Türk Kardiyoloji Derneği kendini kalp ve damar hastalıkları konusundaki doğru bilgilerin tek kaynağı, kalp sağlığının bencil olmayan tek bekçisi sanıyor.
Kendi kendine atfettiği bu statüyü korumaya çalışırken de terbiye sınırlarını aşmaktan çekinmiyor.
Dernek genel sekreteri Prof. Dr. Mehmet Aksoy birkaç gün önce bir açıklama yaptı. Kalp ve damar hastalıkları konusunda yazan, “bazı” akademisyen ve basın mensuplarını “bilgisiz ve yetkisiz” ve “cahil ve sorumsuz” olarak tanımladı.
İsim vermedi ama “medyatik olma ve bilimsellikten uzak kitaplarını ‘best-seller’ yapma çabasındaki kardiyovasküler tıp alanında bilgisiz ve yetkisiz bazı akademisyenler”den kastettiği kişilerden birinin Profesör Canan Efendigil Karatay olduğu açık. Bu konuda best-seller kitap yazmış bir başka kişi yok.
Açık olan bir başka şey Karatay’ın akademik referanslarının ve kıdeminin Aksoy’dan katbekat üstün olduğudur.
Sağlıklı yaşam yazıları
Sağlık Bakanlığı çocuklara dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu için verilen tartışmalı ilaçları görüşmek için bir alt komisyon kurdu.
Aradan üç aydan fazla zaman geçti. Hâlâ ortada bir karar yok.
Ama kolesterol düşürücü ilaçlar için kurduğu komisyon bir günde toplandı ve karar aldı.
Toplantı geçen pazartesi günü yapıldı. O gün akşam olduğunda eczacılık genel müdürü, cebinde hazırlanan açıklama, bakanı görmeye gidiyordu.
Birincideki yavaşlıkla ikincideki süratin nedenini, bence, rant ve lobicilikte aramak lazım.
Geçen sene 1,8 milyon kutuya yakın kolesterol ve trigliserid düzenleyici ilaç satıldı. Pazar büyüklüğü 300 milyon dolar civarında idi.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tedavisindeki ilaç pazarı nispeten daha küçüktür: 2010’da 610 bin kutu, 18 milyon dolar.
Üç ay kadar önce çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu konusunda bir dizi yazı yazdım.(*)
İlaç konusunda en sağlıklı istatistiklere sahip olan IMS’in verileri, Türkiye’de bu durumlar için reçete edilen ilaçlarda büyük artışlar olduğunu gösteriyordu. En popüler üç ilacın satışı, son üç yılda yüzde 51 artmış, geçen sene 610 bin kutuyu geçmişti.
Büyük bir olasılıkla, bunun nedeni, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun artmış olması değildi. Teşhisin artmış olması, tedavi yöntemleri arasında ilacın ön sıraya çıkması idi. İlaçların ağır yan etkileri vardı ve uzun dönem kullanımda ne gibi sonuçlara yol açabileceği bilinmiyordu.
Bu yazılar üzerine Sağlık Bakanlığı Eczacılık Genel Müdürlüğü durumu incelemek üzere bir alt komisyon kuracağını açıkladı.
Bugün size “Bu komisyondan bir şey beklemeyin” demek istiyorum. Nedeni basit: Komisyonda sadece psikiyatristler var.
Hastalık olduğu bile tartışmalı olan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu için ilaçları reçete edenler psikiyatristlerdir. Bu ilaçların kullanımında son yıllarda meydana gelen rekor büyümeyi yaratan da psikiyatristlerdir. Bunun nedeni dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun
Türk Kardiyoloji Derneği halkın kolesterol konusunu siyah beyaz olarak görmesini istiyor.
Sunmak istediği görüntü, derneğin internet sitesinde aldığım şekli ile şudur:
“Kolesterol yüksekliği koroner kalp hastalığı için çok önemli bir risk faktörüdür ve kalp damar hastalıklarının %50’sinden sorumludur.”
“Kolesterol ilaçları (ile) ölüm, kalp krizi ve inme riski %25-45 oranında azalmaktadır.”
Tıpta bir iddianın doğru kabul edilebilmesi için bilimsel araştırma ile desteklenmesi gerekir. Türk Kardiyoloji Derneği’nin yukarıdaki iddiaları bilimsel sayılamayacak kadar genel ve yüzeyseldir.
Onları kanıtlayacak güvenilir ve yansız (yani ilaç şirketleri tarafından finanse edilmemiş) araştırma bulmakta çok zorlanır.
Bunun kanıtı da Lancet’in kolesterol konusundaki araştırmaları karşılaştıran incelemesidir. (www.thelancet.com Vol 369 January 20, 2007)
Londra
Birlikte uyandık. Çekili panjurdan içeri sızan zayıf ışık, alçak, kurşuni bulutların şehrin üzerine çadır kurduğunu haber veriyordu.
Konuşmadan, gerinip yayılarak yatakta istediğimiz kadar kalma özgürlüğünün tadını çıkardık.
“Burada hiç kuş sesi yok” dedi.
Gözlüklerime uzandım. Saçma ama, nedense gözlüklerim gözümde olmadığı zaman iyi duymadığımı sanırım. Kulak verdim. Bahçeli evlerin, eski, uzun ağaçların bulunduğu, caddelerden uzakta bir sokakta idik ama kuş sesi duyulmuyordu.
“İstanbul’da olsaydık hiç olmazsa martıları duyardık” dedi.
Bir süre konuşmadı. Aklı gerilere, çocukluğuna gitti.
Türk Kardiyoloji Derneği istatistiklerle oynayarak halkı kolesterol ilaçlarının etkinliği konusunda yanıltmaktadır.bir örnek. Derneğin yolladığı, Başkan Prof. Dr. Oktay Ergene, Genel Sekreter Prof. Dr. Mehmet Aksoy imzalı mektuptan* aldım: krizi geçirenlerde (kolesterol düşürücü) statin ilaçları ölüm ve tekrar krizi 5 yıl içinde yüzde 8-9 önlemektedir.”
Bu, aslında şu demektir: Kalp krizi geçirip de kolesterol düşürücü ilaç alanların yüze 92-93’ünde bu ilaçlar ölümü veya krizin tekrarını önlememektedir. Her yedi-sekiz kişinin ölmemesi veya tekrar kriz geçirmemesi için 92-93 kişinin beş yıl boyunca statin kullanması beyhude, bu ilaçların ağır yan etkilerine katlanmaları gerekir.
Bu ayrıca şu anlama gelmektedir: Kolesterol düşürücü ilaçlar kolesterolü düşürebilir. Ama bu düşük kolesterol, ilaç alanların yüzde doksandan fazlasında kalp krizinin tekrarlanmasını önlemez. Demek ki kolesterolün düşük veya yüksek olması tek başına kalp krizi belirleyicisi veya habercisi değildir.
Bir de şu var: Adı geçen yüzde 8-9 kişinin hayatta kalması kolesterol ilaçlarına bağlı olmayabilir de. Bu kişiler kalp krizinden sonra hayat tarzlarını değiştirerek, örneğin sigarayı keserek, daha
Türk Kardiyoloji Derneği halkın kolesterol konusunu siyah beyaz olarak görmesini istiyor.
Sunmak istediği görüntü, derneğin internet sitesinde aldığım şekli ile şudur:
“Kolesterol yüksekliği koroner kalp hastalığı için çok önemli bir risk faktörüdür ve kalp damar hastalıklarının %50’sinden sorumludur.”
“Kolesterol ilaçları (ile) ölüm, kalp krizi ve inme riski %25-45 oranında azalmaktadır.”
Tıpta bir iddianın doğru kabul edilebilmesi için bilimsel araştırma ile desteklenmesi gerekir. Türk Kardiyoloji Derneği’nin yukarıdaki iddiaları bilimsel sayılamayacak kadar genel ve yüzeyseldir.
Onları kanıtlayacak güvenilir ve yansız (yani ilaç şirketleri tarafından finanse edilmemiş) araştırma bulmakta çok zorlanır.
Bunun kanıtı da Lancet’in kolesterol konusundaki araştırmaları karşılaştıran incelemesidir. ( Vol 369 January 20, 2007) Lancet dünyanın en eski ve en saygın bilimsel tıp dergisidir.
Yiğit Bulut, geçen akşam, Haber Türk kanalında yönettiği kolesterol tartışmasında, Türk Kardiyoloji Derneği yöneticilerine bir defa değil iki defa sordu.
İlaç şirketlerinden para alıyor musunuz?
Cevap almadı. Derneği temsil eden iki saygın profesör lafı başka konulara çekti. Kendilerinin veya derneğin ilaç şirketlerinden çıkarı olup olmadığı konusunda bir şey söylememeyi yeğledi.
Oysa, bu, programda sorulan en önemli soru idi. Çünkü kolesterol konusunda ilaç şirketi propagandası ile bilimsel gerçekleri birbirinden ayırabilmek için bu sorunun cevabını bilmek şart.
Eğer Türk Kardiyoloji Derneği ve yöneticileri konferans, bilimsel araştırma, bedava yurtdışı kongre gezisi veya bu ad altında ilaç şirketlerinden çıkar elde ediyorlarsa tespitlerine ve tavsiyelerine fazla itibar edilemez. Çünkü bunları ilaç şirketlerinin ürün satmak için kullandıkları verilere dayandırıyorlardır. Dolayısıyla, yaptıkları reklamdır. Bilimsel tespit değil.
Amerika Birleşik Devletleri’nde doktorlar yasal olarak ilaç şirketlerinden aldıkları paraları açıklamak zorundadırlar. Herhangi bir ilacın etkilerini ölçmek için yapılan araştırmalar eğer ilaç şirketleri tarafından finanse ediliyorsa, bunların