Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merkez Bankası, Genelkurmay'ı saymayacak olursak, ülkenin en önemli kurumudur. Merkez bankaları söz konusu olduğunda uluslararası en iyi uygulama sürekliliktir. Bunun klasik örneği Alan Greenspan'dır. Birkaç hafta önce 80 yaşında emekliye ayrılan Greenspan, dört Amerikan başkanıyla çalıştı, 1987-2006 arasında beş kez art arda Amerikan Merkez Bankası FED başkanı seçildi.Soru ise şu:Serdengeçti'nin kusuru neydi ki görev süresi uzatılmadı?Yaşı ileri değil. Daha ellilerinde. Mütevazı, ketum, saygın, yanından skandalın fısıltısı geçmemiş klasik bir bankacı. Bilgisi, tecrübesi, aldığı sonuç mükemmel. Banka kadrosu arasında saygınlığı mükemmel. Yurtiçinde ve dışında itibarı mükemmel.Siz niçin bu adamı devam ettirmiyorsunuz kardeşim, kusuru ne? Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'inin görev süresinin uzatılmamasını değerlendirirken bilmemiz gereken bir gerçek ve sormamız gereken bir soru var: Halka açık aile şirketlerinde bile kilit mevkilere ahbap-akraba atanamazken siz ne cüretle Merkez Bankası'nın başına kendi ahbabınızı getiriyorsunuz? Merkez Bankası babanızın malı mı? Umarım Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer çarşamba günü ziyaretine gelen Devlet Bakanı Babacan'a bu soruları sormuştur.Serdengeçti'nin görev süresinin uzatılmamasının nedeni hükümetin, özellikle Babacan'ın Merkez Bankası'na "adamım" diyebileceği birini yerleştirmek ısrarıdır. Bu şekilde bağımsız kurumlar arasında gerçekten bağımsız tek kurum olan Merkez Bankası da iktidarın yörüngesine girecektir. Sadakati kesin birinin emrine verilecektir. AKP'nin Merkez Bankası vekilliğine atadığı Erdem Başçı'yla ilgili olarak iki şey biliyoruz ki, ikisi de, dün konuştuğum bir bankacının deyimiyle, "felaket." Birinci felaket, Başçı'nın Babacan'ın çocukluk arkadaşı olmasıdır. Ahbap çavuş atamasıdır yani.İkinci felaket, eşinin tesettürlü olmasıdır. Güle güle bağımsızlık Ne Babacan'ın ahbabı olmak ne de tesettürlü olmak bir suç veya kabahattir. Sorun, bunların Başçı'nın atanmasında belirleyici olmasıdır. Bu kriterler Başçı'nın parlak akademik sicilinin önüne geçti. Çünkü eğer kariyer parlaklığı kriter olsaydı Serdengeçti'nin yerinde kalması gerekirdi. Veya başkanlığa, kariyeri Başçı'dan daha parlak birçok ekonomistten birinin seçilmesi.Başbakan, cemaatinden birine yer açmak için, sorun olmayan yerde sorun çıkardı ve gerçek yüzünü bir defa daha gösterdi.Erdoğan "Değiştim, değiştim" diyor ama ona inanmak mümkün değildir. Eminim, gücü yetse Genelkurmay Başkanı'nı da Cumhurbaşkanı'nı da eşi tesettürlü ahbap veya akrabaları arasından seçtirecektir. AKP hiçbir zaman bütün Türkiye'yi kucaklayan bir parti olmayacak. Her zaman bir cemaat olarak kalacaktır. Bu AKP'nin yaptığı birçok iyi icraata gölge düşüren, onu tamamen kabul etmeyi olanaksız kılan bir olgudur.AKP, bu kafayla, muhakkak bir gün Türkiye gemisini kayalıklara sürükleyecek. mmunir@milliyet.com.tr Değişmedin, değişmedin...