Alternatif işler yapmasına rağmen müzik sektöründeki krizi en az hasarla atlatan Kalan Müzik’in kurucusu Hasan Saltık, “Yaptığım işin en iyisini yaparım, bu ofis boy’ken de öyleydi, simit satarken de” diyor. Saltık, Kalan Müzik’in hikayesini CADDE’ye anlattı.
Kalan Müzik, 20’nci yaşını yıl boyunca -ilk ikisi 8-9 Haziran’da Açıkhava’da- düzenleyeceği bir dizi konserle kutluyor. Türkiye’nin müzik hazinesini ortaya çıkarıp arşivlemede benzersiz bir fonksiyonu olan Kalan Müzik’in kurucusu Hasan Saltık, yurt içi ve yurt dışında hakkında defalarca yazılıp çizilmiş, sayısız ödül almış önemli bir figür.
“Anlatmadığı ne kalmış olabilir?” diye kendimize sorarak Unkapanı İMÇ’deki Kalan Müzik’e doğru yola koyulduk. Gazeteden ayrılmadan önce “Hasan Saltık’la röportaja gidiyorum” dediğim arkadaşlarımın parlayan gözleri, zevkli söyleşinin habercisiydi.
FDA’in ‘manyetik sağlık cihazı’ diye sınıflandırdığı Colantotte, kas sertleşmeleri ve ağrılarına önlem olarak sporculardan büyük ilgi görüyor. Hayat kalitesini artırma iddiasındaki Colantotte’nin adı, Japonca “Omuzlarınız tutulmasın”dan türemiş!
Performans artırdığını, ruhani denge sağladığını öne sürerek pazarlanan bileklik ve türevlerine hep mesafeli durdum. ‘Hologram teknolojisi’yle vücudun doğal enerji alanını düzenlediğini iddia eden Power Balance’ın gerçekte bir fayda sağlamadığı ortaya çıkınca üretici şirket, Avustralya’da mahkeme kararıyla pazarlama yöntemini rafa kaldırmak zorunda kalmıştı.
Bu kez Japonya’da tıbbi malzeme olarak sınıflandırılan ve Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) bile manyetik tedavi cihazı kapsamında onayını alan Colantotte’yi anlamaya çalışıyorum. Colantotte’yi Japonya’dan Türkiye’ye getiren Arzu Nizamoğlu’nu dinleyince faydaları aklıma yattı.
Genellikle bileklik, dizlik, kolye, tişört formunda olan bu ürünler, kullanıldıkları bölgeyle vücut genelindeki kan akışını artırarak kas sertleşmelerini, ağrıları ve performans kaybını önemli oranda önlüyormuş. Ürünleri özellikle amatör ve profesyonel sporcular, golfçüler, tenisçiler tercih
Çin Halk Cumhuriyeti’nin kapitalizme açılan kapısı Şanghay, ‘dünya kenti’ diye tanımlanmayı en çok hak eden şehirlerden. İşte kısa Şanghay ziyaretim sırasında gördüklerim...
Dünyanın en kalabalık kenti Şanghay’dayım. Akşam/Stuff’tan Aytun Çelebi, Log dergisinden Afgan Karahan ve teknoloji medyası SDN’den Özgür Çetin’le HP’nin ‘Global Influencer Summit’ine katılmak için geldiğimiz Şanghay’a, 30 kilometre uzaktaki Pudong Havaalanı’ndan ulaşmak için maglev trenine bineceğiz.
Maglev, saatte 430 km’ye varan bir hızla yolculuk ediyor. Tren dediysek, aklınıza ‘geleneksel’ bir ray düzeneği, ‘çuf çuf giden’ bir tren gelmesin; manyetik sistemde trenin rayla teması yok, havada asılı yolculuk ediyor. Magnetler sayesinde yerden birkaç santimetre yukarıda uçuyor. Ne yazık ki biri sabah diğeri 17.00 olmak üzere günde iki seferde tren 430 km/s hızı görüyor. Bizim payımızaysa Şanghay’a 301 km/s hızla ulaşmak düşüyor.
Uzun yürüyüş
Yangtze’nin kolu Huangpu Nehri’nin doğu yakasında yer alan Pudong bölgesinde, zaten fotoğraflardan aşina olduğumuz ‘Oriental Pearl TV Kulesi’nin dibindeki otelimize yerleşip kendimizi yola vuruyoruz. Hedef, kabaca ‘Şanghay’ın İstiklal’i diye
HP’nin yeni ürünlerini tanıttığı ‘Global Influencer Summit 2012’ için Şanghay’daydık. Envy Spectre XT’nin, HP’nin dizüstünde yeni amiral gemisi olmasına tanıklık ettik. Amerikan şirketinin AMD işlemcili sleekbook’uysa ‘fakirin ultrabook’u diye tanımlandı
Yeni HP’leri evire çevire inceleyen gazeteciler.
Soru şuydu; HP, dört bir yandan 500 gazeteciyi neden Şanghay’a davet etmişti? Böyle büyük bir operasyonun büyük de bir sürprizi olmalıydı. Küresel PC pazarının lideri Hewlett-Packard’dan bir tablet ya da gözleri faltaşı gibi açacak yeni bir ürün ilanı gibi...
Brezilya’dan Avustralya’ya, Yunanistan’dan İsrail’e, Engadget’ten CADDE’ye 500’den fazla basın mensubu HP’nin geçen hafta Şanghay Fuar Merkezi’nde düzenlediği ‘Global Influencer Summit’te (GIS), görücüye çıkan dizüstü, masaüstü ve yazıcılardan muhtelif 80 yeni ürünü inceleme fırsatı buldu.
İki gün süren etkinlikte, HP CEO’su Meg Whitman da dahil en yetkili ağızlardan her ihtiyacı karşılayan ürünleri ve Amerikan şirketinin gelecek vizyonunu dinledik. Güncellenenen ve yeni ilan edilen dizüstü serileri, farklı bir beklenti içindeki gazetecilerin bir kısmında buruk bir tat bıraktı.
Pavillion’dan, Envy’ye,
Samsung Galaxy serisinin yeni amiral gemisi S III, yeni bir insan uzvu olmaya aday. Sahibini tanıyarak kendisini ona adayan S III’ün Londra’da perşembe akşamı düzenlenen galasında birini inceleyebilmek için çok uğraştık çok...
Samsung’un iPhone’la birlikte akıllı telefon pazarını domine eden serisi Galaxy’nin son yıldızı S III’ün dünya lansmanı için Londra’da Earl’s Court Fuar Merkezi’ndeyim. 1937’de açılan yapının Samsung’a ayrılan bölümü, dünyanın dört bir yanından yaklaşık 2 bin gazeteci, iş ortağı ve Samsung yetkilisiyle hınca hınç dolu.
Ve Samsung Mobile, kutuyu açarak, akıllı değil, süper akıllı telefonu, yeni amiral gemisi S III’ü sahneye çıkarıyor.
Neden süper akıllı? 1.500 TL’nin üzerinde fiyatlarıyla S III ve muadilleri, bir bilgisayara gerek bırakmayacak şekilde insanın tüm dijital ihtiyaçlarını görebiliyor. Bu kapasite de ‘süper akıllı’ diye adlandırılan bir segment’i işaret ediyor.
Binlerce gözün faltaşı gibi açık izlediği sunumun ardından, davetliler S III’ü deneyimleyecekleri alana davet edilir edilmez, ön sıralar “Hurraa” diye, telefonların bulunduğu kiosklara doğru taarruza kalkıyor.
Sonunda aralardan sızarak, Galaxy S III’e birkaç dakika
Bilgisayar karşısında zaman öldürmeye çalışırken karşıma bir anda babam çıktı; duygularım heyecandan kısa devre yaptı!
2007’de temmuz ya da ağustos, bir yaz günüydü. İşlerimi tamamlamış internette dolanıyor; 3, 5 dakika sonra kendimi yola vuracağım birkaç aylık motosikletimi kişiselleştirme olanaklarımı araştırıyordum.
Birden -ve nereden estiyse- Google’da arama kutusuna, ‘geyiğine’ babamın adını, ‘Rasim Özel’ yazasım geldi.
O an, babam bu dünyadan gideli dört yıl olmuştu.
Google, içinde peşi sıra ‘Rasim’ ve ‘Özel’ kelimeleri geçen yaklaşık 40 site getirdi karşıma. Sitelerin hiçbirinin tüccar babam Rasim’le ilgili bir bilgi içermediğini düşünüyordum.
Ama üçüncü site, ‘Gitti Gidiyor’un bir açık artırma sayfasıydı ve şöyle yazıyordu: 1957 Sirkeci Rasim Özel Eczanesi Faturası...
2010’da yüzde 700, 2011’de yüzde 300 büyümeyle büyük bir başarıya imza atan Markafoni’nin kurucu ortaklarından Tolga Tatari, Türkiye’nin en büyük e-ticaret holdingi olmayı hedeflediklerini anlattı
Tolga Tatari
Markafoni, kurulmasının üzerinden yalnızca 3.5 yıl geçmesine rağmen bugün tartışmasız Türkiye’nin en büyük e-ticaret şirketi. Türkiye’de alışveriş alışkanlığını değiştiren Markafoni’nin kurucu ortaklarından Tolga Tatari’den şirketin Küçükköy’deki dev tesisinde öyküsünü dinledik.
34 yaşına kadar ‘Hip Productions’tan, ‘Akinon’a çok sayıda başarılı projeye imza atan Tatari’nin anlattıkları duygularımdan yola çıkarak genç girişimcilere ilham verici diye tanımlanmayı fazlasıyla hak ediyor..
Tolga Tatari ve ortakları Ahmet Sarı’yla Sina Afra, 3.5 yıl önce kafa kafaya verip internette neler yapabileceklerini düşünmeye başlıyor. Türkiye’de e-ticaret alanında büyük bir açık olduğunu gören üçlü, özellikle internette kıyafet satılmadığını fark ediyor. O günler, kadınların internetten alışverişi benimsemediği, markaların da ürünlerini internetten satmaya hazır olmadığı günlerdi henüz.
Bu işi en azından denemeye karar veren ortaklar, Fransa’da yürüyen güzel bir
Büyük prodüksiyon video oyunları, artık oyunculara cinsel tercihlerini eşcinsel olarak belirleme hakkı da veriyor
‘Mass Effect 3’teki cinsel tercih hakkı ABD’de muhafazakârların tepkisini çekti.
Sadık bir kitlesi olan ‘aksiyon rol yapma oyunu’ ‘Mass Effect’ serisinin üçüncüsü mart başında çıkmış, otoritelerin çoğundan tam not almıştı. 2183 yılında geçen bilimkurgu oyununda, cinsiyetine bizim karar verdiğimiz Shepard isimli komutana kumanda ediyoruz. Amaç, Reaper isimli ‘makine ırkı’na karşı üstünlük sağlamak.
Üstün teknik/grafik içeriğini bir yana koyalım; ‘Mass Effect 3’ oyuncuya ilk kez kadın/erkek dışında eşcinsel olarak da tercih yapabilme ve tercihi doğrultusunda ilişkiye girebilme hakkı tanıyor. ‘Mass Effect 3’ bu haliyle ABD sağcı/muhafazakâr yayınların da ilgisini(!) çekti. Başta Fox News, muhafazakâr medya abartarak ve oyunun devasa içeriğine değinmeden ‘Mass Effect 3’te tam çıplaklık ve net cinsel imajlar kullanıldığını bas bas duyurarak hedef kitlesini harekete geçirdi.
Oyunun yapımcısı Bioware, bu seçimi tamamen oyuncuya bırakıyor, yani kimseyi zorla eşcinsel falan yaptığı yok.
Daha önceki ‘Mass Effect’ oyunlarında yalnızca kadın karakterin diğer