AKP, kamu yönetimini kendine, merkeziyetçi ve otoriter anlayışına uydurmaya devam ediyor.
Bu defa giyotine gidenler Rekabet Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu gibi sekiz “özerk” kurum oldu.
Hükümet geçen hafta yaptığı bir düzenleme ile bunları ilgili oldukları bakanlıkların bir departmanı haline getirdi. Var olmaları ile olmamaları arasında bir fark bırakmadı.
Bundan böyle piyasa bu kurumların bütün kararlarını objektif değil siyasi olarak değerlendirecek.
Özerk kurumlar 2001 krizinden Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu IFM ve Dünya Bankası’nın yardımıyla uygulamaya koyduğu reform programlarının önemli bir öğesi idi.
Amaçlanan önemli sektörleri siyasi etki dışına çekmek, Rekabet Kurumu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu aracılığıyla ekonomiyi daha iyi çalışır hale getirmekti.
Bu amaçlar bazı kurumlarda daha az, bazılarında daha çok gerçekleşti ama hiçbirinde istenilen düzeyde olmadı. Kamu İhale Kurumu, örneğin, iktidarın cebine dokunduğu için ta başında hadım edildi.
Özerklik Türk siyasetçilerin otoriter mizacına uygun değil.
Bu kurumlar kuvvetler ayrılığı prensibinin yerleşik olduğu, her kurumun başkalarının alanına saygılı olduğu demokratik ülkelerde gelişti.
Hükümetlerin işlerine gelmediği zaman kanun, düzen tanımadığı Türkiye’ye ters geliyor. Bu nedenle bize birkaç numara bol geldi.
Yapılan son değişikliklerle otoritenin tek elde toplanması yönünde atılan adımlara bir yenisi daha eklendi.
Özerk kurumların ortadan kaldırılması, dolaylı olarak, bölgesel otonomi isteyenlerin ne kadar ham bir hayal içinde olduğunu da gösterdi. Burnunun dibindekinin bit kadar özerkliğine tahammülü olmayan bir yönetim bölgelere özerklik tanır mı?
Bir tek özerk Merkez Bankası kaldı. O da herhalde sıradadır.
Cumhurbaşkanı Gül’ün bu değişikliklere neden itirazı olmadı?
Olması gerekirdi, aslında.
Hükümet her biri ekonominin işleyişi açısından çok önemli olan bu kurumların temel özelliğini, hatta varoluş nedenini ortadan kaldırdı.
Söz konusu olan sadece özerk kurullar da değildir. Demokrasinin temel taşı olan kuvvetler ayrılığıdır. Bu gittikçe aşınmakta, kuvvetler tek elde toplanmaya doğru gitmektedir. Bunun da Cumhurbaşkanı’nın umurunda olması beklenebilirdi.
Hadi diyelim ki Gül, AKP’lidir. Hükümetle ters düşmesini beklemek gerçekçi değil.
Ya dikkat bozukluğundan mustarip muhalefet? Onun mazereti ne?
Özerk kurumlar sizlere ömür oldu ama anlaşılan salası okunsa cenaze namazına kimse gelmeyecek.