Hizbullah'ı çokuluslu ve dinli Lübnan'daki en kalabalık cemaat olan Şiiler kurdu. Hem siyasi partidir, hem ordudur, hem terör örgütüdür, hem kurtuluş hareketidir. Hem kabinede temsil ediliyor, hem muhalefettedir. Lübnan yönetiminin bir parçasıdır ama bağımsızmış gibi davranıyor. Ama o kadar da bağımsız değil. Kendisi gibi Şii olan İran'ın manevi yönetimi altında. Hizbullah'ın kullandığı silah ve roketler Lübnan'a Suriye üzerinden İran'dan geliyor. Hizbullah'ı İran eğitiyor. Hizbullah da İran'ın Ortadoğu'da Şii egemenliği kurma arzusunun askerliğini yapıyor.Hizbullah, Suriye'den de yardım alıyor. Suriye'nin Lübnan'da kaybettiği otoritesini geri alma gayretinin bir parçası. Suriye, Hizbullah'ı kullanarak ona sırt dönmüş Amerika ve Batı'yı müzakere masasına çekmek istiyor. Hizbullah, İsrail'e karşı çarpışırken sadece kendi değil İran ve Suriye hesabına da savaşıyor. Ortadoğu'ya dokunan yanar. Orada hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Kimin dost, kimin düşman; kimin kahraman, kimin satılmış olduğu ayırt edilemez. Her şey birden fazla şeydir, her sorun kendi yakın çevresi dışında başka sorunlarla iç içedir. Dolayısıyla, İsrail sadece Hizbullah'la değil direkt olarak karşısına çıkmaktan çekinen İran ve Suriye ile de çarpışıyor. (Abdullah Öcalan Suriye'de otururken Türkiye'nin sadece PKK'yla değil, Suriye'yle de savaştığı gibi.) İsrail sadece kendi çıkarları için kan dökmüyor. Amerika'nın ve Batı Avrupa'nın Ortadoğu'daki çıkarları için de çatışıyor. Şii karşıtı Arap devletlerinin emellerine de hizmet ediyor.İsrail'in arkasında Amerika var. Hizbullah'ın arkasında İran ve Suriye var. Bir anlamda, Amerika dolaylı olarak İran ve Suriye'yle çatışıyor.Suriye ve İran, isteseler Hizbullah'ı gemleyebilirler. Ama buna karşılık Amerika'dan istekleri var. İran, örneğin, Hizbullah'ın gemlenmesi karşılığında nükleer konularda elinin tutulmamasını, Amerika'nın rejimine yönelttiği tehdidi geri çekmesini istiyor.Amerika ve onun güdümündeki Batı, Suriye ile İran'ın isteklerini yerine getirmek istemiyor. Onlar da Lübnan'da savaşı sürdürecekler. Arap ülkelerinin Hizbullah'tan veya Lübnan'dan yana olduklarını da düşünmeyin. Hiçbir şey göründüğü gibi değil Başta Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün olmak üzere Arap Birliği üyeleri dikkat çeken bir sessizlik içinde. Sünni Araplar, İran'ın Ortadoğu'da egemenlik sahasını genişletmesine karşı oldukları için üç maymunları oynuyorlar.Bizim bu karmaşık, çözümü imkânsız ve başka ülkelere sirayet etme istidadı taşıyan savaşa karışmaktan veya bulaşmaktan hiçbir çıkarımız yoktur. Lübnan'daki sivillere gelenlere üzülmemek mümkün değil. Ama İsrail sivil sahaları bombardıman ettiğinden dolayı ne kadar suçlu? Hizbullah, "İsrail buralara saldırıp sivilleri öldürmeyi göze alamaz" deyip roketlerini ve siperlerini apartmanların arasına ve içine yerleştirmeseydi bunlar olur muydu? Bu yıkımda İsrail kadar Hizbullah da kabahatli değil mi?Dediğim gibi, Ortadoğu'da hiçbir şey göründüğü gibi değil. İnsani yardım yapalım. Ama çatışmadan ve çatışan taraflardan ne kadar uzak durur, ne kadar az konuşursak bizim için o kadar iyi. mmunir@milliyet.com.tr Arap Birliği sessizlik içinde
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024