Türkiye ekonomisi büyüyor, vatandaşın cüzdanı küçülüyor.
Mantığa ters ama nasıl oluyorsa oluyor işte!
Bahri Karataş arkadaşımın haberinde, refah düzeyi pek çok vilayete göre daha iyi olan İzmir’deki icra davalarını istatistiki olarak apaçık ortaya konmuş.
İzmir’deki İcra’at tablosu aynen şöyle:
10 İcra Tetkik Mercii Hakimliği, 2010 yılında toplam 19 bin 500 ceza ve hukuk davası dosyasına bakmış.
2011’de bu rakam 30 bine ulaşmış.
Yani üçte bir oranında artmış.
28 icra müdürlüğündeki icra takibi sayısı 877 bin...
Önceki yıldan gelen dosyalarla birlikte 1 milyon 200 bin...
Dosyalar raflardan taşıyor.
Benim de bunlara ekleyeceklerim var.
Yeddiemin otoparkı
2002’de İzmir’de sadece iki yeddiemin otoparkı vardı.
2006’da 4 oldu.
Ya şimdi?
2012 Ocak ayı itirabiyle 36...
Yani 6 yılda 9 kat arttı.
Hacizli, icralık veya trafik yönünden el konulan araçlar, yeddiemin otoparklarına sığmaz oldu maalesef...
Banka kredisiyle alınan, geri ödemesi yapılmamış ya da çeşitli şekillerde borçlanma sonucu haczedilmiş otomobil sayısının 100 bine yaklaştığı tahmin ediliyor.
İzmir böyleyse, diğer illerin vay haline...
* * *
Şu bir gerçek ki, milletin iki yakası bir araya gelmiyor.
Ruhsal patlama oldu. İntihar eden edene...
Borcunu ödeyemeyen, ödeme gücü olmadığı için çaresiz kalan vatandaş, çareyi ölümde bulur oldu.
Gazetemizin üçüncü sayfasına, borç yüzünden canına kıyan vatandaşların haberlerini yazmak istemiyorum artık...
Ne var ki bu tür vakalar, azalacağına artıyor.
Yoldan geçene kredi kartı veren bankalar, vatandaşı tüketici olmaya teşvik eden alışveriş merkezleri, sanki bedavaymış gibi sunulan otomobil reklamları, bizi bu duruma getirdi.
Ayağımızı yorganımıza göre uzatmaz olduk.
Konuşmayı çok seven bir millet olduğumuzun farkına varan GSM şirketlerinin tuzağına düştük.
Aldık GSM hatlarını, konuştukça konuştuk, ödemedik. Sonra da icralık olduk.
Kredi kartıyla alışveriş sanki bedavaymış gibi alışverişte coştukça coştuk.
Gösteriş sevdası yüzünden borç batağına saplandık.
Kredi kartlarının promosyonlarına aldanıp daha çok alışveriş yaptık, daha çok puan kazandık, daha çok kazık yedik!
* * *
Tüketicinin durumu böyle de üreticinin durumu farklı mı?
Gidin Ödemiş’e, Tire’ye, Selçuk’a, Söke’ye, Nazilli’ye...
Çiftçilik, hayvancılık yapan herkes kan ağlıyor.
Egeli üreticiler, bu yılki hasatla geçen yıldan borcunu kapatabilirse ne ala...
Kapatamazlarsa, bir sonraki yılın borç hanesine aktarılacak.
Eskiden köylerde toprak ağası olanlar, bugün yevmiye ile başkalarının işine gidip karnını doyurur oldu.
Neden?
İcralık durumlardan tabii ki...
İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş, ekonomik kriz aşılmadan bu sorunun çözülmeyeceği kanısında.
Çok haklı ama...
Ekonomik kriz ister teğet, ister karnımızdan geçsin, hiçbir şey değişmiyor.
Memleket ekonomisi büyüyor, cüzdanımız küçülüyor, icra dosyaları çoğalıyor.
İzmir, Türkiye’nin aynasıdır.
İzmir’deki İcra’at böyleyse, gerisini siz düşünün.