Ramazan Bayramı’nı hep birlikte kutladık.
Yaşı 40’ın üzerinde olup da, “Ah nerede o eski bayramlar!” demeyen var mı aramızda?
Sanmıyorum.
Bayramların, bayram olmaktan çıkıp tatil fırsatına dönüştüğü konuşuluyor her yerde...
Doğrudur.
Her bayramı, tatil beldelerinde geçirenler de aynı serzenişte bulunmuyorlar mı, ona şaşar aklım:
“Ah nerede o eski bayramlar!”
Bayramı gerçek anlamda yaşayan, tadını çıkaran o kadar çok insanımız varmış ki...
Gidin benim gibi Ege’nin herhangi bir köyüne, ilçesine...
Görün bayramı, seyranı oralarda...
İtiraf ediyorum; o güzel günü amacından saptıranlardan biri olarak, özüme dönmenin mutluluğunu yaşadım bu defa...
Bundan sonra en azından bir dini bayramda, ailemle, sevdiklerimle beraber olmaya azami gayret göstereceğim.
Ramazan Bayramı’ndan iki gün önce gittim baba ocağı Nazilli’ye...
O eski bayram heyecanını içime sindire sindire yaşamak için...
Eş, dost, hısım akraba ziyaretleri, bayramdan önce başladı.
Ailemin köklerinin yaşadığı Tavas’a, Nikfer’e kadar uzandık.
Ulaşabildiğimiz büyüklerimizi ziyaret ettik.
Ellerini öptük, gönüllerini aldık, hasret giderdik.
Bayram mönüsünde ne varsa, hepsinden tattık.
Çeşit çeşit tatlılar, muhteşem ikramlar...
Bayram sabahı, tiril tiril yeni bayramlıklarını giymiş her yaştan insanla bayramlaşma faslı...
Saçları beyazlamış, torun torba sahibi olmuş çocukluk arkadaşlarımla uzun sohbetlere daldım, eski anıları yad ettim.
Şeker, çikolata, kolonya, birkaç lira bayram harçlığıyla çocukları mutlu etmenin verdiği hazzı anlatamam.
Birer tutam çiçekle yapılan kabir ziyaretlerinde yaşanan duygu sağanağı, birkaç damla gözyaşıyla tavan yaparken, ebediyete intikal etmiş yakınlarınızla geçirdiğiniz o eski bayramlar aklınıza düşüveriyor.
Hüzünleniyor insan...
Sabahtan akşama kadar süren ziyaretler sonunda yaşanan yorgunluk, onca küçüğü, büyüğü mutlu edince tatlı bir huzura dönüşüyor.
Yaşlılar, hastalar, hatırlanmaktan, hallerinin hatırlarının sorulmasından öyle mutlu oluyorlar ki...
Sözün özü...
Bayramları bayram yapan da bizleriz.
Tatil fırsatına dönüştürüp o güzelim geleneği bitirmeye teşebbüs eden de...
O eski bayram güzelliklerini ah çekerek hatırlayan ama buna rağmen tatil merkezlerine koşmaktan kendilerini alamayanlara diyorum ki:
Ramazan Bayramı’nda olmadıysa, üzülmeyin.
İki ay sonra Kurban Bayramı var.
Kurban’da yaşarsınız o güzellikleri...
Dediğim gibi, iki bayramdan biri tatil, diğeri coşkulu bir bayram olsun.
Tavsiyemdir; sakın ertelemeyin.
Bir gece ansızın...
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Milliyet Ege’de Misafir Odası’na konuk olduğunda, Üçyol-Üçkuyular metro hattıyla ilgili olarak, “Bir gece ansızın trenleri yürütebiliriz” demişti.
“O gece”, aradan aylar geçti ama bir türlü gelmek bilmedi.
Ancak “O gece”nin çok yaklaştığımızın müjdesini aldık bayramda...
Şunun şurasında 40 metrelik bir iş kalmış.
Günde 1 metre ilerleme olsa, 40 gün eder.
20 günlük bonusu da bizden...
Etti mi 60 gün? Yani iki ay...
60 günden de vazgeçtik.
Bari 29 Ekim’de bize çifte bayram yaşatın Aziz Başkan!
Çünkü İzmirliler, “O gece”yi beklemekten yoruldu.