Nükleer enerji iki ana nedenle gündeme geldi:Fiyatları sürekli olarak artan ve artmaya devam edeceği açık olan petrol ve doğalgaza alternatif bir enerji kaynağı bulmak. Petrol ve doğalgaz kullanımının neden olduğu küresel ısınma trendini geri çevirmek.Nükleer enerji bu sorunların her ikisine çaredir.Nükleer enerjiye karşı çıkanların alternatif çözüm önerileri nedir? Bunun bilmemiz lazım. Çünkü nükleer enerjiye karşı çıkmak, nükleer reaktörler çalıştırmakla ilgili problemlerin listesini çıkarmak, ki bunların çoğu da yanlış veya abartılıdır, sorunları çözmeyecek. Bu kesin.Duruma Türkiye bağlamında bakalım. Türkiye enerji ihtiyacının % 72'sini dışarıdan karşılıyor. Morgan Stanley'nin tahminlerine göre, eğer önlem alınmazsa, 2020'de bu oran % 82'ye yükselecek. Bunun % 95'ini Ortadoğu petrolü ve Rus ve İran doğalgazı teşkil edecek. Bu bağımlılık fiyat dalgalanmalarına ve tedarik sorunlarına karşı ekonomimizi kırılgan bir hale getiren bir unsurdur. Nitekim bugün ekonominin başındaki en büyük sorun olan cari açığın % 90 nedeni enerji ithalatıdır. Bazen bir pozisyon alırsınız ve bu sizi ilericiler arasına sokar. Zaman geçer, dünya değişir, bilgi stoku büyür. Aynı pozisyonu savunmaya devam edersiniz ve kendinizi gericiler arasında bulursunuz. Nükleer enerji bu konulardan biridir. Nükleer enerjiye karşı çıkmak artık ilericilik değildir. Gericiliktir. Entelektüel tembelliktir. Yeni bir duruma eskimiş bir bilgi stokuyla, geçmişin saplantı ve korkularıyla yaklaşmaktır. Nükleer enerji Türkiye'nin dışarıya olan bağımlılığını azaltmayacak. Amaç bu değildir. Amaç, bağımlı olduğumuz kaynakları çoğaltmak, riski dağıtmaktır. Dünyanın en büyük şirketi olan Exxon Mobil Genel Müdürü Rex Tillerson'un Fortune dergisine söylediği gibi: "Enerji konusunda bağımsız olmak ne gerçekçidir ne de mümkündür. Arzulanan bir şey mi, o konuda bile emin değilim. Global bir toplulukta yaşıyoruz; ekonomilerimiz birbirlerine bağımlı. Amaçladığımız, bağımlılığımızı mümkün olduğu kadar değişik kaynaklara bağlamak olmalı."Cambridge Energy Research Associates'e göre (CERA) kamuoyu baskısıyla 1970'lerden itibaren nükleer reaktör yapımını bırakan Amerika ve Avrupa nükleer rönesansa hazırlanıyor. Asya'da ise nükleer reaktör yapımı hiç durmadı. CERA verilerine göre 2000'den bu yana devreye giren 20 reaktörün 15'i Asya'da, dördü eski Sovyet blokunda, biri Brezilya'dadır. Halen 30'a yakın reaktör inşa halindedir Şu anda aralarında Çin, Tayvan, Japonya, Güney Kore ve Hindistan'ın da bulunduğu Asya ülkelerinde 26 GW gücünde 28 reaktör inşa halindedir. Plan aşamasında 33 GW gücünde reaktör vardır. Çin 2020'ye kadar üretimine 32 GW gücünde nükleer reaktör katacağını açıkladı.Avrupa'da Finlandiya ve Fransa birer reaktör inşa ediyorlar.Bütün bu ülkeler salak olmadığına göre, acaba bu iş olsun mu, olmasın mı tartışmasını bırakıp enerjimizi doğru modelin yapılmasına yoğunlaştırabilir miyiz? mmunir@milliyet.com.tr Amaç riski dağıtmak
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024