Aşağıdaki paragrafı Anka haber ajansının bülteninden aldım. İçinde çok ilginç bir bilgi var. Hangisi?
Bu yılın ilk yarısında, ülkenin toplam bütçe gelirlerinin yüzde 40’ını 58 milyar TL ile tek başına İstanbul sağladı. İstanbul’un en yakın takipçisi 20 milyar TL ile Ankara idi. Üçüncü sırada 15 milyar TL ile Kocaeli, dördüncü sırada 13 milyar TL ile İzmir var.
İstanbul Türkiye’nin en kalabalık ilidir ve finans ve endüstri merkezidir. Kocaeli Türkiye’nin en endüstri yoğun ilidir. İzmir Türkiye’nin turizm ve tarım bakımından en müreffeh bölgesinin başkentidir.
Ama Ankara? “Memur şehri” sınırları dahilinde kayda değer üretim olmayan Ankara da nereden çıktı? Nasıl oluyor da neredeyse Kocaeli ile aşık atıyor, Bursa, Kayseri, Konya, Gaziantep gibi illerin önüne geçiyor?
Cevap basittir: Ankara’yı vergi ödeyen iller sıralamasında tepeye oturtan hükümetin imzaladığı çeklerdir. Bu çeklerin en büyüklerini alanlar büyük bir olasılıkla müteahhitlerdir. Ardından kamu iktisadi teşekkülleri, memurlar falan gelmeli.
Taahhüt sektörü
Merkezini İstanbul’a taşımamış tek büyük sektör taahhüt sektörüdür. Hafta sonu Ankara-İstanbul uçaklarında birçok müteahhit bulabilirsiniz ama sürekli İstanbul’da oturan müteahhit az bulursunuz.
Taahhüt gelirlerinin büyüklüğü bize hükümetin neden, art arda, defalarca ihale yasasını değiştirerek istediği şirketlere ihale vermeyi kolaylaştırdığını da anlatıyor. Türkiye’de devlet harcamalarının hâlâ büyük ve önemli olduğunu, bu harcamaların seçim sonuçlarını tayine kadar büyük etkiler yaptığını da gösteriyor.
Verilen rüşvetler de vergilendirilebilseydi, Ankara İstanbul’u geçmezdi ama herhalde oldukça yaklaşırdı.
Anka’nın bültenine göre ocak-haziran döneminde İstanbul, Ankara, Kocaeli ve İzmir illerinin 106 milyarı aşan toplam geliri, toplam bütçe gelirinin yüzde 73’ünü oluşturdu. Demek ki ülkedeki ekonomik faaliyetin dörtte üçüne yakın bir bölümü dört ilden kaynaklanmakta.
Bu da bize ekonomik faaliyet dağılımındaki dengesizliğin devliğini gösteriyor. 1950’lerden beri ülkeyi altüst eden nüfus hareketleri durmadı ve durmayacak diyor. Bölgeler arası eşitsizliği, gecekondulaşmayı anlatıyor.
Başbakan geçen ay yaptığı bir konuşmada: “Türkiye, Cumhuriyetin 100’üncü yıldönümünde dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yerini alacak” demişti.
Bu haliyle mi acaba?