Bankacıların tahminlerine göre Türk özel sektörünün döviz borçları 60-70 milyar dolar arasındadır. Dövizin keskin bir biçimde yukarı seyrindeki en büyük etken ise şirketlerinin can havliyle dövize hücum etmesidir.Türkiye birçok şirketin borçlanırken kendi parasını kullanmadığı, garip bir ülkedir. Şirketler dövizi tercih ediyorlar çünkü dövizle borçlanmak Türk lirasıyla borçlanmaktan ucuzdur. İstikrar varken bu iyi bir politikadır. Şimdi olduğu gibi aniden istikrar bozulduğunda ise şirketler şemsiyesiz yağmurda kalır.Son üç yıl içinde döviz fiyatlarının düşük seyretmesi ve istikrarın süreceğine olan inanç döviz cinsinden borçlanmaları artırdı. Buna ek olarak birçok şirketin defterlerinde back to back diye tarif edilen krediler var. Bu sistem şöyle çalışıyor. Diyelim ki patronun Deutsche Bank'ın Londra şubesinde 10 milyon dolar parası var. Bunu teminat olarak bloke ettirerek 10 milyon dolar "kredi" alıyor ve yatırım yapıyor. Geçen defaki ekonomik kriz bankaları vurdu. Bu defaki (Başbakan'ın hoşuna gitmese de artık kriz kelimesini kullanabiliriz sanıyorum) özel şirketleri. Türkiye'nin eski günlerine ebediyen veda ettiğine inanan birçok patron bu şekilde parasını geri getirdi. Ve şimdi muhtemelen saçını başını yoluyor. "Özel sektör dolar-TL türbülansına çok kötü yakalandı" diye konuştu bir bankacı.En kötü yakalananlarsa özelleştirmeden döviz borçlanarak şirket satın alan Koç ve Oyak'tır. Koç Tüpraş için 4.3 milyar dolar, Oyak Erdemir için yaklaşık 2 milyar dolar borçlandı.Dövize ilk saldırı açık pozisyonlarını kapatmak için yabancı para satın alan bankalardan geldi. Özel şirketler arkadan gelen dalganın sorumlusudur. Geçen cuma akşama doğru ise borsada yabancılardan yoğun satışlar gelmeye başladı. Saçını başını yolan var Bankaların döviz satmamaları küçük miktarda döviz taleplerinin bile kuru yükseltmesine neden oluyor.Kendini ateşin içinde bulan Merkez Bankası yeni ekibinin çekingen, ne yapacağından pek emin olmadığı izlenimi veren müdahaleleri durumun daha da kötüleşmesine neden oldu. Hükümetin yabancıların Türk finansal araçlarına yatırımlarından alınan % 15 vergiyi merasimle kaldırması durumun ciddiyetine tam vakıf olmadığını gösterdi. Yabancılar bu vergiyi ödememenin yolunu zaten bulmuşlardı.TL'nin zayıflaması dış etkenlerle başladı. Zayıflamaya devam etmesinin nedeni hükümete duyulan güvensizliktir. Başbakan'ın Merkez Bankası'nı siyasileştirme gayreti, yarattığı lüzumsuz gerilimler, cumhurbaşkanlığı seçimini krize sokacağı konusundaki kanaatin yaygınlaşması doların bir daha hiçbir zaman eski seviyesine inmeyeceği inancını doğurdu. Yarın daha da pahalı olabilir düşüncesi doların yükselmesinde önemli bir unsur oldu. Yabancılar yolu bulmuştu Bu koşullar altında dolar muhtemelen tırmanmaya devam edecek ve Merkez Bankası ne yaparsa yapsın bunu önleyemeyecek. Çünkü sorun Türk lirasının çekici olup olmadığı değil, döviz kıtlığı sorunudur. Konuştuğum bazı analistler hükümetin Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) 20-30 milyar dolarlık yeni bir stand-by kredisi almadan dövizin yerine oturmayacağını söylüyorlar.Bunlardan biri şöyle konuştu: "Yeni bir IMF kredisi olmadan dövizdeki çalkalanma durulmaz, çalkalanma durulmadan da faizler yerine oturmaz. Problem bir likidite problemidir. Yüksek döviz talebi var ama Merkez Bankası bunu karşılayacak kaynaklara sahip değil." mmunir@milliyet.com.tr Sorun döviz kıtlığı sorunu
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024