Geçen haftaya kadar, merkezi Amerika'nın New Jersey eyaletinde bulunan World Steel Dynamics adlı sektörel araştırma kurumunun tahmini önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde her birinin yıllık kapasitesi 100 milyon tonun üzerinde beş şirketin oluşacağı yönündeydi. Bunların arasında iki sırayı Mittal ve Arcelor şirketleri alacaktı.Geçen hafta sürpriz bir şekilde Arcelor'u satın almak istediğini açıklayan Lakshimi Mittal bu tahminleri altüst etti.Mittal Steel 63 milyon ton yıllık kapasiteyle dünyanın en büyük çelik üreticisidir. Fransız, İspanyol ve Belçika/Lüksemburg üreticilerinin 2001'de birleşmesiyle doğan Arcelor ise % 86'sı halka açık bir şirkettir. Yıllık 50 milyon ton kapasitesiyle Arcelor dünyanın ikinci büyük üreticisidir. Dünya çelik sektöründe 1990'dan beri gittikçe hız kazanan bir konsolidasyon rüzgârı var. Arcelor yönetim kurulu teklifi "saldırgan ve düşmanca" olarak niteledi ve reddetti. Yabancıların Fransız şirketlerine göz dikmelerinden hazzetmeyen Fransız hükümeti de memnuniyetsizliğini ifade etti. İspanyol hükümetinden ve sendikalardan da homurtular duyuldu. Ama Arcelor % 86'sı halka açık bir şirkettir ve kararı hissedarlar verecek. Mittal, hissedarlara nakit 4.7 milyar
Amerika'da kredi kartı kullanımı o kadar yaygındır ki büyükçe bir faturayı nakitle ödemeye çalışırsanız polis çağırabilirler.Avrupa'da kredi kartı ile tanışan en son ülkelerden biri Türkiye'dir. Birkaç istisna hariç, Türkiye'de bankalar hükümete kredi vererek astronomik kârlar ettikleri için uzun yıllar tüketiciden uzak durdular. Dünyanın her yerinde ekonomik büyüme alış veriş yapanların elindedir. Üretimi talep, talebi sokağa çıkıp alışveriş yapan insanlar besler. Plastik para olan kredi kartlarının bu faaliyette çok önemli bir rolü var: Parayı "çoğaltarak" talebi arttırmak. Ekonomik krizden sonra hükümetin borçlanma gereksinimi azalmaya başlayınca bankalar bireylere yöneldi. Kredi kartları, bireysel kredi vermeye ve konut için kredileri öne çıktı. Bankaların kapısında, alışveriş merkezlerinde kredi kartı pazarlanmasının nedeni budur. Bankalar mümkün olduğu kadar çabuk biryesel müşteri edinmeye, beş-on sene içinde çok büyüyecek olan bu dilimden pay kapmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de müşterilerinin mali durumunu her zaman gerektiği kadar titiz incelemiyorlar.Kredi kartını, akıllıca kullanılırsanız, siz kazanırsınız. Banka, alışveriş ile ödeme yaptığınız süre içerisindeki satın
"Sizi ağırlayacağız diye yemekler böyle sanmayın" dedi fabrika müdürü. "Her zaman böyle." Yemeğe özen gösterdiğini, günde beş altı defa meyve yediğini söyledi. "Sağlıklı ölmek istiyorum" dedi.Güldüm. "Nasıl oluyor sağlıklı ölmek?" "Rahat ölmek. Huzurlu."Ve anlattı."Bir gece annem uyurken babam onu uyandırmış. Saat dört civarlarında. 'Uyan, seni öpmek istiyorum, ben öleceğim" demiş. "Annem, 'Delirdin sen. Uyu,'" demiş, sırtını dönüp uyumaya devam etmiş."Biraz sonra kocasının tarafında herhangi bir hareket hissetmeyince doğrulup başını çevirmiş. Kocası sırtı yastığa dayalı, hareketsiz, oturuyormuş. Fabrikayı dolaşmayı bitirdikten sonra beni yemeğe götürdüler. Manikürlü çimenlerin ve bakımlı ağaçların arasından geçip fabrikanın parayla yemek yenen lokantasına gittik. Yemeklerimizi ısmarladık. Yemeğe başladık. Yemekler bir fabrika lokantasından beklenmeyecek kadar lezizdi. "Seksen yaşında. Annem de ondan bir yaş küçüktü. 1996 şubatında babam, kasımında annem gitti. Televizyonun önünde oturuyordu. Başı yavaş yavaş öne düştü."1939'da nişanlanmışlar. 1940'ta evlenmişler. Elli altı yıl aşk. Şimdi Adana'da yan yana yatıyorlar." "İkisi de öldükten sonra aşk mektuplarını bulduk" diye devam
Nükleerleşmek fikrinin birçoklarına hoş gelmediğini biliyorum. Ama gençlerin saçlarını uzatıp esrar içerek değişik azgınlıklara giriştikleri altmışlı yıllardan bu yana hem nükleer teknoloji, hem dünya çok değişti. Fosil kaynaklardan sağlanan enerji azalıyor, pahalılaşıyor ve en kötüsü, atmosferi kirletip ısıtarak dünyayı bir felakete hazırlıyor. Türkiye dünyadaki en petrol bağımlı ülkelerden biridir. Gayri safi milli hasılamızın %6'dan fazlası (eğitime harcanan paradan fazla) petrol ithalatına gidiyor. Ham petrol fiyatları son dört yıl içinde %200 arttı. Varil başına petrole 2003'te ortalama 27 dolar ödedik, 2004'te 34.5 dolar, 2005'te 50 dolar. Uluslararası doğalgaz piyasasında son birkaç ay içinde meydana gelen gelişmeler Türkiye'nin nükleer santral projelerini raftan indirip tozunu alma zamanının geldiğini gösteriyor. Fiyatı sürekli dalgalanma geçiren ve dış politika baskı aracı olan gaz ve petrolde dışarıya bu kadar bağımlı olmak ekonomi için risklidir. Dış politikada da hareket serbestisini kısıtlamaktadır. Avrupa'da enerji ihtiyacını büyük oranda atom santrallarından sağlayan birçok ülke var. Fransa'da elektrik üretiminin %78'i, Belçika'da %55'i, İsveç'te %52'si nükleer
Asil Nadir 1980'lerde Londra borsasının sevgilisiydi. Büyük hissedarı olduğu Polly Peck International Plc şirketinin değeri bir ara bir milyar doların üzerine çıktı. Polly Peck 1980'lerin sonunda İngiltere'nin geçen yüzyıl yaşadığı en büyük mali skandalların birinde battı. Bu batışın en büyük nedeni Nadir'in Türkiye'de medya işine girmesidir. Nadir Türkiye'yi iyi tanımıyordu ve hiç gazetecilik tecrübesi yoktu. O zamanlar oldukça büyük olan Günaydın, Tan ve Güneş gazetelerini satın aldı. Bu gazeteleri çok ucuza alabilirdi. Ama bazı danışmanlarının tongaya düşürmesi sonucunda astronomik fiyatlar ödedi. Gazeteler olağanüstü kötü yönetildi. On milyonlarca dolarlık promosyon kampanyaları Polly Peck'in deposundaki paraları tüketti.İngiliz basınında çıkan olumsuz haberler yüzünden şirketin hisseleri çöktü. Büyük bankalar alacaklarını geri istedi. Polly Peck geri ödemeleri yapamadı. Nadir medya işine girmeseydi büyük bir olasılıkla bugün hâlâ ayakta olacaktı. Ali Özmen Safa adlı Kıbrıslı işadamı Star gazetesini beş milyon dolara satın alınca aklıma Asil Nadir geldi. Safa da Nadir gibi Londra'da sıfırdan başlayıp servet sahibi oldu. Londra'daki şirketinde çalışanların Mr. Ali diye hitap
Bu, dünya çapında bir kârdır. Fortune dergisine göre 'dünyanın en büyük 500 şirketi'nin 2004 ortalama kârı 1.052 milyar dolardı. Karşılaştırmak için birkaç örnek vermek gerekirse, Koç Holding'in 2004 kârı 356 milyon dolar, Toshiba'nın 428 milyon $, British Airways'in 463 milyon $, Bayer'in 750 milyon $, Volkswagen'in 842 milyon $, Sony'nin 1.5 milyar dolardır. Yakın zamana kadar bazı rakipleri ısrarla Akbank'ın düşük enflasyon ortamında başarılı olmayacağını iddia ediyorlardı. Bunlara göre, bankanın, yüksek getirili devlet kâğıtlarına oynamak ve büyük şirketlere kısa vadeli kredi vermek dışında bir becerisi yoktu. Çeşitli kaynaklardan öğrendiğime göre Akbank yakında 2005 kârının 1.2 milyar dolar civarında olduğunu açıklayacak. Akbank 2000 yılının sonundan itibaren süratli bir reorganizasyon içine girdi. Zafer Kurtul genel müdürlüğe atandı. Üst yönetim kadrosu dışarıdan alınan genç yöneticilerle takviye edildi. Şubeler reorganize edildi. Bankanın aktifleri, devlet iç borçlanma kâğıtlarından krediye yöneltildi, krediler de ağırlıklı olarak şirket ve bireysel tüketici kredisine dönüştürüldü. 2002 yılında kredilerde banka bu segmentin geleneksel rekortmeni olan İş Bankası'nı arkada
Bu değerlendirmenin ne kadar doğru olduğu Garanti Bankası hisselerinin bir bölümünün geçen eylülde General Electric Consumer Finance'a satışında kanıtlandı. Grup Garanti Bankası hisslerini iki tranş halinde elden çıkardı. Birinci tranşı 1.555 milyon dolara satılan banka hisselerinin %25'i teşkil ediyordu. İkinci tranş tamamı Şahenk Ailesi'nin elinde bulunan 370 "kurucu" hisse idi. Şahenk ailesi bu hisselerin yarısını General Electric Consumer Finance'a 250 milyon dolara sattı. Bu Türk bankacılık tarihinin belki de en kârlı finansal operasyonuydu.Bankanın bazı eski ve yeni yöneticilerinden aldığım bilgiye göre grup bu hisselerin tamamını 47 milyon dolara satın almıştı.Alışverişi ilginç yapan bir başka husus bankanın faaliyete geçtiği 1946 yılından bu güne kadar kurucu senetlerine hemen hemen hiç temettü dağıtılmamış olmasıdır. Garanti Bankası yetkililerinden öğrendiğime göre bu durum değişecek. Bu yıldan itibaren banka elde edeceği net kârın yüzde %10'unun temettü olarak kurucu hisedarlara, yani Şahenk ailesi ile GECF'a eşit olarak dağıtacak.Kâr "kısmen veya tamamen" olağanüsütü yedek akçeye ayrılsa dahi iki ortak %10 temettü almaya devam edecek. Diğer bir anlatımla, % 45'i azınlık