Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



TÜSES'in geçen hafta sonu düzenlediği panelde yerel yönetim reformu tartışılırken Prof. Ersin Kalaycıoğlu yıllar önce ABD'de tanık olduğu olayı anlattı:
"ABD'nin soğuk bölgelerinden birinde öğrenciydim. Bir gün posta aracı, postayı almak için posta kutusunun önüne yanaştı. Görevli arabadan indi ve posta kutusunu açarak mektupları almaya başladı. O sırada, yaşlı bir bayan arabaya girdi ve kontağı kapattı. Sonra da postacıya dönüp 'Bu araba benim paramla çalışıyor' dedi. Ben postacı, kadına vuracak falan zannederken sadece, "pekiyi madam" dedi. Halk devlet memurunu izlemeli, gereğinde ondan hesap sormalıdır..."
Eğer halk kendini adam yerine koyup hesap sormazsa ne olur? Bizdeki olur. Belediyeler yatırım yapıyoruz diye ortalığa çimento harç falan döküp halkın paralarını müteahhitlerle kırışır... Bunun adı da "icraat" olur.

Batı'da hız yapıp durmayan arabayı polis ya izler ya da ilerdeki birimlere haber verir, yakalattırır. Türkiye'de bu görev nasıl ifa edilir? Anadolu Ajansı'nın haberini akuyalım:
"34 TFB 51 plakalı otomobille taksicilik yapan Adnan Ceylan, fenalaşan babası Ali Fuat Ceylan'ı SSK Okmeydanı Hastanesi'ne götürmek üzere saat 04.00 sıralarında Bağcılar'daki evden hareket etti.
Yolda aşırı hız yaptığı için polisin dikkatini çekerek ''dur'' ihtarında bulunulan, ancak buna uymayan Ceylan'ın otomobiline, Eyüp Alibeyköy yol ayrımında bir polis memuru tarafından tek el ateş edildi.
Taksinin ön camından giren kurşun, sürücü Ceylan'ın koluna saplandı."
Ne dersiniz... Uygarlık düzeyimiz AB'ye girmemize yeterli mi?

Fatih Terim takımda yine operasyon yapacakmış. Otopsi yapsa daha yerinde olur.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, meslektaşımız
Erdal Şafak'a verdiği demeçte: "Kemal Derviş CHP'ye küstürülürse çok yazık olur" diyor.
AKP'nin Derviş'i CHP'den çok düşünmesi düşündürücü değil mi?
***
Diyanet İşleri, Milli Piyango'dan kazanılan paranın helal sayılmayacağını açıkladı.
Milli gelirin yarısının kayıt dışı olduğu bir memlekette sadece piyangodan çıkan parayı tartışan Diyanet'e helal olsun bu yollar...


Filozof Sakallı Celal geçen yüzyılın başlarında "Türkiye garptan şarka doğru giden bir gemidir, üzerinde bazıları garba doğru koşar" demişti. Atatürk bu geminin yönünü değiştirdi. Onun zamanından beri Türkiye artık doğudan batıya giden bir gemidir. Ve bugün üzerinde bazıları doğuya doğru koşmaktadır...
Yukardaki sözleri CHP milletvekili Onur Öymen Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşurken söylüyordu...
Türkiye'de AB'ye üyelik için çok hevesli görünen bir iktidar var.
Avrupa'nın kriterlerini (en azından kâğıt üstünde) bir bir yerine getiriyor.
Ne var ki saman altından (ve üstünden) laikliği delik deşik etmek için elinden geleni ardına koymuyor...
Türkiye'nin bugün tartıştığı konulara bakınız...
Kuran kursları, imam hatip okulları, üniversitede türban, YÖK'ün siyasete bağlanması, TÜBİTAK'ta bilimsel özerkliğin iptali, eğitimde kadrolaşma, imamlara 15 bin kadro, Osmanlıca eğitim vs...vs...
Bu icraatı yapanların Avrupa'ya yaklaşma gibi niyetleri olabilir mi?
Öyleyse amaçları nedir diye sorarsanız...
Yaygın düşünce şu...
AKP, AB'ye girecekmiş gibi yaparak TSK'yı etkisizleştirdi. Şimdi toplumu dinselleştirip devlette kadrolaşıyor. Amacı AB'ye girmek değil AB'ye girer gibi yaparak onun himayesi altında iktidarını sağlamlaştırmaktır.
AB'nin niyeti de Türkiye'yi alır gibi yaparak Kıbrıs ve Ege'yi kaçırmaktır.
Yoksa ne AKP'nin AB'ye girmeye ne AB'nin Türkiye'yi almaya niyeti vardır.
Her iki taraf, Cumhuriyet Türkiyesi'ne karşı ortak oyun oynamaktadır.

Ünlü romancımız Orhan Pamuk'un son romanı "İstanbul"u okumaya niyetlenen okurumuz Prof. Nalan Ölmezoğulları ilk sayfadaki şu cümlede duraklamış:
"Sevgiyle ve hep gülümseyerek karşılandığım bu evin duvarında..."
Bu cümlede "gülümseyerek" yerine "gülümsenerek" ya da "gülümsemeyle" gibi bir sözcük kullanılması gerektiğini söylüyor okurumuz. Bu ayrıntıyı geçersek.. Bir İstanbul incelemesi ve anlatımı olarak hoş bir kitap bu. Fiyatı ehven: 10 milyon TL... Okunmalı...

Babasını ezerek öldüren şoförün serbest bırakılması üzerine "Bu nasıl adalet" diye bağıran adamı adalete hakaretten tutuklamışlar.
Tam da "Yargıya güvenmiyoruz" sözünün AKP'nin sloganı olduğu günlerde...