Ben İşmen'i iki defa aradım. Birincisinde, sekreteri büyük adamın toplantıda olduğunu söyledi. İkincisinde, şehir dışında olduğunu. Aradan iki hafta geçti. Hâlâ bekliyorum. Devlette basın işlerine bakan memurların çoğu böyledir. Çoğu size geri dönme terbiyesini gösteremeyecek kadar nezaket kurallarından bihaberdirler, bir. İşlerinin basın mensuplarının işlerini yapmak olduğunu unutmuşlardır, iki. Bu tipler "Okullar olmasaydı Milli Eğitim Bakanlığı çok keyifli bir iş olacaktı" diyen Milli Eğitim Bakanı'nın klonlarıdır. Nükleer enerjide basın ve halkla ilişkilerin büyük önemi var. Çünkü nükleer santral yapımı konusundaki en büyük engellerden biri halkın nükleer karşıtı olmasıdır. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de halk bu teknolojiden korkuyor. Geçen hafta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'le nükleer enerji konusunda bir söyleşi yapabilir miyim diye özel kalemini aradım. Telefona çıkan nazik bir bayan bakanın gazetecilerle randevularına basın sözcüsü Bülent İşmen'in baktığını söyledi ve telefon numaralarını verdi. Belki bir gün Güler'le siz de nükleer konusunda sohbet yapmayı düşünürsünüz diye size bu numaraları vermeyi düşündüm ama vaktinizi boşa harcamanızı istemiyorum. Bu korkular nükleer teknolojinin daha eski, kaza olasılıklarının daha fazla olduğu devirlerden kalmadır. Ama nereden kalırsa kalsın, bir şekilde giderilmeleri lazım. Halkla ilişkiler egzersizi özellikle santrallara ev sahipliği yapmaya aday Sinop ve Akkuyu için önemlidir.Bir de güven sorunu var. Türk insanı, kendini iyi tanıdığı için, aşırı dikkat ve titizlik isteyen böyle bir tesisin patlamadan çalıştırılabileceğine inanmıyor. Bu endişe yersiz değildir.İngilizlerin staying power dediği laçkalaşmadan dolayı bir işi her gün tekrar tekrar baştan sonuna kadar aynı titizlikle yapmak en güçlü ulusal niteliklerimizden biri değil. Bir defadan bir şey çıkmaz, bize bir şey olmaz, boş ver başkası yapsın, işin mi yok yav, kafasıyla çalıştırılan nükleer bir santral kısa zamanda nükleer bir delik olur.Hükümetin, işadamlarının nezdinde de inanılırlık sorunu var. Türkiye bu hükümetten önce de nükleer santral ihaleleri açtı. Şirketler milyonlarca dolar masraf edip yarışa katıldılar. İhaleler hiçbir neden gösterilmeden iptal edildi. Enerji Bakanlığı imzaladığı kontratlara gösterdiği derin saygıyla ünlenmiş bir kuruluş değil. Bakanlık, imzaladığı kontratlara aykırı biçimde yap-işlet-devret santrallarını çalıştıranlara fiyat indirtti veya indirtmeye çalışıyor. Bu santralların ürettiği elektrik fiyatının fahiş olması bakanlığın akde vefa prensibini çiğnediği gerçeğini değiştirmez.Devlet işin dışında kalmak isteyebilir. Ama istese de istemese de teknoloji seçimi, yasal çerçevenin hazırlanması, uluslararası anlaşmaların imzalanması, sigorta konusunda belirleyici olmak zorundadır. Bu işler zor ve karmaşıktır. Bu açından, umarım, basın müşavirinin kalitesi Enerji Bakanlığı'ndaki genel düzeyi temsil etmiyor. Güven sorunu var DÜZELTME: Yazarımız Metin Münir'in 24 Nisan 2006 tarihli köşe yazısında Turkcell Genel Kurulu'nun tarihi bir dizgi hatası sonucu 28 Mayıs olarak çıkmıştır. Doğrusu, 28 Nisan olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. mmunir@milliyet.com.tr
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024