Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin azgelişmiş ve fakir bir ülke olduğuna dair iddiaların tamamen ortadan kalktığını söyledi.Son beş on gün içinde gazetelerde okuduğumuz bu saptamalardan hangisi doğru?Yüzde yüz çelişkili oldukları için ikisinin de doğru olması mümkün değil. Ya 18 milyon kişinin aç ve sefil yaşadığı bir Türkiye var. Ya azgelişmişlik ve fakirliği ardında bırakmış bir ülke. Azgelişmişlik ve fakirliği ardında bırakmış bir Türkiye'de 18 milyon aç ve sefil insan yaşayamaz. Eğer 18 milyon kişi aç ve sefil yaşıyorsa Türkiye azgelişmişlik ve fakirliği ardında bırakmış olamaz.Doğru mu, yanlış mı?Bakanlar gelir gider, gazeteciler kalır. Çok uzun yıllar gazetecilik yaptım. Çok palavra dinledim. Vardığım sonuç şu: Her millet layık olduğu palavraları dinler. Eğer bir politikacı açık şekilde doğru olmayan bir şey söylediğinde ona "Söylediğiniz doğru değil beyefendi (veya hanımefendi)" demezseniz size yalan söylemeye devam eder. Sizi her duyduğuna inanan, her yalanı yutan bir salak sanır. Sessizlik derinleştikçe yalanlar devleşir. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Türkiye'de 18 milyon kişinin yoksulluk sınırının altında yaşadığını söyledi. Bizde doğru konuşmayana, bakansa veya sizi bit gibi ezecek bir pozisyondaysa, pek "Doğru konuşmuyorsun ahbap, biz de o kadar salak değiliz birader" demezler. Demek lazım halbuki. Demezseniz, hem ona hem de kendinize kötülük yapmış olursunuz. Siz palavra dinlemeye, o palavra atmaya devam eder. Sağlıksız bir durum.Bu konuda en fazla iş meslektaşlarıma düşüyor. Ama, maalesef, gazeteciler güçlü politikacılar ve işadamları karşısında, genelde, aşırı saygılı veya çekingendirler. Kabul ediyorum. Eskisinden daha az saygılıdırlar. Ve eskiden olduğundan daha çok agresiftirler. Ama yeteri kadar değil. "Siz Türkiye'nin azgelişmiş ve fakir bir ülke olduğuna dair iddialar tamamen ortadan kalktı diyorsunuz, kabine arkadaşınız Şener Türkiye'de 18 milyondan fazla insan fakirlik sınırında yaşıyor diyor. Bu tutarsızlığı nasıl açıklıyorsunuz? Bu sizin söylediğiniz milletin zekâsına bir hakaret, sefalet içinde yaşayanlarla alay etmek değil mi?"Böyle soruları sormayı alışkanlık haline getirirsek doğruların dozunda büyük bir yükselme olduğunu hep birlikte göreceğiz. En zor soruları nezaketle ve güler yüzle sormak. Dünyanın belki de en güvenilir haber kanalı BBC World'ün prensiplerinden biri budur.Ama, neden bizi aptal yerine koyup açıkça doğru olmayan şeyleri doğruymuş gibi söylüyorlar?Sanıyorum bize saygı duymadıkları için. İnsan saygı duyduklarını aldatmaz çünkü.Ve yeteri kadar bilge, kalender ve çelebi olmadıkları için. mmunir@milliyet.com.tr Palavralar eskittim
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024