Sıralar sırtı dönük, çoğu kır saçlı, erkek ve kadınlarla doluydu. Merasim başlamıştı. Papaz İncil'den bir bölüm okuyordu. Bir önceki taksi beni yanlış kilisenin önünde bıraktığı için gecikmiştim. En arka sıraya, beyaz saçlı başına siyah, hareket ettikçe üzerindeki siyah-yeşil kuş tüyleri sallanan bir şapka giymiş bir kadının arkasına oturdum. Kilisenin damına yağmur damlaları düşüyordu. Devam eder, sırtıma çökmüş, kalbini sızlatan sıcak ve rutubeti dindirir diye umdum ama çok geçmeden durdu. Hava daha sıcak oldu. Papaz cemaati ayağa kaldırdı ve bir ilahi söylemeye başladılar. Ben de ayağa kalktım. Rahlenin üstünde törende okunacak ilahilerin, şiirlerin ve şarkıların sözlerinin bulunduğu bir kitapçık vardı.Kapağından John David Bierman kırışık alnı, yandan taranmış kır saçları, asık yüzü, iri burnu, çok şey görmüş hüzünlü gözleriyle bana bakıyordu. Resmin altında Ocak 26, 1929; Ocak 4, 2006 yazıyordu. John'la, ikimiz de BBC muhabiriyken, 1970'lerde Ankara'da tanıştık. Sınıfsız, sert, kızgın, başına buyruk, tuttuğunu koparan, iri yarı bir adamdı. Kenya'dan İrlanda'ya birçok ülkede çalışmıştı. İran Şah'ı tarafından sınır dışı edilince bir süre İstanbul'u mesken edindi. Emekliye ayrıldıktan sonra Kıbrıs'ın güneyindeki Baf kasabasına yakın bir köyde yaşamaya, kitap yazmaya başladı. Geçen aralığın sonuna doğru adaya gidince onu aradım. Eşi Londra'dan dönünce evlerinde bir gece geçirmeye davet etti beni. Yolladığı mesaj hâlâ bilgisayarımda duruyor.Yılbaşı akşamı John beyin kanaması geçirdi. Sol tarafı felç oldu. Birkaç gün sonra hastanede öldü. İngiltere'de göçen ünlü kişilerin ardından iki tören düzenlenir. Birincisi, cenaze törenidir. Cenazeden bir süre sonra bu üç ay, altı ay hatta bir sene veya daha uzun bir zaman olabilir, memorial diye ikinci bir tören yapılır. Memorial yas geçtikten veya azalmaya başladıktan sonra ölenin yaşamını, kişiliğini, yaptıklarını hafızalarda tazelemek için yapılır.Ailesi ve arkadaşları bir kilisede toplanır. Onun hakkında konuşulur. Sevdiği veya sevenlerinin sevdiği şiirler, şarkılar, ilahiler okunur. Sonra hep birlikte yakınlardaki bir bar veya lokantaya gidilir.Memorial bir hayatı kutlamak, anıları tazelemek için yapılır, gözyaşlarını değil. Bunun için buradayız.Şimdi kırmızı bereli, siyah kolsuz bir bluz ve siyah etek giyen genç bir kız gitar eşliğinde bir caz şarkısı söylüyor.Aklıma birkaç gün önce okuduğum Sanskritçe bir dini şiir geliyor: Doğan için ölüm kesindir, ölen için doğumun kesin olduğu gibi. Onun için yas tutma, çünkü bunlar kaçınılmazdır.Ama gene de eşi Hilary konuşurken gözlerim yanmadı diyemeyeceğim. mmunir@milliyet.com.tr Yağmur çiselemeye başlarken taksiden inip St James' Norlands Kilisesi'ne girdim.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024