Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üçüncü Boğaz köprüsü ve dört yüz küsur kilometrelik yolun yapımı için yirmiye yakın şirket ihale şartnamesi aldı ama hiçbiri teklif vermedi.
Konuyu yakından izleyenler için bu sürpriz değildir.
Bu işin bu şekilde yapılmasının mümkün olmadığını aylarca önce tekrar tekrar yazmıştım. Ama yapılması halinde doğacak rant o kadar büyüktü ki hükümet göle maya çalmakta ısrar etti.
Şirketlerin teklif vermemesi uluslararası durgunluk dolayısıyla finansman bulunamamasına atfedildi. Bu doğru değildir.
En yoğun durgunluk zamanlarında bile iyi planlanmış ve kârlı altyapı projelerine kredi bulunabilir.
Hiçbir şirket zarf atmadı çünkü proje fizibil, yani yapılabilir değildi. Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan şartnameye o kadar dandikti ki teklif vermek, finansman bulmak imkânsızdı.
Üçüncü köprünün mevcut iki köprü arasına yapılması gerekiyordu. O zaman finansman hemen bulunurdu. Çünkü İstanbul’un göbeğinde, trafiğin yoğun olduğu bu bölgede, köprü açılır açılmaz para basmaya başlayacaktı. Projeyi finanse eden bankaların “Paramız geri döner mi?” korkusu olmayacaktı.

Orada trafik yok
İstanbul’un kuzeyi için planlanan köprü için böyle bir korku var. Çünkü orada trafik yok ve yıllarca olmayacak.
Bunun farkında olan hükümet trafik garantisi verdi, yani, “Fazla geçiş olmazsa ben varmış gibi açığı kapatırım” dedi. Ama bu da yeterli olmadı. “Ya ödemezsen” diye sordu bankalar ve tatminkâr cevap almadı.
Finansman ayrı tutulsa bile hazırlanan şartnameye göre şirketlerin teklif vermesi imkânsızdı. Eksikler, gri alanlar, doğru mu değil mi belli olmayan rakamlar vardı. Güzergâhla ilgili hiçbir jeolojik araştırma, yer etüdü, sondaj falan yoktu. Yabancı bankalar için olmazsa olmaz şartlardan biri çevre etki değerlendirme raporudur. Bu da yoktu.
Hükümetin ise acelesi vardı. Meclis’ten yasa geçirdi ve bu proje ile ilgili olarak Devlet Planlama Teşkilatı’nı (DPT) ve Yüksek Planlama Kurulu’nu (YPK) devre dışı bıraktı.
YPK Başbakan’ın başkanlığında, Başbakan’ın belirlediği bakanlar ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı’ndan meydana gelir. Normal koşullarda, önemli projeler YPK’dan geçer, sonra Bakanlar Kurulu’na sunulur. Bundan önce de Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından incelenir.

DPT güzergâha itiraz etmiş
DPT projeye rezerve koymuş, güzergâha itiraz etmiş, Karayolları’nın yaptığı trafik hesaplarını doğru bulmamıştı. Daha ayrıntılı ve doğru hesap yapmasını istemişti
DPT, YPK silinip atıldı. Çünkü proje ekonomik değil siyasi idi ve o hali ile DPT’den vize alamazdı.
Üçüncü köprüyü ve çevre yollarını İstanbul’un kuzeyine yerleştirmenin amacı şehrin trafiğini rahatlatmak değildi. Başbakan’ın ‘çılgın’ projesine altyapı oluşturmak, ikinci bir İstanbul inşa etmek, Türkiye tarihinin en büyük rant kapısını ardına kadar açmaktı.
Söz konusu rant o kadar devasadır ki muhakkak bir yol bulunacak, köprü yapılacak. Ya trafik garantisi yükseltilecek ya da özel bir anlaşma ile proje bir devlete ihale edilecek.
Veya, belki edilemeyecek. Konuyu yakından izleyen bir kaynağımın dediği gibi: “Esip gürlemek kolay ama işi yapmak o kadar kolay değil.”