Psikiyatrinin kutsal kitabı Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından hazırlanan Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı’dır.
Kısa adı DSM olan bu kitap, hangi hallerin ruh ve akıl hastalığı olduğunu, nelere bakılarak teşhis edileceklerini yazar.
Türk psikiyatristleri kitabın Türkçe tercümesini kullanıyor.
Bu kitabın sorunu bilimden çok edebiyat olmasıdır.
Akıl ve ruh hastalıklarının neden meydana geldiği, neredeyse bir yüzyıldır yapılan binlerce bilimsel araştırmaya rağmen, kesinlikle bilinmemektedir.
“Hastalık denildiğinde herkesin aklına açık biyolojik temeli olan belirtiler yekunu gelir” diye yazıyor Amerikan Psikiyatrist Daniel Carlat “Unhinged” adlı yeni kitabında. “Psikiyatrik hastalıklarda durum benzer ama değişiktir. Belirtiler yekunu vardır ama açık bir biyolojik neden yoktur.”
Bu hastalıkları tespit edecek nörobiyolojik veya herhangi başka bir test de yoktur. Bu eksiklik tıbbın diğer dalları ile psikiyatri arasındaki en büyük farktır.
DSM Amerikan Psikiyatri Derneği’nin bu farkı ortadan kaldırma gayretidir. Ama bu başarısızdır çünkü bilime değil komite kararlarına dayanıyor.
Dernek değişik komiteler kurmakta, bunlar da neyin hastalık olduğunu, nasıl tanınacağını oylama yöntemi ile tespit etmektedir. Ve her toplandıklarında hastalık sayısını artırmaktadır.
DSM Bir 1952’de yayımlandığında ihtiva ettiği akıl bozukluğu sayısı 130 idi. DSM İki, 1968’de, (homoseksüelliği de içine alarak) sayıyı 182’ye çıkardı. Sayı 1980’de 265’e, 2000’de 365’e çıktı.
Bu işin o kadar da ciddi yapıldığını sanmayın. Carlat bu komitelerde çalışmış birine depresyon tanısı koymak için neden beş kriter tespit edilmiş olduğunu sormuş.
“Neden beş de dört değil? Veya altı?” Cevap: “Dört sanki yetersizmiş gibi geldi. Altı ise biraz fazla olacaktı.”
Geçtiğimiz 60 yılda başka hiçbir hastalık kategorisinde psikiyatrideki kadar artış olmadı. DSM’de neredeyse herkes için bir hastalık var.
Ama psikiyatrik hastalıklardaki bu artışın arkasında eşit derecede büyük bilimsel bir ilerleme yoktur.
“Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı bir durumu tanımlar. Ama bu tanım bir tasvirdir, nerdeyse hikâye tarzında edebiyattır, sağlam bilim değildir” diyor İngiliz doktor Des Spence (BMJ 2011;343:d7244)
Var olmanın gerçekleri
Buna paralel en beter bir gelişme hastaların çevrelerinden ve hayat hikâyelerinden soyutlanarak neredeyse tamamen ilaçla tedavi edilir hale sokulmalarıdır. Var olmanın gerçekleri ilaçla tedavi hastalık yapıldı.
Bu değişimde ilaç endüstrinin ve psikiyatrinin bu endüstri ile sıkı fıkı ilişki içinde olmasının büyük rolü var. Bütün tıp dalları içinde psikiyatri ilaç endüstrisi ile en yakın ilişki içinde olanıdır.
DSM’leri hazırlayanların hemen hemen hepsi şu veya bu nam altında ilaç endüstrisinden büyük paralar alıyor.
Bu ilişkiler psikiyatriyi “hastalık tacirliği” ithamlarına maruz bırakıyor. Hastalık tacirliği ilaç pazarını büyütmek amacıyla hastalıkların tanımını genişletmek, ilaç tellallığı yapmaktır.
Yiğit Bulut’un geçen akşamki programında bir psikiyatristin, yüzünde tebessüm, “(antidepresan) kullananların müsterih olması gerekir” diyebilmesini belki bu tellallık çerçevesinde anlamak gerek.