Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

On yıl kadar önce idi. Kalp krizi geçirmiş, evde dinleniyordum. Bir gün bir arkadaşım aradı.
“Ablam reiki biliyor. İstersen seni ona götüreyim. İyi gelebilir” dedi.
Birkaç gün sonra, birlikte, ablasının Sarıyer’de babası ile birlikte yaşadığı eve gittik. Boğaz’a tepeden bakan iki katlı ev çardağı, çiçekleri, meyve ağaçları ve bostanı ile insana huzur veren bir yerdi. Çardağın altında çay içtik. O kadar sakin ve yavaştı, kaç yüz yıl öncesinin İstanbul’unda olabilirdik.
Abla hiç evlenememiş, orta yaşlarında bir kadındı. Beni evin ütü yapılan ve bahçedeki sebze ve otların kurutulduğu odaya çıkardı. Bir saat kadar reiki yaptı.
Kendimi çok daha iyi hissettim. Reiki’den mi, ortamın sükûnetinden mi, evden uzaklaşmış olmaktan mı, bilmiyorum. Belki her ikisinden.

İşe geri dönme zamanı
Bir süre her hafta geldim. Sonra yaz geldi, işe geri dönme zamanı yaklaştı. Kendimi tedirgin hissetmeye başladım. Bunu anlamış olacak ki bir gün bana sakin olmamı söyledi. “Herkesle aranıza bir duvar olacak. Hayalinizde bir ev ve duvar görün. Duvar belinize kadar geliyor. Siz evle duvar arasındasınız. Her şey dışarıda oluyor.”
Ama hayatımı kazanmak için dışarı çıkmak zorundayım, dedim.
“Zor olur diye düşünürseniz zor olur. Kolay olacağını düşünün. O zaman kolay olacaktır.”
Çok basit görünen bu sözler aldığım hayat derslerinin en büyüklerinden biri oldu.
O zamanlar maaşım Üsküdar’daki HSBC şubesine yatıyordu. Şube kalabalık anayol üzerinde olduğu için hiçbir zaman önünde veya yanında park yeri bulamazdım. Başka arabaların hizasına veya uzaklarda bir yere park etmek zorunda kalırdım. Bu da beni illet ederdi. Yola stres içinde çıkar, sinir içinde geri dönerdim.

Boş bir park yeri
Bu defa “Kolay olacak” diye düşünerek yola çıktım. Bankanın tam kapısının önünde bir arabalık boş bir park yeri buldum. Ondan sonraki seferlerde hep kolay olacak diyerek yola çıktım ve, ya bankanın önünde ya da yanında boş yerler buldum. Bu dört beş defa devam etti. Sonra bir gün gene park yeri yoktu. Umursamadım.
Bankayı beş on metre geçince bir otopark tabelası gördüm. Köşeyi döndüm. Yirmi metre gittim. Boş otoparka girdim.
Otopark işareti hep ordaydı ama ben ters olduğum için aylarca onu görmemiştim.
O gün bu gündür, stresli veya zor durumlarla karşılaşmayı umduğum zamanlarda, havaalanı kuyruklarında, hastanede, köprüde, hep “Kolay olacak” diyorum ve hep kolay oluyor. Kolay olduğu için değil. “Kolay olacak” dedikten sonra, aklımı kolaya hazırladığım için, kolay da olsa zor da olsa bana kolay geldiği için.
Gözümüzde büyüttüğümüz şeyleri gözümüzde küçültebiliriz de. Negatif yerine pozitif enerji yaratmak elimizde.
Hayatı “olduğumuz gibi” gibi değil “olduğu gibi” görmek de.