Dört kız, bir erkek evladı vardı Aynur Nergiz’in...
Henüz 47 yaşından eşini kaybetti.
Beş çocukla ortada kalmanın dayanılmaz zorluklarını yaşadı gençliğinde...
Fatma, Nimet, Melek, Bekir ve Senem, Aynur Hanım’ın her şeyiydi.
Onların üzerinde titredi.
Bir emekli maaşıyla hepsini okuttu, evlendirdi.
Torunları oldu, onları bağrına bastı.
Zor günler bitmiş, hayatının en mutlu dönemini yaşıyordu.
2002 yılında kızlarından Melekşah Nergiz Şaşal’dan kötü bir haber geldi.
Lösemiydi Melekşah...
Doktorlar, yüzde 5 yaşama şansı veriyordu.
Ziraat Mühendisi Melekşah’ın moral hocasıydı Aynur Hanım...
Tüm aile Melekşah’ın tedavisinde doktor oldu, hemşire oldu, psikolog oldu.
5 ay hastanede yatan kızına her gün, güç verici, kendi elleriyle yaptığı çok özel yemeklerinden yapıp götürdü.
Senem Nergiz, Tansaş’taki işinden istifa ederek ablasının çocukları Erim ile Selin’e anelik yaptı. Erdal Şaşal, eşi için hiç bir fedakarlıktan kaçınmadı.
Ve Melekşah, yüzde 5’lik yaşama şansını kullandı, sonunda o illetten kurtuldu.
Annenin yüreğine su serpildi, dünyalar onun oldu.
Artık geceleri ağlamıyordu Aynur Hanım; Allah’a şükrediyordu, kızını kendisine, sevenlerine, çocuklarına bağışladığı için...
2008’da acılar, bir kez daha çaldı Aynur Nergiz’in kapısını...
Kızlarından Fatma Nergiz Tırpancı’nın beyninde tümör oluştuğu haberiyle yıkıldı.
Tüm çabalara rağmen kurtarılamadı Fatma Hanım...
2008 Ekim’inde, henüz 47 yaşında hayatının baharındayken, arkasında üç çocuk, gözü yaşlı bir anne ve yüzlerce sevenini bırakıp gitti.
Canından bir parça kopmuştu Aynur Hanım’ın...
Hayata küstü.
Fatma’nın geride bıraktığı çocuklarını her kucaklayışında gözlerinden yaşlar süzüldü.
Hayattaki çocuklarıyla teselli bulmaya çalıştı Aynur Hanım...
Aile fertleri, başlarına taç ettikleri iyilik meleği annelerinin yüzünü güldürmek için yarıştı adeta...
Tam da acılar kabuk bağlamaya başlamıştı ki...
Bir acı haber geldi İstanbul’dan...
Kızı Nimet Nergiz Gökçin, torunu Dilara Gökçin, kızının akrabası Hülya Gökçin, kızı Simge Gökçin’i taşıyan otomobil kaza yapmıştı.
Çocukları, Aynur anneye Nimet’inin öldüğü haberini nasıl söyleyeceklerini bilemediler.
Zaten üç gündür “İçimde bir sıkıntı vardı” diye diye dönüp duruyordu evin içinde...
Kötü bir şey olacağı sanki içine doğmuştu.
Sonunda öğrendi acı gerçeği...
Canından bir parça daha gitmişti.
Nimet’ini kaybetmişti bu defa...
Üç yılda ikinci evlat acısı çok ağırdı, o yürek taş olsa kaldırmazdı böylesine bir acıyı...
Bunun şaka olduğuna inanmak istedi.
Şaka değildi maalesef... Nimet, olay yerinde hayatını kaybetmişti.
Torunu Dilara’nın yoğun bakımda olduğunu öğrenince dünyası bir daha yıkıldı Aynur Nergiz’in...
İkinci kızını da gözyaşlarına toprağa veren, acılarla yoğrulan 67 yaşındaki Aynur Nergiz, hem kızının ardından yas tutuyor, hem de Allah’a yalvarıyor: “Allah’ım, bana başka evlat acısı yaşatma. Dayanacak gücüm kalmadı. Bir de Dilara’mı bana bağışla.” İstanbul’dan sevindirici bir haber geldi.
Dilara’nın bilinci açılmış. Vücudundaki kırıklar dışında sorun yokmuş.
Bu bile Aynur annenin bir parça sevinmesine yetti.
Haydi Dilara, çabuk iyileş; gel de anneannene yaşama gücü ver.