Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ekonomi aşırı küçüldüğünde de büyüdüğünde de aynı tepkiyi veriyorsak, yani “vahim” diyorsak, bir yerde sorun var. Küçülme ile ilgili sorun daha basit. Eğer ekonomi bir yıl yüzde beş büyür, ikinci yıl yüzde beş küçülürse, şampanya şişesini buzdolabına koymaya gerek olmadığını herkes bilir. Ama, bu yılın ilk çeyreğinde büyüme hızı 11’e ulaştı. Gene, piyasa oyuncularının ana caddelerde parmaklarının ucunda dans edip eteklerinden sağa sola gül attıklarını görmedik.
Tersine suratlar asıldı ve şu değerlendirmeler yapıldı: Türkiye “kapasitesinin çok üstünde” büyüyor. “Ekonomi ısınıyor.” Devalüasyon olacak, enflasyon tırmanacak, yatırımlar azalacak, işsizlik artacak.
Royal Bank of Scotland ekonomistlerinden Timothy Ash, bizim gibi ülkelerde, “hemen hemen her zaman, cari açığın gayri safi milli hâsılanın yüzde onu civarına yerleşmesi gözyaşı ile sonuçlanır” dedi. Bunlar doğru mu? Türk ekonomisi hangi ölçüye göre ısınıyor? Türkiye’nin ideal bir “büyüme kapasitesi” var mı? Varsa nedir? Yapı Kredi Araştırma Analisti Eren Ocakverdi birkaç gün önce yayınladığı ilginç bir raporda bu soruların cevabını irdeledi. Ve şu sonuca vardı:
Türkiye için sürdürülebilir büyüme oranının ne olduğu bilinmemektedir. Bunu bilmeden durumun “çok vahim” olduğunu söylemek, ideal kilonuzun ne olduğunu bilmeden aşırı şişmanlıktan şikâyet etmeye benzer.
Devlet Planlama Teşkilatı Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme hızını hep yüzde beş kabul etti. Uluslararası Para Fonu IMF de Türkiye’de DPT’nin rakamlarını temel aldı. Genelde, tahminler hep yüzde beş ile yapılageldi.
Ama bunun neye dayandığı açık değil. On-on beş seneki Türkiye ile bugünkü Türkiye de aynı değil. Gelişmekte, köklü bir dönüşüm yaşamakta olan bir ekonomi için geçmiş performansı ölçü olarak almak hatlı olabilir, diyor Ocakverdi.

Bu varsayım geçersiz
Politika parametreleri kalkınmış ülkelerde zaman içerisinde sabit kabul edilebilir. Ama Türkiye gibi “geçiş süreci içinde bulunan ve farklı alanlarda önemli kırılmalar yaşayan bir ülke için” bu varsayım geçersizdir.
Ocakverdi’ye göre “Ciddi bir küresel krizin ardından yalnızca birkaç çeyrek yüksek hızda büyümenin yaşanmış olması, tek başına aşırı ısınmaya delil olarak sunulamaz. Zira bunlar şok yemiş bir ekonomide denge değerinden geçici uzaklaşmalar” olabilir.
Tespit edilmesi gereken, ama veri olmadığı için edilemeyen, makroekonomik dengelerde görülen bozulmanın geçici mi, kalıcı mı olduğudur. “Eğer bozulma geçiciyse soğutma önlemlerini devreye sokmak yeterliyken, kalıcı olduğu durumda ani bir fren yapmak gerekmektedir.”
Ama hangi olasılığın doğru olduğunu bilmek mümkün değil çünkü referans noktamız yok. Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme hızı nedir, bilmiyoruz.
Umarım yeni kurulan Ekonomi Bakanlığı, DPT, TÜİK ve ilgili sivil toplum örgütleri ve akademisyenleri bir araya getirip bu bilgiye sahip olmamız için gereken uzun ve karmaşık çalışmayı yapmaya başlar.

Haberin Devamı

İlgilenenler için, YKB Araştırma Analisti Eren Ocakverdi'nin analizinin tamamını aşağıda okuyabilirsiniz:

Haberin Devamı



Ya yüzde on bir büyüme ideal ise

Ya yüzde on bir büyüme ideal ise

Ya yüzde on bir büyüme ideal ise

Ya yüzde on bir büyüme ideal ise

Ya yüzde on bir büyüme ideal ise

Ya yüzde on bir büyüme ideal ise

Ya yüzde on bir büyüme ideal ise

Ya yüzde on bir büyüme ideal ise


Ya yüzde on bir büyüme ideal ise