Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, “akıllı bisiklet sistemi”ni hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Güzelyalı’da oturmama rağmen doğrusu çok heyecanlandım.
Harika bir proje ama galiba biraz da ütopik.
Çünkü lokal bir alanda bisikletle ulaşımı sağlasanız ne olur, sağlamasanız ne olur.
Keşke Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndan bisikletimize binip Karşıyaka’ya, Bornova’ya, Buca’ya gidebilsek.
Böyle bir yolculuğa girişen, ya bir yayaya çarpar, ya da bir arabanın altında kalır!
Çünkü bizim bisiklet yollarımız sözde var, özde yok.
Bisiklet, ancak gezinti aracı olabilir İzmir için...
O da yollarda değil, ancak rekreasyon alanlarında...
Bisiklet, İzmirlilerin ulaşım aracı olamaz. Çünkü biz buna hazır değiliz.
Karşıyaka’da sınırlı bir güzergahta, proje ne kadar amacına ulaşabilir, tartışmak lazım.
Bir kere “Burası bisiklet yolu” diye alan açılmış alanlar var ya, o yolu, bisikletliler hariç herkes kullanıyor.
Ya işletmeler işgal etmiştir (Pasaportta olduğu gibi), ya da yayaların koşu veya yürüyüş parkuru (Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda olduğu gibi) haline gelmiştir.
Karşıyaka’daki bisiklet yolunun, diğerlerinden hiç farkı yoktur.
* * *
Bisikletle ilgili küçük bir bilgi turuna çıkalım:
* Bisikletli yaşamın en yoğun olduğu ülke, hiç kuşkusuz Hollanda... Almanya, Çin, Endonezya’da bisikletsiz kimse yok gibi.
* Sadece Amsterdam’da 120 bin kapasiteli bisiklet park yeri var.
* Hollanda’da 15 bin kilometre bisiklet yolu mevcut.
* Belçika’da, bisikletle işe gidip gelen vatandaşlar, her kilometre başına 0.50 euro ulaşım iadesi alıyor. Yani vergi iadesi gibi bir şey.
* Ericsson firmasının çalışanlarının yüzde 70’i, işlerine bisikletle gidip geliyor.
* Almanya’da, Hollanda’da, ilkokul çocuklarına, bisikletle trafik eğitimi dersi veriliyor.
* * *
Avrupa’da böylesine büyük yatırımlar, son derece hoş politikalar varken, İzmir’de bisikletle ilgili altyapı yok.
Bisiklet yolları açmak için bir gayret de yok. İmar planlarında bile yok bisiklet yolu...
“Bisikletli ulaşım sistemi, bize uymaz” derken, “Acaba haksızlık mı ediyorum?” diye düşündüm.
Bu durumu, bisikletli yaşamın bizzat içinde olanlara sordum.
İzmir Bisiklet Derneği Genel Sekreteri Murat Karaca da pek çok konuda benimle aynı kaygıları taşıyormuş meğer...
Karaca diyor ki:
“Karşıyaka Belediyesi, Almanya’ya, Hollanda’ya heyet gönderdi. Onlar da sistemi aynen alıp getirdi. Hantal, bir o kadar da yanlış bir sistem. Mevcut yol şartlarını ve insanların tercihlerini araştırmadan sistemi gündeme taşıdılar. Sahile istasyonlar yapıp, park yeri açmakla bu işler olmaz. Karşıyaka’daki sistem, popülist bir yaklaşımdan öte bir anlam ifade etmiyor. Sistemin başarıya ulaşması için her şeyden önce bisiklet yollarının, taşıt ve insan trafiğinden tamamen arındırılması lazım. Motorlu taşıtların, insanların arasında bisikletli yaşam düşünülemez.”
Murat Karaca, Alaçatı Belediyesi’ni örnek gösteriyor:
“Alaçatı Belediyesi, bisiklet yolunu dubalarla ayırdı. Bisikletler, güvenli bir şekilde kendi kulvarlarından gidiyor. Karşıyaka’da, başka güzergahlarda da aynısı olmalı. Mavişehir’den Üçkuyular’a kadar 1 metre 25 santimlik kesintisiz bisiklet yolu, güvenli ve aktif hale getirilmeli.”
Keşke Başkan Cevat Durak’ın bisiklet projesi tutsa.
Tutsa da İzmir, bisiklet cenneti olsa...
Dedim ya... Ütopik gibi geldi bana...