Osmanlı zamanında İstanbullular sebze ve meyvelerinin bir bölümünü şehrin yakınındaki bostanlardan alıyorlardı. Bunlardan kala kala bir tek Kuzguncuk’taki kaldı. Onun da günleri sayılı olabilir.
Kuzguncuk Birinci Köprü ile Üsküdar arasındaki deniz kenarı mahallelerden biridir. Arkanızı Boğaz’a verip mahallenin ana caddesi olan İcadiye’den yukarı doğru yürüseniz, birkaç yüz metre sonra solunuzda bostanı göreceksiniz. Bostanın kıyısından yukarı doğru tırmanan koru eski bir Rum mezarlığıdır.
Kuzguncuk’u özel yapan sadece bostan değildir. Mahallede onlarca Osmanlı devri ev, yalı, cami, kilise ve havra var. Bunlar Kuzguncuk’u, İstanbul’un geçmişiyle bağlarını en iyi koruyabilmiş semtlerinden biri yapıyor.
Bundan yirmi yıl kadar önce Kuzguncuk’ta, artık bana ait olmayan, asırlık bir ev satın aldım. O zaman bostan gerçekten bostandı. Tarlanın kenarındaki bir kulübede oturan Karadenizli bir aile tarlayı ekiyor, ürünlerini kaldırımda satıyordu.
Tarlayı hastane yapmak
Bostanın maliki olan Vakıflar Genel Müdürlüğü onları kovdu. Tarlayı, hastane yapmak için zamanın cumhurbaşkanının dostu olan bir doktora devretmeye kalktı. Şimdi gözaltında olan bu şahıs bir gece bostanın etrafını çevirtti.
Mahalleli ayağa kalktı. Polisler geldi. Doktor, bostanı yeşil alan olarak muhafaza etmeye kararlı mahalle halkı ile kavgayı göze alamadı. Vakıflar pes etti. Bostanı çiçek ve ağaç satan bir seraya kiraladı.
Kısa bir zaman önce seranın kira kontratı sona erdi, Vakıflar sözleşmeyi uzatmayı reddetti, bostanı boşalttırdı. Şimdi öyle boş duruyor.
Kuzguncuk sivil toplum örgütünden öğrendiğime göre mahalleli bostanın çocuklar için oyun alanı ve park olmasını istiyor. Vakıflar’ın ise orayı yap işlet devret modeli üzerine ihaleye çıkartma hazırlığı içinde olduğunu söylüyor.
Doğru mu diye Vakıflar’a sordum, cevap vermediler.
En az spor tesisine sahip
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a bağlı olan Vakıflar internet sitesinin Temel İlke ve Değerlerimiz bölümünde kendini “Hayırsever, Canlı odaklı, Güvenilir, Doğaya ve Çevreye saygılı, Toplumsal duyarlılığı olan, Sosyo-kültürel sorumluluk sahibi bir kurum” olarak tarif ediyor.
Bu ilke ve değerlerin hiçbiri bostanı beton yapmakla bağdaşmıyor.
Hükümet 30 milyar dolar civarında harcama yaparak 2020 olimpiyatlarının İstanbul’da yapılmasına talip oldu. Ama Türkiye Avrupa’da en az spor tesisine sahip, halkı en az spor yapan ülkelerden biridir. Yeşil alanları elinden alınan halk bedenen ve ruhen olması gerektiği kadar sağlıklı değildir. Gittikçe artan sayıda insan, büyüyen ve kirlenen beton şehirlere hapis.
Umarım Vakıflar rant iştiyakını kontrol altında tutar. Dünyanın yeşili en az, yaşanması en zor metropollerinden biri olan İstanbul’daki son bostanı
halkı sömürmek isteyenlere değil,
halka tahsis eder.