Buca Belediyesi’ne yönelik eleştiri yazıları yazmaktan ben de sıkıldım ama elden gelen bir şey yok.
Çünkü icraatlar, şikayetler, isyanlar, tepkiler, alkışı değil, eleştiriyi gerektiriyor.
Merak etmeyin, Belediye Meclisi’nde 10 CHP’li üyenin oturumu terk etmesini yazmayacağım.
Çünkü böyle tepkiler, olağanlaştı.
Belediye Başkanı Ercan Tatı’ya karşı dün de tepki vardı, bugün de var. Yanlışlarının farkına varmadığı sürece de olacak.
Kafama takılan soru şu:
Kozağaç İlköğretim Okulu’nun bahçesinin bir bölümüyle kantini, yol üzerinde bulunduğu gerekçesiyle yıkan (Ruhsatsızsa, üstelik yola taşmışsa yıkması gayet normaldir) Buca Belediyesi, niçin belediye hizmet binasının karşısındaki ruhsatsız oto yıkama işletmesine söz geçiremiyor?
Millet olarak yasaklardan hiç hoşlanmayız vesselam!
Örneğin, alkollü halde araba kullanmak yasaktır, tehlikelidir; ama Türkiye’de adettendir, iki duble yuvarladıktan sonra direksiyon başına geçmek...
Okul kantinlerinde patates cipsi, hamburger, kola satışları yasaklandı.
Yasaklandı da ne oldu?
Patates cipsi, kırtasiyecinin raflarına taşındı!
Okul kapısında öğrencilere dışarıdan kola satarak geçimini sağlayanların sayısı az değil.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan operasyona bıyık altından kıs kıs gülenler, ufak ufak kendilerini belli etmeye başladı.
Açık açık bir “Oh canıma değsin” demedikleri kaldı.
AK Parti İzmir İl Başkanı, üstü kapalı sözlerle topu taca atarken, laf ebeliği yaptı.
Bir İzmir Milletvekili de faulle karışık golünü attı ve 1-0 öne geçti.
İçlerinden sadece biri, o da İzmir Milletvekili, Denizcilik, Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, EXPO sunum sürecinde yaşanan bu tatsız olayla ilgili memnuniyetsizliğini dile getirerek, kendini farklı bir yere kondurdu.
* * *
Perdenin bir yanında meraklı gözlerle keyifli keyifli, olup biteni izleyenler var ama diğer tarafta derin bir acı, büyük bir korku ve sindirilmişlik hakim.
Diyabetle mücadelede sanırım İzmir kadar eğitime önem veren başka bir il yoktur.
Ege Üniversitesi’nde, Dokuz Eylül’de çok önemli araştırmalar yapılıyor, dünyadaki gelişmeler yakından izlenip uygulanıyor.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Şevki Çetinkalp, Cumhurbaşkanlığı ve Türk Diyabet Vakfı’nın başlattığı ‘Diyabeti Durduralım’ projesinin İzmir sorumlusu...
Çetinkalp, geçen aylarda bürokratlara, 30 kaymakama, projeyi anlattı, destek istedi.
Şevki Hoca, hafta sonunda da diyabetlilerle birlikte yürüyüş etkinliği gerçekleştirdi.
Amaç, hızla artan diyabet hastalığına dikkat çekmek.
Boyunlarında diyabetin simgesi mavi atkıyı taktılar, sloganlar atarak 2 kilometre yürüdüler.
Van depremi, sanki Türkiye’de yaşanan ilk depremdi.
Son da olmayacak elbette.
Çok büyük acılar yaşadık ama hiç ders almadık yaşananlardan.
Nedense devlet büyüklerimiz, Van depreminden sonra yapıların kontrolü konusunda daha bir hassaslaşıverdi.
Birden sorumlu yönetici tavırlarına bürünen devlet erkanına sormak lazım:
Daha önce nerelerdeydiniz?
İzmir’in trafik alanında en öncelikli ihtiyacı hangisidir?
Konak Tüneli mi, Körfez’e tüpgeçit mi, Uçanyol mu, kaçanyol mu?
Hiçbiri...
İzmir’in en önemli ihtiyacı, otoparktır.
Bu gerçeği, rakamlar açıkça ortaya koyuyor.
İzmir İl Emniyet Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’nün açıkladığı 2011 yılının 9 aylık sürecindeki ceza tablosu, otopark ihtiyacının ne kadar elzem olduğunu gözler önüne seriyor.
Bayramın en güzel haberiydi, Sığacık Körfezi ile ilgili bilirkişi raporu...
Seferihisar Sığacık Körfezi’nin ortasına Orkinos Balık Çiftliği kurma projesini uygulamaya kalkışanlar, tokat gibi raporla neye uğradıklarını şaşırdılar.
Umarım derslerini almışlardır.
Binlerce insan, bu projenin körfezi kirleteceğini, buranın bir açık deniz olmadığını haykırıp durdu.
Onca insan yanlışın farkındaydı ama birileri inatla, “Hayır, orası açık denizdir. Sığacık Körfezi’nde kurulacak orkinos çiftliği, çevreye zarar vermez” diye diretiyordu.
Nasıl aldılarsa, ellerindeki ÇED Olumlu Kararı’nı gösterip kendilerini haklı çıkarıyorlardı.
Geçek bilirkişi raporu
Yarın bayram...
Günün anlam ve önemine uygun, bayram şekeri tadında bir şeyler yazmak lazım.
Fakat memlekette yazılacak güzel bir şey yok. Her taraf kirli.
En iyi ben size keyifle okuyacağınız bir kitaptan söz edeyim. Gazeteci kardeşimiz Nuray Kaya’nın kitabı Bavul’dan...
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Nuray Kaya, gazetecilikteki ustalığını daha ilk yazarlık denemesinde de konuşturmuş.
Nuray Kaya’nın ‘Bavul’unu açtım, kendimden çok şey buldum.
Eminim sizler de bir şeyler bulacaksınız.