Bir gün bir arkadaşımla kırlarda yürüyordum. Bana sordu. “Hayatta en lüks şey nedir, biliyor musun?”
Hayır dedim. Nedir?
“Sabahleyin istediğin zaman yataktan kalkmak.”
Düşündüm. Daha lüks bir şey bulamadım.
Söylediği bir hayat tarzının özeti idi, aslında.
Özgür olacak kadar para veya keyif sahibi olmak, işe gitmemek veya istediğin zaman gitmek, hayatını başkalarının keyfine göre düzenlemek zorunda olmamak. Bu gibi şeylerin bahşettiği bir lükstü yataktan istediğin zaman kalkmak.
Tanışıklığımız eskiye gitmiyordu. Bildiğim kadarıyla babasından kalan bir gayrimenkul işini büyütmüştü. Arazileri, kira getiren malları vardı.
“Bana bir milyon ver hayatım değişmez” demişti bir gün.
Tutumluydu. Gösterişsiz bir hayat sürüyordu. Arabası, cep telefonu eski idi. Çok eski. “İşimi görmüyor mu? Niye değiştireyim?” diyordu.
Geçen gün Financial Times’ta Diego Della Valle ile bir söyleşi okudum. Della Valle’nin ailesinin geçen yüzyılın başlarında İtalya’nın kuzeyinde kurduğu ayakkabı fabrikası bugün dünyanın en büyük lüks giyim şirketlerinden biri oldu. Adı Tods.
Düz ve rahat ayakkabı
Düz ve rahat ayakkabıları ile ünlü Tods’un en ünlü ürünleri, altında sıra sıra yuvarlak çıkıntılar bulunan gommini ayakkabıları ve D-bag çantalarıdır. Şirketin yıllık cirosu 800 milyon euro.
Muhabir sordu: Bu kadar zengin bir işadamının arzu edip ve elde edemediği bir şey kalmış olabilir mi?
“Daha çok serbest zaman” diye cevapladı Della Valle. “‘Bugün hiçbir şey yapmıyorum. Bazı dostları arayacağım. Sergi dolaşacağım’ diyebilmek. Şimdi bunun tam tersini yapıyorum. Varış. Havaalanı. Şoför. Otel. Toplantı. Dönüş.”
Elli yedi yaşında Della Valle. Daha genç sayılır. İnsanlar, özellikle zenginler, artık çok uzun yaşıyor.
“Eğer zenginseniz ölmenize bile izin yok” diyen Rahmi Koç değil miydi?
İstanbul’un pahalı hastanelerinde yıllarca hayat destek sistemlerine bağlı bitkisel hayat sürenler var.
Ama insan ne kadar zengin olursa olsun, belli bir yaştan sonra hayat kalitesi bozulur. Ömür uzundur ama sağlık kısadır. İnsan vücudu -kemikleri, organları, beyni- yüz sene yaşamak üzere dizayn edilmedi.
Boş zaman zenginlerin sahip olmadığı tek lükstür. Ya da elde edebilecekleri en zor lüks. İnsanın parası arttıkça boş zamanı azalır. Kendini para kazanmanın rutinine teslim eder. Amaç daha çok para mı, daha çok boş zaman mı idi unutur.
Orta birde, İngilizce dersinde, W. H. Davies adlı bir şairin Leisure (Boş Zaman) adlı bir şiirini ezberlemiştim. Şiirin sadece birkaç satırı aklımda kaldı ama verdiği ders hiç aklımdan çıkmadı.
“Yoksuldur bu hayat eğer sadece varsa tasa / durup güzellikleri seyredecek zaman yoksa/”