Uyuşturucu kullandığı iddiasıyla gözaltına alınan ünlüler madde bağımlılığı konusunu gündeme getirdi. Balıklı Rum Hastanesi Bağımlılık Kliniği’nden uzman doktor Suat Ekinci: “Madde bağımlılığı yenilik ve heyecan arama ihtiyacı fazla olan kişilerde daha çok görülür. Ünlülerde daha çok olduğuna dair bir veri ise yok”
Hafta başında “Ünlülere uyuşturucu gözaltısı” haberi gündemi sarsan haberlerden biriydi. Bu gözaltı ilk değil elbette. Bugüne kadar birçok sanatçı,
dizi oyuncusu, şarkıcı uyuşturucu madde kullandığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Şüphesiz toplumu en çok sarsan megastarımız Tarkan’ınkiydi. Deniz Seki’nin ‘Uyuşturucu temin etmek, bulundurmak ve başkalarına vermek’ suçundan hapis cezası alıp almayacağı ise hâlâ meçhul. Son araştırmalar bağımlılık yapan uyuşturucu maddelerin kullanım oranlarının giderek yükseldiğini, bu maddelere başlama yaşının ise giderek düştüğünü gösteriyor. Madde bağımlılığını sorduğumuz uzmanlara göre ise sanatçılar toplumun bir yansıması.
Geçtiğimiz hafta birçok ünlü isim uyuşturucu gözaltılarında ifade verdi ve çoğu serbest bırakıldı.
“Özgüveni yüksek olanlar ‘Ben bağımlı olmam’ diyor”
Uzman Dr. Suat Ekinci
Balıklı Rum Hastanesi Bağımlılık Kliniği
* Birçok sanatçı hem günümüzde hem geçmişte uyuşturucu maddeleri kullandığı gerekçesiyle suçlandı. Madde bağımlılığının ünlülerde daha çok olduğuna dair bir veri yok ama bağımlılık, yenilik ve heyecan arama ihtiyacı yüksek olan kişilerde daha çok olur. Ayrıca ünlülerin ortamları gereği madde ile karşılaşma olasılıkları daha yüksek. Kendilerine güvenleri de çok yüksek olduğu için “Ben zaten bağımlı olmam” diye düşünüyorlar. Sanatçıların zorlu yaşam koşullarını ve yüksek stres faktörlerini de göz ardı etmemek gerekir.
“Herkes bırakabileceğini düşünerek başlıyor”
* Bu maddeler kullanıldıkları zaman huzursuzluk, sinirlilik, tahammülsüzlük, uykusuzluk gibi olumsuz duyguları azaltıyor ve insanlar kendilerini çok daha iyi hissediyorlar. Ama biz buna “sahte iyilik hali” diyoruz çünkü bu geçici bir his. Ancak kişiler bu hissi deneyimleyince daha fazla madde kullanmaya başlıyorlar. Bir süre sonra olumsuz duygulardan kaçma aracı olarak gördükleri madde olumsuz duygulara, hiçbir şeyden keyif alamamaya ve tahammülsüzlüğe sebep oluyor. Zamanla bağımlı kişi başlangıçta kurtulmak istediği olumsuz duygulardan daha kötü bir durumda buluyor kendisini. İşin kötüsü oradan sıyrılması da mümkün olmuyor.
* Bir insan olarak onlarla empati kuruyorum ve yaşadıkları zorlukları, güçlükleri tahmin edebiliyorum. Bu durumdan sonra kişinin toparlanması, tekrar eski yaşamına dönmesi hele de medya önündeyse çok zor. Bu örnekler aslında toplumun yansıması. TUBİM (Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi) verilerine göre madde kullanımı arttı ve madde bağımlılığı yaşı düştü. Ben de geçen yıla göre poliklinikte yatan hasta oranının
yüzde 25 arttığını görüyorum. Kullanım yaşı da düşüyor. 12-13 yaşında madde bağımlılığı sebebiyle bize başvuran hastalarımız var.
* Çoğu kişi arkadaş ortamında “bir deneyeyim” diyerek başlıyor. Madde kullanmaya başlayan hiç kimse bir gün bağımlı olacağını düşünmüyor. Aksine istediği zaman bırakabileceğini, bunun kendi kontrolünde olduğunu düşünüyor. Bu istisnasız madde kullanmaya başlayan herkes için geçerlidir. Başlangıçta esrar, ectasy ile başlanıyor. Kişi “İki ayda, üç ayda bir içiyorum, bağımlı değilim” diye düşünüyor. Belirli bir süre sonra başlangıçta verdiği iyilik halini vermediği için kişi bonzai, eroin, kokain gibi daha güçlü uyuşturuculara yöneliyor. Ama kaçınılmaz bir son var ki madde kişiyi kontrol etmeye başlıyor. Kişi sorumluluklarına karşı motivasyonunu ve enerjisini kaybediyor, maddeyi kullanmak için ailesinden, işinden, çocuğundan bile vazgeçebiliyor.
“Bazı insanlar bağımlılığa daha yatkın oluyor”
* Beynimizde hayattan keyif almamızı sağlayan bir ödül sistemi var. Hoşumuza giden bir aktiviteyi yapmak, sevdiğimiz bir insanı görmek beynimizdeki ödül sistemini uyarır böylece oradan keyif ve mutluluk veren dopamin salgılanır. Sigara, alkol, esrar, kokain gibi bağımlılık yapan maddeler de ödül sistemini uyarıyor ve dopamin salgılatıyor. Bazı insanlarda uyuşturucu maddeler kişinin ödül sistemini daha fazla uyarıyor ve daha fazla dopamin salgılatıyor. Bu kişiler maddeden daha fazla haz ve keyif alıyor. Beyin ödül sistemi diğer insanlara göre daha fazla uyarılan insanlar bağımlılığa daha yatkın oluyor. Sorunlarla yüzleşip onlarla baş etmektense, sorunlardan kaçmaya eğilimli kişiler de madde bağımlılığına daha yatkın oluyor. Maddenin bir kere kullanılması bile madde bağımlılığına sebep olabilir. Madde kullanmaya başlayan her yeni insan, çevresindeki insanların maddeye başlaması konusunda risk teşkil ediyor.
Tarkan ve Deniz Seki de geçmişte yapılan uyuşturucu operasyonlarında dikkat çeken isimler arasındaydı.
“Madde bağımlılığı bir beyin hastalığı
Doç. Dr. Cüneyt Evren
AMATEM İstanbul sorumlusu
* Madde bağımlılığı, bu maddelerin düzenli kullanılması sonucunda beyinde bu maddeye karşı ömür boyu kalıcı değişiklik ya da adaptasyon gelişmesi durumudur. En yaygın olanlar sırasıyla sigara, alkol ve esrar bağımlılığıdır. Bağımlı kişiler zamanla kullandıkları madde miktarını artırır, maddeyi kullanmadıklarında yoksunluk belirtileri ortaya çıkar, maddeyi aşerirler ve madde bu kişileri esir alır. Sonuçta bu kişilerin fiziksel ve ruhsal sağlıkları bozulur; kişinin okul, iş, aile gibi tüm sosyal yaşamları olumsuz etkilenir.
“Alkolde yüzde 40, eroinde yüzde 45 başarı oranı var”
* Madde bağımlılığı olan kişiler özel klinikler dışında İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Adana, Elazığ, Kayseri, Konya, Samsun, Edirne ve Manisa illerinde AMATEM (Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi) kliniklerine başvurabilir. Madde bağımlılık tedavisi üç aşamalıdır. İlk dönem maddenin vücuttan atıldığı “arındırma” dönemidir. İkinci dönem kişinin hastalığını tanıyacağı, ayık yaşama nasıl adapte olacağını kavradığı “terapi” aşamasıdır. Bu dönemde eğitimi programları ve grup terapileri uygulanmaktadır. Üçüncü aşama ise “Rehabilitasyon” aşamasıdır. Kişilerin yaklaşık bir yıl bu tür bir programa katılımı kişinin değişimi ve yaşama adaptasyonu için gereklidir.
* Kişinin tedaviye uyumu, kişinin değişime hazır olup olmamasına bağlıdır. Bağımlı; çevre, aile, iş yerinden baskı ya da yasal süreç ile ilgili zorlamalar ile tedaviye geldiyse yani kendisi henüz sorunun farkında değilse ya da bağımlı olduğunu inkar ediyorsa tedaviye uyumu düşük olacaktır. Kişi tedaviye ve değişime ne kadar hazırsa tedavide başarı oranı o kadar yüksektir. Bizim AMATEM İstanbul’da yaptığımız çalışmalarda alkol bağımlılığı tedavisinde yüzde 45, eroin bağımlılığı tedavisinde yüzde 40 başarı gördük. Dünyada da benzer çalışmalarda, benzer oranlar gözleniyor.
* Madde bağımlılığı beyinde kalıcı değişiklik yaptığı için yaşam boyu süren ve depreşmelerle seyreden bir beyin hastalığıdır. Ancak bu sorunu yaşayan kişileri ne yazık ki toplum etiketlemekte. Toplumda bu durumun bir hastalık olduğu reddediliyor
ve kişilerin kendi istekleriyle yaptıkları bir hata olduğu, ahlaki bir yetersizlikten, kişilik zayıflığından ya da zayıf iradeden kaynaklandığı düşünülüyor. Bu etiketlemeler kişinin ve ailesinin bağımlılık durumunu kabul etmesini, kişinin tedaviye başvurusunu ve uyumunu geciktiriyor, hatta toplum içinde uyumlu yaşamasını engelliyor. Bağımlılığın tedavi
edilebilir bir hastalık olduğu konusunda toplumun ve madde kullananların
bilgilendirilmesi şart.