Erdemir'de "kıyım" kârlılığı vurabilir

3 Nisan 2006

Sektörün önde gelen işadamlarından birinin "tam bir kıyım" olarak tarif ettiği 15 Mart tasfiyesinde 35 üst düzey yönetici işini kaybetti. İşadamına göre, "birçok deneyimli ve başarılı" üst düzey teknik adamın tasfiyesi kapasiteyi ve üretilen malın kalitesini olumsuz olarak etkileyecek. Kârlılığı vuracak. Adının kullanılmasını istemeyen üst düzey bir Oyak yetkilisi tasfiyeyi "çok doğal" olarak tanımladı."Orayı satın almışsınız" dedi. "Üç milyar dolar ödemişsiniz. Otuz kişiyi değiştiremeyecek misiniz? Yeni ekip oluşturamayacak mısınız? Çalışan 15.000 kişi, yerinden alınan 35 kişi. Bizim tasfiye ettiğimiz ekip Şubat 2003'te göreve geldiği gün 282 kişiyi görevden almış. Bundan haberiniz var mı?" Ordu Yardımlaşma Kurumu'nun (Oyak) Erdemir'i özelleştirmeden devraldıktan 15 gün sonra şirketin üst düzey yöneticilerini işten atması demir-çelik sektörünü dalgalandırdı. Demir-çelik sektörü kaynakları ise tasfiyede Oyak'ın "intikam saikiyle hareket eden" danışmanlarının etkisi olduğunu söylüyor.İşte bir kaynağın anlattıkları: "Oyak, özelleştirme öncesinde, eskiden Erdemir'e hizmet etmiş insanlarla dirsek temasına girdi. Bu ekip, geçmişte tasfiye edilen ekipti. Oyak o ekibi belli pozisyonlara

Yazının Devamı

Gelinciklerin efendisi

2 Nisan 2006

Yüzleri güneşe dönük. İçlerine girip çıkan iri balarılarının kanatlarının rüzgârlarında titreşiyorlar. Kibrit çöpünden ince uzun sapıyla gelincik o kadar narindir ki, kesilir kesilmez solar. Suya koysanız bile yaşamaz. Her birinin sırayla açılan iki üç tomurcuğu var. Birinin yaprakları dökülmeden diğeri açılmıyor.Tomurcuklar yeşil bir kılıfın içinde duruyor. Çocukken, yırtıp kılıfının içinde duran buruşuk yaprakları açmaya çalışır; beceremez, parmaklarımın arasında ezerdim. Parmaklarım nemlenir, burnuma afyonumsu bir koku gelirdi. Sabahın erken bir saatinde bahçede çay içerek gelincikleri seyrediyorum. Neden gelincik çiçeklerini teker teker açıyor bilmiyorum. Oysa tombul tomurcukların hepsi de eşit olgunlukta. Belki çiçeklerinin açık olduğu mevsimi uzatmak, polenlerini toplayan arılara daha çok vakit vermek için.Hangisini açacağını nasıl seçiyor? Ve neden bahçede binlerce çiçek varken bu iri arılar sadece gelinciğe geliyor?Gelinciklerin komşusu olan yapraksız incir, biber ağacı, keçiboynuzu, jakaranda, yeni yaprak açmış görkemli badem ve altındaki yabani siklamenler bu soruların cevabını merak etmeden yaşıyor. Bu bahçede sorular bir tek bana ait. Ve soruların cevaplarını

Yazının Devamı

Çabuk büyü, çabuk bat, cesedin güzel olsun

1 Nisan 2006

AKP 2002'de iktidara geldiğinde ekonominin normalleşmesi için gerekli mesainin çoğu harcanmış, ilk olumlu sonuçlar alınmaya başlanmıştı. Başlangıçta AKP'nin niyeti IMF'yi terk edip kendi bildiği yolda yürümekti. Ama enflasyon düşmeye, büyüme ivme kazanmaya başlayınca çark etti. Bu zikzak AKP'nin sandalı sallamadan yola devam ettirmesindeki basiretin değerini azaltmaz.Zengin ekonomilerde, özellikle ABD'de faizlerin düşük olması, kalkınmakta olan ülkelerin hisse senetlerine ve hazine kâğıtlarına büyük miktarda dış talep yarattı. Bu, AKP'ye Tanrı'nın büyük bir lütfuydu. AKP'nin ekonomide başarılı olmasının ardında iki önemli faktör var: Hükümetin, ilk aylarındaki efelenmeyi terk edip IMF'nin rotasında yola devam etmeye karar vermesi; uluslararası rüzgârların Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerin yelkenlerini doldurması. Tamamen AKP'nin başarısı olan Avrupa Birliği'ne katılma vizesi olumlu havaya büyük katkıda bulundu.Son gelişmeler hükümetin şımarmış olabileceğini gösteriyor. Anlaşılan ekonomideki normalleşme, hükümette bir olağanüstü kerametin sahibi olduğu inancını yarattı. IMF'nin rolü, uluslararası para hareketlerinin rüzgârı küçümsenir oldu. IMF programından son günlerde

Yazının Devamı

Kâr dağıtımında modası geçmiş bir yöntem

27 Mart 2006

Hisse dağılımı ile kâr dağılımı eşit değil. Bankanın % 47'si halka açıktır. Ancak temettünün % 67'sini iki büyük ortak, Doğuş Grubu ile General Electric Consumer Finance paylaşıyor. Bu gerçeği Garanti Bankası'nın birkaç gün önce İstanbul Menkul Kıymetler Borsası İMKB'ye yolladığı açıklamadan öğreniyoruz. Bunun nasıl olduğuna gelmeden önce Garanti'yi hisse yapısı açısından Türkiye'de benzersiz yapan dağılımı anlatmam lazım. Garanti'de iki türlü ortak var: (1) Bankanın normal hisselerine sahip olan ortaklar. Normal hisseler İMKB'de alınıp satıldığı için bunlar herhangi bir kurum veya kişi olabilir. (2) Bankanın "Kurucu" hisselerine sahip olan ortaklar. Bunlar iki tanedir: Doğuş Grubu ile geçen kasımda Doğuş Grubu'nun elindeki hisselerin yarısını satın alan General Electric Consumer Finance (GECF). Garanti Bankası'nda acayip bir durum var. Banka ana sözleşmesi iki ortağa kâr dağıtımı yapılmamış bile olsa temettünün bir bölümünü alma imtiyazını veriyor. İMKB'ye yollanan açıklamaya göre Garanti normal ortaklara 105 milyon YTL temettü ödeyecek. "Kurucu hisse kâr payı" ise 49 milyon YTL'dir. Doğuş ile GECF normal hisselerin % 53'üne sahip oldukları için bu hisselere dağıtılan kârın da

Yazının Devamı

Hoş bir şey düşün

26 Mart 2006

Bir düğmeye basarak üstünde oturduğum koltuğu yatak haline getirdi. Hatta ayaklarımdan, başımdan biraz daha yukarıda. Kendimi uzaya gönderilmeyi bekleyen bir astronot gibi hissediyorum. Uzaktan kumanda edilen, kaderini tayin etme yeteneği elinden alınmış."Biraz zaman alabilir" diyor doktor, elinde ucu sivri bir alet. "Kötü kırılmış." Gözlerimi kapatıyorum. "Hoş bir şey düşün" diyor doktor, dişimi çekmeye başlamadan önce. Hoş bir şey düşün. Dişimin çekiliyor olmasından nefret ediyorum. Ekmek yerken kırıldı. Ekmeğin içinde taş vardı. Diş çıt diye ikiye bölündü. Damağın içindeki kısım damakta kaldı, dünyaya gösterdiğim kısmı vücudumdan ayrıldı. "Önce bir baskı hissedeceksin" diyor doktor. Dişin çekilmesi bittiğinde dünyadaki fiziki varlığım, her kaç santimetrekare ise, dişin hacmi kadar azalacak. Acaba hemşirenin elini tutabilir miyim?Derin nefes alıp vermeye başlıyorum ve ağzımda olup bitmekte olanları unutup düşünecek hoş bir şey aramaya başlıyorum. Sabahleyin yaprakları yeni açılmaya başlayan incir ağacının altında çay içerken güneşe dönük gelincikleri ve vızıldayarak içlerine girip çıkan tombul balarılarını seyrediyordum. Bir çiçek denizinin içinde. Minik çağlalar, yeşil yeni

Yazının Devamı

Koridor açıldı ama Rumlara değil

25 Mart 2006

Bunun da adı Okesa-Bergo. Türkiye'nin kontrolünde bulunan bir Ege hava koridoru.Türkiye Okesa-Bergo'yu (Bergo Bergama'dan geliyor) Yunanistan'la ilişkilerin had safhada kötü olduğu 1974 yılında kapattı ve 20 yıla yakın bir süre kapalı tuttu. Bir buçuk yıl kadar önce de uluslararası hava trafiğine açtı. Kıbrıs'a uçan uçaklar ve Kıbrıs kayıtlı uçaklar hariç.Bir buçuk ay kadar önce koridor Kıbrıs'a uçan uçaklara da açıldı. Ama gene birkaç önemli istisnayla: Kıbrıs kayıtlı uçaklar bu koridoru kullanamaz. Kıbrıs'ın güneyinden kalkan uçaklar bu koridoru sadece transit amaçlı kullanabilir. Yani, İngiliz Havayolları BA Larnaka'dan Londra'ya uçarken bu hattı kullanıp (rüzgârın nereden estiğine bağlı olarak) yolunu yarım saat ile bir saat arasında kısaltabilir. Ama Larnaka'dan kalkıp direkt İstanbul'a uçamaz. Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti'nin resmi havayolu Cyprus Airways ise bu koridoru kullanarak ne Avrupa'ya uçabilir ne de herhangi bir Türkiye havalimanına. Uçakların bir yerden bir yere giderken kullanmak zorunda oldukları hava koridorlarının acayip isimleri var. Okesa-Bergo, Türkiye ile Yunanistan arasındaki güven ortamının bozulması sonucunda kapanmıştı. Düzelmesi sonucunda açıldı.Bunun,

Yazının Devamı

Merkez'den Çankaya'ya giden yolda gözyaşı var

24 Mart 2006

Başbakan Erdoğan "Birinin eşinin başı örtülü diye layık olduğu yere getirmeyecek miyiz? Bu ayrımcılıktır. Bal gibi de getiririz" derken sadece Merkez Bankası Başkanı'nı kastetmiyordu. Cumhurbaşkanı olma ihtirası bağlamında kendini de kastediyordu."Eşim tesettürlü diye layık olduğum yere, Çankaya'ya çıkamayacak mıyım? Bal gibi çıkacağım!" Cumhurbaşkanı'nın süresi gelecek nisanda doluyor. Başbakan daha kamuoyuna Çankaya planını açıklamadı. Ama bazı kapalı sohbetlerde Atatürk'ün oturduğu evin arsasındaki köşke taşınmak niyetinde olduğunu açıkça söylediğini duydum. Merkez Bankası'na kimin başkan olacağı, cumhurbaşkanlığı seçiminde meydana gelecek büyük karşılaşma için AKP'nin Türk milletiyle yaptığı bir dostluk maçıdır. Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmaması için teknik bir neden yok. Ama ne iç ne dış konjonktür buna müsait. Lafı dolandırmaya gerek yok: Türkiye köktendinci kaynaktan gelen bir aileyi Atatürk'ün evinde görmeye hazır değildir. Türkiye'de cumhurbaşkanlığı törensel bir makam değildir. Cumhurbaşkanının özellikle atamalarda, yasaları karantinadan geçirmekte, ordu ile siviller arasında denge rolü oynamada büyük gücü var. Erdoğan cumhurbaşkanı olursa yürütmenin her iki kolu

Yazının Devamı

Kurt var diye bağırdı, zencileri çağırdı

22 Mart 2006

Bu lafları Başbakan Erdoğan'ın ağzından duymadınız ve hiç duymayacaksınız.O kendini sadece kendi gibi insanlarla güvende hisseder. Kurumlara ve bürokrasinin üst makamlarına AKP klonlarını atamasının nedeni budur. Sünni olacak, sofu olacak, içki içmeyecek, el öpecek, kolu yen içinde kırılacak, eşi tesettürlü olacak.Bunların hiçbiri için "makbul değildir" demiyorum. Makbul olmayan AKP iktidarında bir yere gelebilmek için bu sıfatların belirleyici olması, ehliyetin ikinci plana atılmasıdır. Zenci-beyaz ayrımını yapanlar nasıl lanetleniyorsa bunu yapanlar da öyle lanetlenecek, diyebiliriz belki, eğer tartışmanın düzeyini aşağıya çekmek istersek. Ama, en iyisi, onu Başbakan'a bırakalım. "Birinin eşini başı örtüsüz diye layık olduğu yere getirmeyecek miyiz? Bu ayrımcılıktır. Bal gibi de getiririz." Eğer Türkiye homojen, oturmuş, müreffeh bir ülke olsaydı Erdoğan'ın "sadece sofu" politikası sorun olmayabilirdi. Ama biz bir kendini dışlanmış hisseden kızgın topluluklar konfederasyonuyuz. Toparlayıcılık, yani Başbakan'ın yaptığının tersi, önemlidir. Ama Başbakan dışlayıcıdır. Atamalarıyla kamplaşmayı beter hale getirmektedir. Erdoğan ilk büyük fırsatını Kemal Derviş'i Avrupa Birliği

Yazının Devamı