Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yaşasın! Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanı da çevrecilere katıldı. Geçen hafta sonu, “Helal Gıda” konusunda Afyon’da düzenlenen toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez GDO, aşırı tüketim ve çevre talanı konusunda radikal söylemlerde bulundu.
Görmez “Tüketim ekonomilerinin nimete müdahale eder hale gel(diğini)” bunun sonucunda “yeryüzünün, çılgınca bir tüketimin körüklediği bir talan ve tezvirat (yalan) ile karşı karşıya” bulunduğunu söyledi.
“Fıtratı (yaradılışı), sağlığı ve nezaheti (temizliği) dikkate almaksızın, tabiatın dengesini bozacak müdahalelere girilmektedir” dedi.
Görmez, genetiği değiştirilmiş organizmalara değinerek, “Nimetlerin yapısı ve safiyeti ile oynanmakta, tohumlar değiştirilip asli hüviyetlerinden uzaklaştırılmaktadır. Bu tahrifatın meydana getireceği akıbet ve etkiler ise şimdilik tahminlerin ötesinde kalmaktadır” diye konuştu.
“Tükenişimizi hızlandıran bu hoyratça üretim ve tüketim, sektörel örgütlerle, reklam ve propagandanın bütün çeşitleriyle teşvik edilmektedir. İnsanı, varlığı ve kainatı değerlerden arındırma siyasetleri, bunalımlarımızı daha da derinleştirmiştir.”
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından gerçekleştirilen toplantıya Görmez’le birlikte akademisyenler, din adamları ve bürokratlar katıldı.
Pazartesi günü sona eren toplantıdan sonra bir sonuç bildirgesi yayımlandı.
Bu bildirgede ne bulunduğunu size haber vermek isterdim ama Diyanet İşleri Basın Sözcüsü Abdülkadir Özkan ve yardımcılarını defalarca aramama rağmen ne konuşmalara ne de sonuç bildirgesine ulaşamadım. İnternet sitesinde de bu konuda tek kelime yok.
Hükümet Ekim 2009’da bir yönetmenlik yayınlayarak genetiği değiştirilmiş gıda maddelerinin ithalatını serbest bıraktı.
Genetiği değiştirilmiş organizma doğal yapısı yapay yöntemlerle değiştirilmiş, insan ürünü haline getirilmiş canlı varlık demektir.
Genetik mühendislik kullanılarak yapılan bu değişikliklerle bitkileri zararlılara karşı daha dayanıklı hale getirmek, rekolte artırmak veya gıda değerlerini takviye etmek amaçlanmaktadır. Bunlar yapılırken bitkilere genellikle hayvan geni eklenir. Ortaya doğal olmayan bir ürün çıkar. Bu ürünün diğer bitkiler, hayvanlar ve insanlara yapabileceği olumsuz etkinin ne olduğu belli değildir. Bu nedenle birçok ülke GDO’lu gıda veya tohum ithalatını yasaklamakta veya kısıtlamaktadır.
Yatırım yapılırken çevreye özen göstermemek, çevre yasalarını mümkün olduğu kadar hasıraltı etmek AKP iktidarında kural haline geldi.
Hükümet çevrecileri baş belası bir azınlık olarak görmekte, çevre hareketlerine saygı duymamaktadır. Umarım Prof. Görmez’in değerli görüşlerine biraz daha fazla itibar eder.