Bu yılın teknoloji trendi ultrabook’ların tasarım, güç ve hafiflikleriyle tabletlerin tahtını sallayabileceği konuşuluyor
Las Vegas’taki tüketici elektroniği fuarı CES’te gördük ki, bu yılın teknoloji trendi ultrabook’lar. Masaüstü ve dizüstü bilgisayarların satışlarının her geçen düştüğü bir ortamda, ince, güçlü ve görece ucuz ultrabook’lar tabletlere karşı yepyeni bir alternatif sunuyor.
Ve ultrabook patlamasının ardında donanım ve yazılım üreticileri bu yolda desteklemek için 300 milyon dolarlık bir fon ayıran Intel bulunuyor. Ultrabook bilgisayarların zaten sektörde, şirketin tabletlere yanıtı diye tanımlanıyor; bazı kesimler ultrabook bilgisayarları ‘tablet katili’ diye tanımlayacak kadar cüretkar.
Peki bir ultrabook’un arzu objesi olabilmesi için neler gerekiyor;
* İncelik ve hafiflik,
* Uzun batarya ömrü,
“Vegas’ta olan Vegas’ta kalır” diye bir klişe vardır ya, onu tarihe gömüyoruz; şimdi onlar düşünsün...
6.8 kilometrelik Las Vegas Hattı, tüm eğlence merkezlerininsağlı sollu kümelendiği geniş bir bulvar.
Yorucu bir yolculuk oldu; İstanbul’dan 11 saat 45 dakikada New York. 1 saat 25 JFK terminalde oyalanmaca, Minneaoplis’e 3 saat 23 dakikalık bir uçuş ve 48 dakikalık bir koşturmacanın ardından ver elini Las Vegas uçağı. 3 saat 32 dakika daha sonra Viva Las Vegas!
Chip dergisinden Şahin Ekşioğlu ve Bloomberg BusinessWeek’ten Osman Kurt’la, tüketici elektroniği fuarı CES’i izlemek için Las Vegas’tayız. Ama gören sanki ‘felekten bir gece’ çalmaya geldiğimizi sanır; belki bahse bile girer.
Osman ve Şahin’le Las Vegas’a 4 gün, 5 gecelik iş gezimizde CES’ten artan zamanı, kentin 6.8 kilometre uzunluğundaki meşhur ‘kalın kırmızı hattı’nda, hem yer üstünde hem de yer altındaki ortamları test ederek geçirdik.
Las Vegas bulvarında dünyanın en önemli casino’ları ve eğlence merkezlerini barındıran ‘Las Vegas Hattı’, güneyde Mandalay Bay’den başlayıp, 6.8 kilometre ötedeki Stratosphere’e kadar sağlı sollu uzanıyor.
Türkiye’ye de demir atan Amerikan şirketi Qualcomm, yeni nesil Snapdragon çipiyle, Intel’le arasındaki rekabeti yeni bir boyuta taşıyor. Qualcomm, Snapdragon’la ceplerden televizyonlara her zımbırtıyı hedefliyor
Geçen hafta ‘3G’nin mucitlerinden’ Amerikan şirketi Qualcomm’un davetlisi olarak Las Vegas’taydım. Dünyanın en önemli teknoloji fuarı ‘Tüketici Elektroniği Şovu’nda (CES), Türkiye’de de yapılanan Qualcomm’un yeni eserlerini inceleyerek yetkili ağızlardan dinledim; en yeni teknolojileri denedim. Bugün, Snapdragon işlemcisiyle TV’lerden tabletlere, cep telefonlarından daha birçok elektronik cihazla her eve, cebe ve işyerine girmeyi hedefleyen Qualcomm’u mercek altına alacağım.
200-500 mm Sigma lens CES’te fotoğrafçıların gözdesiydi.
Qualcomm’un geçen hafta salı Venetian Oteli’nde düzenlenen açılış toplantısında, önce şirketin kurucusu Irvin Jacobs’un oğlu, CEO Paul E. Jacobs sahne aldı. Snapdragon çipinin halihazırda tabletlerle akıllı televizyonlara güç kattığını hatırlatan Jacobs, hedeflerinin cep telefonları olduğunu açık açık söyledi. Akıllı telefon pazarının önde gelen üreticilerine 7 milyar Snapdragon ulaştırıldığını anlatan Jacobs’un asıl bombasıysa
CADDE, dünyanın en yüksek binası Dubai’deki Halife Kulesi’nin 124’üncü katından bildiriyor. “Ufukta ne görünüyor?” sorusunun yanıtı aşağıda...
Dizlerim titremese bile yüreğim pürtelaş. Birazdan dünyanın en yüksek binasında asansöre binip 124’üncü kata çıkacağım. İnsanlar kuyrukta, geç kalırsanız almıyorlar; 12’ye rezerve biletimde “‘Rekor kitaplarına girmeye hazırlanın” yazıyor.
Sorun yükseklik korkum. Ama acı tecrübelerimden biliyorum ki, korkarsam hiçbir şey göremeyeceğim. Kulenin inşasını etkileyici şekilde tasvir eden koridorları geçtikten sonra bizi göklere çıkaracak 10-12 kişilik asansördeyim.
Led mor/siyah asansörde gözüm katları gösteren panelde. 64 km/s hızla dünyanın en hızlı asansörü yükselmeye başlıyor; katlar, 1, 2, 3, 7, 15...” diye akıyor. Fondaki Mrs Roboto, sesiyle Kule’yi anlatıyor. Nedense aklıma ilk ‘Resident Evil’ filminde Raccoon City merkezindeki lazer koridoru geliyor.
452’nci metredeki 124’üncü katta, dünyanın en yüksek seyir terasındayız. Asansörden son ben çıkıyorum. Güvenlik kamerası görüntülerine bakan birini güldürebilecek şekilde ‘her halinden belli’ bir tedirginlikle Dubai’yi ‘ayaklar altına alan’ terasta ilerliyorum.
Dubai,
Usta müzisyen Demirhan Baylan, yeni albümü ‘Sinyal’i Türkiye’de örneği görülmedik şekilde iPhone, iPad uygulaması formatında çıkardı. Rock tutkunuysanız, eminim Demirhan’ın şarkıları sizi baştan çıkaracak
2012’NiN EN GÜZEL ROCK ALBÜMÜ!
“Sekizbinikiyüzüç... Bundan iki sene, üç ay, onyedi gün önce öğlene doğru uyandığımda dünyadaki tüm insanların yok olmuş olduğunu gördüm. Elimde bir kanıt yok ama bir bomba olsa gerek. Neden ben hayattayım bilmiyorum. İlk altı ayımı şok, panik, terör içinde geçirdikten sonra bulabildiğim tüm radyo ve televizyon kanallarına, becerebildiğim bütün dillerde otomatik olarak yayınlanacak mesajlar bırakmaya başladım. Son üç aydan beri dünyada benden başka insan bulunmadığına artık eminim. Hâlâ konservelerle yaşıyorum. Hayvanlardan korunmak için silah taşıyorum.”
...Şeklinde bir sinyalle başlıyor Demirhan Baylan’ın (DB) yeni albümü Sinyal. İddialıyım; DB, ‘Sinyal’le Türkiye’de yapılan en teknik, en anlamlı albümlerinden birine imza atmış. Sinyal bir hazine!
İndir, indir, indir...
Video oyunları tarihinin en pahalı yapımlarından ‘Star Wars: Old Republic’, yapımcı EA’ya her yıl birkaç milyar dolar kazandıracak
Online oyun dünyasının en görkemli yapımı ‘World of Warcraft’ (WOW), yaklaşık
10 milyon abonesinin, yılda ödediği 500 milyon dolarla yapımcı Activision Blizzard’ı dünyanın en büyük oyun şirketi yapmıştı. Azeroth, Kalimdor, Doğu Krallıkları’ndan oluşan fantezi dünyasında geçen WOW’un tahtına şimdi çok güçlü bir rakip var: ‘Star Wars: Old Republic.’
‘WOW’ gibi bir ‘devasa çok oyunculu çevrimiçi rol yapma oyunu’ (MMORPG) olan ‘Old Republic’, 100 milyon dolar bütçesiyle yapımcısı Electronic Arts’ın (EA) bugüne kadar yaptığı en pahalı oyun. ‘Old Republic’in EA’nın kasasına, WOW’un kazandırdığının çok daha ötesinde, yılda birkaç milyar dolar koyması bekleniyor.
Old Republic’te WOW’un kılıç ve büyüsü yerine, ışın kılıçları, galaksiler arası yolculuk, Yoda, Darth Vader, İmparatorluk gibi ‘Yıldız Savaşları’ efsanesinin tüm unsurları yer alıyor.
Oyuncular iyi Jedi’lerin veya kötü Seth’lerin tarafını seçebiliyor.
Türkiye’de güçlü bağlarınız var ve ‘ABD’ye kapağı atmak’ gibi bir gündeminiz yoksa 10 yıllık ABD vizesi almanız çok kolay. 5 yıllık gazeteci vizesi almamızın ertesi günü vize departmanı şefini bu kez biz sorguladık
Las Vegas’ta 10 Ocak’ta başlayacak tüketici elektroniği fuarı CES’e gidebilmem için ABD vizesi gerekiyordu. Konsoloslukla temas kurup 12 Aralık için randevu aldım, belgeleri toparlayıp beklemeye koyuldum.
Görüşmeden önce, 12 Ocak’ta, Taraf gazetesinde Yıldıray Oğur’un yazısında ‘pasaportumda bulunsun’ düşüncesiyle başvurduğu ABD Başkonsolosluğu’nda kendisine önce vize verilmediğini okuyunca başvuruma algım değişti.
Vize görevlisiyle çıkan tartışmada gazeteci olduğunu söyleyince, kendisine 3 aylık vize verdiklerini belirten Oğur’un yazısı, -ne olur ne olmaz- randevudan 30 dakika önce İstinye’de ‘ABD Başkonsolosluğu Kalesi’nin karşısındaki vize kahvelerinden birinde mevzilenmeme neden oldu.
Video oyunlarını sevin, sevmeyin; 1511’de İstanbul’da geçen ‘Assasin’s Creed: Revelations’ı mutlaka oynamalı, görevlerle ilgilenmeseniz bile Galata, Beyazıd’daki Osmanlı mahallelerinde aylaklık yapmalısınız
Bir oyun düşünün, büyük bölümü Osmanlı’nın en görkemli döneminde, 1511’de İstanbul’da geçiyor. Kafamızdaki gerçeğe uygun tasarlanmış Topkapı Sarayı, Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı, Galata Kulesi (o tarihlerde olmayan kulenin külahı göze batıyor ama çok önemli değil), otantik Osmanlı mahalleleri gibi gerçek mekanlarda fink atarak verilen görevleri yerine getiriyoruz. Sokaklarda aylaklık yapıp, kafamıza göre takılmak da elimizde.
Söz konusu oyun, daha önce CADDE’de manşet yaptığımız ‘Assassin’s Creed: Revelations’dan (ACR) başkası değil. 12’nci yüzyıldan günümüze Tapınak Şövalyeleri’yle Haşhaşinler arasındaki mücadeleyi konu alan serinin son oyunu, İstanbul’un o dönemdeki zengin, yoksul, belalı ya da güvenli yüzünü canlandırıyor.
Birkaç gündür TV’nin karşısında kamp kurmama neden olan ACR, üç boyutlu bir oyun. Eski İstanbul sokaklarında macerayı üç boyutlu yaşıyorsunuz. Parmaklarımızın ucunda hayat bulan Firenzeli (Floransa) Ezio’nun yolu bazen Şehzade Süleyman’la