AKP iktidara gelmeden önce Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım gibi egemen çevrenin imtiyazlıları gözaltına alınamazdı. Suç işlediklerine dair kanıt olsa bile.
Bir baba, dede, yeğen veya paşa devreye girer, kapıyı çalmadan önce polisi geri çevirirdi.
Bu gibi olayları çook ama çok gördüm.
Bu memlekette, savcı, eski başbakan Mesut Yılmaz’ın ifadesini almak için yazlık evine gitmek zorunda bırakılacak kadar küçültüldü, bir zamanlar.
Kanıtlı yolsuzluk haberleri yayınlandı ama kimsenin kılı kıpırdamadı. Hazineden servet kaldıranlar lüks hayatlarını ceza korkusundan uzak yaşadılar.
2001 krizinin nedeni bazı başbakanların ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlarının, dürüst olmayan bankacıları, Hazine’nin uyarılarına rağmen korumaları ve kollamalarıdır. Bedel karşılığında soygunu onayladılar.
AKP’den önceki dönemde dokunulmazlığı olan sadece milletvekilleri değildi. İşadamları, bankacılar, medya patronları, futbol ağaları, mafya babaları, PKK’ya karşı çıkmak için devletten para alan Kürt şıhlar, ahlaksız polis şefleri, rüşvetçi, yargıçlar ve daha birçoğunu içine alan geniş bir zümre dokunulmazdı.
Marifet kısa sürede sonuç almakta
Korkusuzdular, gönüllerince çalıyorlar oynuyorlardı. Halk acıkırken bunlar semiriyordu.
Bu nedenle, Aziz Yıldırım ve diğerlerinin gözaltına alınması, suçlu veya suçsuz mu olmalarından bağımsız olarak, bir dönüm noktasıdır: Dokunulmaz olduklarını sananlar dokunulur oldu. Küçük dağları yaratanların artık kaderlerinde küçük hücrelerde terlemek de var.
Soru: Doğru mu buraya kadar yazdıklarım?
Cevap: Doğru. Ama eksik.
Doğru, çünkü eski egemen çevrenin mensupları artık dokunulmaz değil.
Eksik, çünkü eski dokunulmazların yerini yeni dokunulmazlar alıyor. Rüşvet ve yolsuzluk eskisinden daha az değil. Ve polis ve yargı eskisinden bağımsız veya ehil değil.
Nenem de, sabah sekizde, tutuklama emri elinde, Aziz Yıldırım’ı alıp karakola götürebilir. Marifet, mahkemeye su götürmez, inkâr edilemez kanıtlar içeren dosya sunup davayı kısa zamanda sonuç almaktır.
Sabahleyin veya sabaha doğru ev basmakta mahir olan polis kanıt toplamakta o kadar mahir değil. Savcılar da dosya hazırlamakta. Büyük davalarda, binlerce sayfalık, lafta ağır, kanıtta hafif dosyalarla yargıçları boğuyor.
Sonra, yıllarca süre yargılamalar. İnfaza dönen tutuklamalar. “Acaba bu bir intikam operasyonu muydu” şüphesinin yılan gibi başını kaldırmaya başlaması. Aslında pek bir şeyin değişmemiş olduğunun idraki.
Gözaltı yolun ayrıldığı yerdir. Adalete de gidebilir, aletsizliğe de.
Erdoğan partisinin adına Adalet kelimesini koyarak kendine çok yüksek bir çıta koydu. Bakalım üstünden atlayabilecek mi?