Sağlık Bakanlığı çocuklara dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu için verilen tartışmalı ilaçları görüşmek için bir alt komisyon kurdu.
Aradan üç aydan fazla zaman geçti. Hâlâ ortada bir karar yok.
Ama kolesterol düşürücü ilaçlar için kurduğu komisyon bir günde toplandı ve karar aldı.
Toplantı geçen pazartesi günü yapıldı. O gün akşam olduğunda eczacılık genel müdürü, cebinde hazırlanan açıklama, bakanı görmeye gidiyordu.
Birincideki yavaşlıkla ikincideki süratin nedenini, bence, rant ve lobicilikte aramak lazım.
Geçen sene 1,8 milyon kutuya yakın kolesterol ve trigliserid düzenleyici ilaç satıldı. Pazar büyüklüğü 300 milyon dolar civarında idi.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tedavisindeki ilaç pazarı nispeten daha küçüktür: 2010’da 610 bin kutu, 18 milyon dolar.
Rakamları karşılaştırınca, uluslararası ilaç şirketlerinin ve destekledikleri yerli meslek kuruluşlarının hangi sahada daha fazla adale göstereceğini tahmin etmek zor değil.
Bakanlık ilaç konusu gündeme geldiğinde Bilim Kurulu’na başvuruyor. Bilim Kurulu’nun listesinde hemen hemen hepsi akademisyen 500 kişinin ismi var. Uzmanlık konusuna göre listeden isimler davet edilip komisyonlar kuruluyor.
Üyelerinin isimleri, kimin başkanlığında toplandıkları, eğer varsa toplantı kuralları, nelerin nasıl tartışıldığı, hatta aldığı kararlar kamuoyu için meçhul. Sağlık Bakanlığı sitesindeki arama motoruna “Bilim Kurulu” yazarsanız karşınıza hiçbir şey çıkmaz.
Bir amaca özel, geçici, toplantıları birkaç saat süren böyle ad hoc komitelerle sağlıklı karar almak zordur. Böyle kararları, malumun teyidinden başka bir şey olmaz.
Göreceksiniz, hem kolesterol hem de dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ilaçları konusunda açıklanacak kararlar eğer açıklanırlarsa ilaç lobisinin istediği şekilde olacak.
Tıp ve ilaçta doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etmek sanıldığından çok zordur. Doktorlar dâhil, birçok kişinin doğru kabul ettiği birçok şeyin bilimsel kanıtı zayıftır.
Gene dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ilaçlarına döneceğim.
“Çocuklarda psikiyatrik ilaçların uzun dönem etkisinin ne olduğuna dair bilgimiz kıttır. Titreme, kemik hasarı, üretkenlikte zaaf, obesite ve kalp krizi, diyabet ve felç riskinde artış anti psikotik ilaçların yan etkilerinden bazılarıdır. Kalbe zarar verebilir, gelişimi engelleyebilir. Depresyon ilaçları çocuklarda intihar riskini artırabilir. Peki bu ilaçlar işe yarıyor mu? Yaradığına dair elimizde bulunan kanıtlar kıttır ve çoğunlukla cesaret kırıcıdır. Birçok hasta, yıllardır psikiyatrik ilaçların daha çok zarar verdiğini, doktorların sandığından az etkinliğe sahip olduğunu savunuyor. Gitgide artan oranda bu hastaların haklı olduğu görülüyor. Eğer psikiyatri rasyonel olduğu iddiasını sürdürmek istiyorsa, çocuklar dâhil hastaları sadece ilaçla uyuşturmaktan vazgeçmeli, seslerine de kulak vermeye başlamalıdır.”
Yukarıdaki alıntı, kelimesi kelimesine, dünyanın etkin bilimsel tıp dergisi Lancet’tendir (Başyazı, Yıl 2008, Sayı 1194).
Sadece bu, Sağlık Bakanlığı’nın, uluslararası ilaç şirketlerinin ve tıp loncalarının açtığı patikalarda yürümekten vazgeçmesi için yeterli bir uyarıdır.