Metin Uyar

Metin Uyar

metin.uyar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yeni kitabı “Mutlu Yaşlanmak”ta ileri yaşlarda mutlu olmanın sırlarını veren Prof. Dr. Haluk Yavuzer “Virüs bizi eve hapsetmiş olabilir ama hayal gücünü hapsedemez” diyor

Salgın günleri çoğumuzun keyfini kaçırdı. Ama bazılarımızın daha çok. Özellikle de çevremdeki yaşlı kişilerin bu süreçte çok sıkıldığını ve bunaldığını gözlemliyorum. Bütün gün “Yaşlılar risk altında” cümleleriyle dolu haberler izliyorlar. Çocukları hastalık bulaştırma riskine karşı anne babalarıyla görüşemiyor. Doğum günü olanlar bile sevdiklerine sarılarak giremiyor yeni yaşlarına. İşte tüm bu olumsuzluklara ilaç gibi gelecek bir röportaj ile karşınızdayım. Gelişim psikolojisinin duayen ismi, yaşayan efsanesi Prof. Dr. Haluk Yavuzer ile Remzi Kitabevi’nden çıkan yeni kitabı “Mutlu Yaşlanmak”ı konuştuk. Prof. Yavuzer kitabında niceliği değil niteliği, sayısal olarak yaş almayı değil kalite olarak iyi ve mutlu yaşayabilmeyi farklı açılardan değerlendiriyor. Kendisi de 75 yaşın üzerinde ve mevcut hastalıklarıyla risk grubunda yer alıyor. Ama o moralini bozmuyor, aksine mutluluk günlükleri tutuyor. Mutluluğun sırrının bakış açısında gizli olduğunu hemen anlıyor insan onunla konuşunca. O bugün yapamadıklarına odaklanıp hayıflanmak yerine, hâlâ yapabildiklerinin tadını çıkarmayı bilinçli olarak tercih ediyor. Kuramsal temelli yeni kitabında yolumuza ışık tutacak deneyimlerini de yılların süzgecinden geçirip biz okurlarına sunuyor. Kitabın ilk satırlarını yazdığı günden bugüne ben bu kitabın basılmasını heyecanla bekliyordum. Çünkü “Mutlu Yaşlanmak” bilimi uygulanabilir örneklerle, deneyimlerle harmanlayıp bize sunuyor.

Haberin Devamı

Bu kitabın sizin için çok önemli ve farklı bir yeri olduğunu biliyorum…

Ben bir gelişim psikolojisi hocasıyım, 55’inci akademik yılımı tamamlıyorum. Gelişim, kitaplarımda da tanımladığım gibi, her bir gelişim evresinin bir sonrakini etkilemesi şeklinde gerçekleşiyor. Doğum öncesi dönemden başlayan bu süreç, yeni doğan, bebeklik, ilk çocukluk, son çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve ardından ölümle noktalanıyor. Gelişim psikolojisi penceresinden baktığımda, bu 13’üncü kitabımın kitap serisinde tamamlayıcı olduğunu görüyorum. Yazmış olmaktan dolayı da görevimi tamamladığımı düşünüyorum, onun getirdiği bir doyum da var. “Mutlu Yaşlanmak”, benim mutluluğumu da noktalamış oldu.

Haberin Devamı

“Virüs hayal  gücümüzü hapsedemez”

“Doyumlu bir yaşam”la mutluluk

Mutlu yaşlanmanın, ileri yaşlarda mutlu olmanın sırlarını veriyorsunuz kitapta. Mutluluk nerede gizli?

Gelişim süreci içinde her evreyi dolu dolu, doya doya yaşadığımızda, yaşlılık dönemine geldiğimizde Erikson’ın tabiriyle “doyumlu bir birey” oluyoruz. Bu, benlik bütünlüğü içinde olmanın karşılığı oluyor. Artık geçmişe dönüp bir arayış içinde olmamak; artı ve eksileriyle mevcut konumdan, durumdan mutlu olmak anlamına geliyor. Birey geçmişinde kendisine doyum veren bir yaşam sürdürmüşse; hedeflerine, ideallerine yaklaşabilmişse yaşlılığı daha kolay kabulleniyor. Yaşama sevincini yitirmeden akıllıca yaşayabilmek, geçen yıllarını yaşama katkı sağlayan artı bir değer olarak görmek, bu deneyim ve birikimlerin desteğiyle yeni uğraşlar bularak kendini yenileyebilmek mutlu yaşlanmanın temel ilkeleri arasında sayılabiliyor.

Haberin Devamı

Bugün yapabildiğiniz güzel şeylere odaklanmak daha doğru bir yaklaşım diyorsunuz.

Evet. Bunun yolu da geçmişte birtakım ilgileri başlatmış olmaktan geçiyor. Çocukluk ve ergenlik döneminde spor yapmak, müzik dinlemek, enstrüman çalmak, resim yapmak gibi birtakım alışkanlıklarımızı başlatırsak; emeklilik, yaşlılık yıllarında da bunu sürdürebiliyoruz.

Şu an küresel bir salgın var, olağanüstü bir dönem yaşıyoruz. 65 yaş üstü kişiler de risk grubunda. Bu zor koşullarda mutlu kalabilmek mümkün mü?

Bu büyük ölçüde bireyin kendini disipline etmesine bağlı. Kitap okuma, müzik dinleme, egzersiz saatlerini belirleyen; bunun geçici bir dönem olduğunu ve disiplinli yaşamanın bu virüsten uzak kalmasını sağlayacağını düşünen yaşlı birey gününü oflayıp puflayarak, sıkılarak geçirmektense “Bu dönemde beş yeni kitap okudum, çok güzel caz müzikleri dinledim” diyerek renklendirebilir. Ayrıca bu dönemde aile üyeleri ve arkadaşlar, yaşlılara hem ihtiyaçları için yardımcı oluyor hem de duygusal destek sağlıyorlar. Bu destek, yaşlıların psikolojik refahını yükselten önemli bir işlev görüyor.

Yaşlılar sürekli haber izliyor, negatif haberleri görüyorlar. Bakış açıları nasıl pozitif tutulabilir?

Olumsuz haberleri daha az izlemeyi tercih edebilirler. Bilim kurulundaki saygıdeğer bilim insanlarının öneri ve uyarılarına uymanın önemini evlatları en iyi şekilde anlatabilir. Ayrıca görüntülü konuşma diye bir mucize var artık. Aile üyeleriyle her gün konuşmak mümkün.

Siz bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?

Hem küçük hem de büyük torunum arabayla kapıdan geçerken gülerek el sallıyor. “Korona var dede, onun için biz gelemiyoruz” diyorlar. Anne-babaları onları bilgilendirmiş evde. Sonrasında da görüntülü konuşmayla açığı kapatıyoruz.

“Evde hiç sıkılmadım”

Siz zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Akademik çalışmalarım sebebiyle ötelediğim romanları şimdi okumaya başladım. Caz müzik dinliyorum keyifle. Vücudumda dolaşımın sağlanması için bahçemde, yağışlı havada da evimde yürüyorum. Bir müzik dinlerken daha önce İngiltere’de bir konser salonunda dinlediğim konseri hayal ediyorum, oraya ışınlanıyorum. Bunları yapmak kolay. Virüs bizi eve hapsetmiş olabilir ama hayal gücünü hapsedemez. Çocukken ufak odamızda bana küçücük bir yer verilmişti, ben masanın altında üç-beş oyuncağımla çok mutluydum. Siz mutluluğu beyninizde yaşarsınız ve taşırsınız. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi 1938-1942 yılları arasındaki gazete arşivini açtı. Konserler, tiyatrolar, müzikaller, müzeler uzaktan erişime açıldı. Büyük nimetler bunlar. Yeter ki yetişkin birey doğru planlayarak, onlara ulaşmaya çalışsın. Doğrusu ben yaklaşık bir buçuk aylık bu süre içerisinde hiç sıkılmadım. Haftada iki gün öğrencilerime online ders veriyorum. Kitabımın ikinci baskısına ilavelerimi yapıyorum.

“Virüs hayal  gücümüzü hapsedemez”

“Mutlu Yaşlanmak” Prof. Dr. Haluk Yavuzer’in 13’üncü kitabı.