Arcelor ile ortaklık görüşmelerine kendini angaje etmesi Oyak için bu hatayı daha da vahim bir hale getirdi.Hatalar dizisi Oyak'ın Erdemir'i ne pahasına olursa olsun alacağını deklare etmesiyle başladı. Açık artırmada Erdemir piyasa değerinin çok üstünde, 6 milyar dolardan Oyak'ın üzerinde kaldı.Dün bu konuda konuştuğum bir yatırım bankacısının sözleriyle, "Bu hisseleri 6 milyar dolar üzerinden almak herhangi biri için yanlıştı. Arcelor veya Mittal gibi uluslararası oyuncular bile Erdemir'e böyle bir prim ödemekten kaçındı. Ki onlar için bir mantık ifade edebilirdi. Oyak bir kahramanlık yaptı."Oyak'ın demir-çelik sektöründe hiç tecrübesi yoktur. Konuyla ilgili iyi danışmanları olmadığı, veya onları dinlemediği ise Arcelor ile ortaklık görüşmeleri için münhasırlık anlaşması imzalanmasıyla kanıtlandı. Erdemir'i özelleştirmeden satın almak Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun (Oyak) belki de bu güne kadar yaptığı en büyük ve en pahalı hatadır. Rekabet Kurumu'nun bir skandalı göze almadan Arcelor-Oyak ortaklığına vize vermesinin imkânsız olduğu ta başından belliydi. Arcelor Türkiye'de faaliyet gösteren ve Erdemir'in hem müşterisi hem hissedarı, hem de rakibi olan Borçelik'in iki ortağından
Önüne ilginç bir proje kondu mu kolay heyecanlanıyormuş.Buna inanabilirim.Topbaş İstanbul'un trafik sorununu çözmek için bazı caddelerin altına tünel yapıp araçları buralardan geçirmeyi planlıyor.Yeraltı yollarının tek yöndeki uzunluğu yaklaşık 68 kilometre olacak, tüneller üç yılda tamamlanacak. Maliyet yaklaşık iki milyar dolar olacak. "Bir hafta içinde" ihale edilecek yaklaşık 17 kilometrelik karayolu tünel inşaatını 10 ayda bitirme sözü verdi Topbaş. "Bu tüneller bittiğinde Taksim'den Atatürk Havalimanı'na 17 dakikada gidilebilecek" dedi.Bu bir şaka olabilir mi? Topbaş'ın verdiği rakamların çılgın derecede iyimser olduğunu anlamak için müteahhit olmak gerekmez. İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı tanıyanlar onun dürüst ama hayalperest bir kişi olduğunu söylüyorlar. Metronun şu anda inşa edilmekte olan 5.5 kilometrelik bir ayağının en az iki buçuk senede biteceği hesaplanıyor. Eğer ödenekler zamanında verilirse (ki hiçbir zaman verilmez) ve delinmesi zor kayalara rastlanmazsa (ki her zaman rastlanır). Metronun çapı 5.5 metredir. Araç tüneli en az 8 metre çapında olacağı için süre daha uzun, maliyet daha yüksek olacaktır.Eski bir müteahhidi arayıp fikrini
Hükümet halkın bu eğilimini bildiği için hipermarketlerin çoğalmasını önlemek amacıyla yasa çıkarmaya hazırlanıyor. Mantık şu: Hipermarketler küçük mahalle bakkalları için bir tehdittir. Hipermarketler artarsa bakkallar kapanacak, işsizlik artacak. Bu, kamu yararına aykırıdır. Özel yasalarla çıkar gruplarını korumak -burada bakkalları-, aşağı yukarı her zaman kötü bir fikirdir. Koruma, piyasanın normal işleyişini bozar. Bir tarafın rekabet gücünü yapay olarak sağlamlaştırırken, diğer tarafınkini zayıflatır. Her korumanın bir bedeli vardır ve her zaman birileri bu bedeli öder. Genellikle de bedeli ödenen, korunduğu iddia edilenlerdir. Yani halk. Sen ve ben. Sokağa çıkıp önüme gelene "Bakkallardan mı, hipermarketlerden mi yanasınız?" diye sorsam, Türkiye'nin her yanında, çoğunluktan alacağım cevabın ne olduğunu biliyorum: Bakkallardan yanayım. Bakkallardan alışveriş edenlerin sayısı bakkalların sayısından çok fazladır. Eğer yasa yaparken rehberimiz kamu yararı ise, bakkalları hipermarketlerin rekabetine karşı korumak için ellerimizi kaldırmadan önce cevaplandırmamız gereken bir soru var. Bakkalları korumak halkın çıkarına mı? Eğer bakkallardan alışveriş yapmak, hipermarketlerden
Serin ve bulutlu. Havada bahar kokusu var. Bahçe bir ot ve kır çiçeği ummanı olmuş. Hardal çiçekleri neredeyse omzuma geliyor. Gelincikler açmak üzere. Bademler çiçekler vermeye başladı. Sağımdan solumdan inşaat sahalarından buldozer sesleri gelmese kendimi cennette sanabilirim. Budadığım ağaç portakal"Sen de biliyorsun, ben de biliyorum ki, budama konusunda pek uzman değilim" diyorum ona. "Budama mevsimini de biraz geçirdim. Tomurcuk açmaya başladın. Ama biliyorsun, burada yoktum. İdare et. Dallarını seyrelttiğim zaman kendini daha iyi hissedeceksin. Her tarafına güneş nüfuz edecek. Yaprakların birbirine değmeyeceği için hastalıklar bir dalından diğerine daha zor geçecek."Şeklini de top gibi yuvarlak yapmam lazım ama onu galiba beceremeyeceğim."Sana cevap vermiyor ki, boşuna konuşuyorsun diyebilirsiniz.Tanrı'ya konuştuğunuzda o da size cevap vermiyor. Neden konuşuyorsunuz?Doğa durmadan konuşuyor oysa. Tanrı da öyle. Doğa Tanrı'nın lisanıdır. O dili çok az insan anlıyor. Eğer ağacı budarken onunla konuştuğumu görüp beni salak sanıyorsanız haberiniz olsun: ağaçlarla konuştuğum için beni salak sananlarla konuşmaktansa ağaçlarla konuşmayı tercih ederim. Öğleden sonra Lapta'da tepeden
Memleketin adını söyleyemem ama birkaç ipucu verebilirim: O memlekette erkekler bıyık bırakmayı severmiş ve en çok sevdikleri içkinin içine su katıldığında rengi beyaz olurmuş.Devlet, izdihamı önlemek için müteahhitleri büyüklüklerine göre sınıflara ayırmış, her sınıfa değişik bir karne vermiş. Bir türlü, ağır, orta, tüy sıklet gibi, falan.Baraj, liman otoyol gibi büyük işleri yapanlar A tipi karne almışlar. Kaldırım vesaire gibi küçük işleri yapanlara F tipi karne verilmiş. A karnesine sahip müteahhitler arasında cin gibi bir adam varmış. Ona 'Üg' diyelim. Üg bir gün ağır sıklet müteahhitleri toplamış, sayıları onu bulmuyormuş zaten ve şöööyle demiş:İhale kime kalacak?"Devlet mi bizden akıllı, biz mi devletten akıllıyız? "Her ihalede birimiz kazanıyor, diğerleri kaybediyor. Oysa hepimiz her ihalede kazanabiliriz. "Bundan böyle kendi aramızda bir ön ihale yapacağız. En düşük fiyatı veren, devletten işi alacak ama en yüksek fiyatı verenin fiyatına teklif verecek. İhaleyi kazanan, aradaki parayı diğerlerine dağıtacak." Toplantıya katılanlar arasında benim gibi kafası fazla çalışmayan biri varmış."Nasıl yani?" diye sormuş.Üg anlatmış."Diyelim ki ihaleye beş şirket katılıyor.
Hazine'den her yıl milyarlarca doların tırtıklanmasına yol açan delikler kapatıldı. Ancak bazı müteahhitlerin ve bunların siyasi partilerdeki dostlarının baskısıyla yasa gevşetilmeye başlandı. Kamu İhale Yasası, altısı AKP döneminde olmak üzere yedi defa değişikliğe uğradı.Hatırlayacaksınız geçen hafta Enerji Bakanlığı Samsun-Ceyhan boru hattıyla ilgili gerekli araştırmaları yapma işini ihalesiz Çalık Grubu'na ihale etti. Bakanlık teorik olarak milyar dolarlık bir proje olan hattın inşa işini de Çalık'a verebilir. Gözünü kırpmadan, hiçbir yasayı ihlal etmeden, kimseye kulak asmadan. Meclis, 2002'de, Uluslararası Para Fonu'nun zoruyla, çok ciddi yolsuzluklara elverişli ihale yasasını iptal edip yerine yeni bir yasa geçirdi. Buna olanak sağlayan AKP'nin birçok kamu kurum ve kuruluşunu Kamu İhale Yasası kapsamından çıkarmasıdır.AKP Mart 2003'te iktidara geldi. Ağustosta Kamu İhale Yasası'nı delik deşik eden bir yasa değişikliği geçirdi. Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT), sosyal güvenlik kuruluşları, fonlar, özel kanunlarla kurulmuş kamu kuruluşları (mesleki kuruluşlar ve vakıf yükseköğretim kurumları hariç), bağımsız bütçeli kuruluşlar, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun uhdesinde
Bu sözlerinden dolayı Başbakan'ı alkışlamak isterdim. Eğer Kamu İhale Yasası AKP'nin tezgâhından durmadan değiştirilip deliniyor olmasaydı. Ve ihalelerin çoğu AKP'lilerin kontrolündeki bakanlıklar ve belediyeler tarafından verilmeseydi. Başbakan Tayyip Erdoğan geçenlerde partililere yaptığı bir konuşmada teşkilattan ihalelerle ilgili olarak kötü kokuların gelmekte olduğunu söyledi. Partinin il ve ilçe patronlarından harekete geçmelerini istedi. Yeni Kamu İhale Kanunu Ocak 2002'de akdedildi. Meclis bu yasayı olağanüstü bir isteksizlikle geçirdi. Eğer Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) baskıları olmasaydı yasa hiç geçmeyecekti. IMF hükümete ültimatom verdi. "Yeni ihale yasası Meclis'ten geçmezse kredileri keseriz" dedi. O zaman ekonomik durum kritikti. IMF desteğinin kesilmesi felakete yol açabilirdi. Hükümet çarnaçar boyun eğdi.Devam etmeden araya kısa bir bilgi notu: İhaleler Türkiye'de Hazine'yi hortumlamanın klasik ve işini bilenler için en kolay yollarından biridir. Türkiye'yi 2001' de batırma noktasına getiren Hazine zafiyetinin büyük nedenlerinden biri ihaleler aracılığıyla hortumlanan paralardı. IMF bu deliği mümkün olduğu kadar tıkamak için ihale reformunda ısrar etti. Yeni
Bu konuşmalar basına yansımaz. Böylesine alengirli konuda yorumcular yargı ile ilgili yazı yazmaya çekinirler. Danıştay'daki klikler hakkında eğer böyle klikler varsa hiçbir şey bilmiyorum.Ama Özelleştirme İdaresi'nin her zaman en iyi hukuk danışmanlarıyla çalışmadığını biliyorum. Bazan sırf iktidara yakın olduğu için kontrata bağlanan avukatlar işleri yüzlerine gözlerine çevirebiliyorlar.Eğer Tüpraş'ta yürütme durdurulursa ama Türkiye'nin en büyük özelleştirmesi olan Türk Telekom onaylanırsa belki nedeni Danıştay'daki "klikler" yerine hukuki altyapının kalitesinde aramak lazım. Ne zaman Tüpraş gibi büyük bir özelleştirmede yürütmeyi durdurma veya iptal kararı alınsa Danıştay'da aşırı milliyetçi ve korumacı kliklerin varlığı konuşulur. Türk Telekom özelleştirilmesine karşı da sendikalar dava açtı. Hatta dava açan sendikalardan birinin avukatı Tüpraş'ta yürütmeyi durdurma alan aynı avukattır. Danıştay herhangi bir hukuki sorun bulamadı. Oybirliğiyle özelleştirmeyi hukuka uygun buldu. Demek ki gerçekten profesyonel bir çalışma yapılırsa hukuki sorunla karşılaşmadan da özelleştirme yapılabilir. Bir uzmandan öğrendiğime göre mevcut sistemde her özelleştirme öncesinde bir danışmanlık