MHP'li bir grup milletvekili DSP'li Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'le ilgili yolsuzluk dosyası hazırlayarak Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'a teslim ettiler. Özkan dosyayı Bülent Ecevit'e, o da Başbakanlık Teftiş Kurulu'na sevk etti. Fevzi Aytekin 1999 yılında halasının kızı Havva Alp'i ÇED Planlama Genel Müdürlüğü'ne atamıştı. Havva Hanım'ın kardeşi Kani Bey'in ÇED raporu hazırlayan bir kuruluşta görevli olduğu, istek ve sipariş üzerine ÇED raporu hazırlayarak bakanlıktan geçirdiği iddia ediliyor. Teftiş Kurulu'nun raporu merakla bekleniyor...
"Maksadi ne olursa olsun, vatan tehlikeye girmedikçe harp, bir cinayettir."
Mustafa Kemal.
Savaşta kilit ülke Türkiye olacakmış; marifet savaşta mı yoksa barışta mı kilit ülke olmakta?
***
ABD Türkiye’nin batmasına izin vermeyecekmiş; adamlara bakın ya ne batmamıza izin veriyorlar ne de çıkmamıza...
Hangi durumda olursa olsun iyimserliği ve umudu elden bırakmayan bir dostumuz televizyon haberlerinde Papa'yı izlemiş... Dün dedi ki:
- Yahu neden bizi yönetenlere hep kötümser açıdan bakıyoruz...
- Mesela?
- Mesela bak bizim Ecevit Papa'dan çok daha zinde... Çok daha hareketli... Ne olur biraz iyimser olalım...
ABD Başkanı George W. Bush, Beyaz Saray'ın bahçesinde harıl harıl bir şeyler arıyormuş.
Az sonra yanına gelen Yardımcısı Dick Cheney:
- Hayrola Sayın başkanım, demiş, ne arıyorsunuz öyle?
Bush, hınzırca sırıtmış:
- İstediğim ülkeyi bombalamak için, bahane arıyorum!
Can Ozan
Geçen haftaki Bakanlar Kurulu toplantısı... Tartışılan konu, Amerika'ya yapılan son terörist saldırı, bu bağlamda Usame bin Ladin'in kimliği... Kimdir bu adam? Nereden çıktı? Nasıl çıktı? Ne zaman çıktı?
Konu bütün hararetiyle tartışılırken Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın bütün ötekileri bastıran sesi duyulmuş:
- Bu Ladin sakın bizim çıkardığımız son afla çıkmış olmasın arkadaşlar!
Herkes kahkahayı basmış... Bülent Ecevit hariç tabii...
Almanya terörist avındaymış...
Terörist yetiştirirken onun ilerde ne gibi ürünler vereceğini de düşüneceksin Hans kardeş!..
Dışişleri Bakanı İsmail Cem, ABD gezisine çıkarken "Türkiye'yi maceraya sokmayacağız" sözleriyle Körfez'deki hataların tekrarlanmayacağını ifade etti. Kimileri hükümetin bu tavrını "pasif" diye nitelerken geliniz internette dolaşan imzasız bir metinden parçayı birlikte okuyalım:
"...ABD'yi vuran teröre kaşı ortak mücadele ve bu konuda dünya kararlılığına omuz vermek alkışlanacak bir tavırdır; ancak terörü bahane ederek Ortadoğu'yu tanzime yönelik bir haçlı seferine alet olmak... İşte orada durmak gerekir.
Savaş görmeden yetişmiş bir neslin savaş karşısındaki gözü pekliğini ilgiyle izliyoruz bugün... 2. Dünya Savaşı günlerinde yaşamadıklarına dua ediyoruz. Öyle olsa şimdi çoğumuz hayatta olmayabilirdik.
O zaman da İnönü'yü "milletin erkekliğini kurutmakla" suçlayanlar olmuştu. Türkiye, milyonlarca ölüye mal olan bir cehennemden sıyrılmayı başardığında İnönü "Beni aşsız bıraktın" diyen bir çocuğu şöyle yanıtlamıştı:
"Seni belki aşsız bıraktım, ama babasız bırakmadım."
***
Görüldüğü gibi.. Asker İnönü de hayli pasif(!) politikalar izlemiş İkinci Dünya Savaşında. Aktif politikanın babası ise malum Turgut Özal idi... Körfez savaşında bir koyup üç alacak... Savaştan sonra kartlar yeniden dağıtılarken masada bulunacaktı ki Türkiye zarara uğramasın... Peki ne oldu? Size 30 milyar dolara mal olan savaşın sonunda ABD'nin güneyimizde Kürt devleti kurma çabalarına da engel olamadık. Aktif politikanın kahramanları savaş sonrasında sıra Türkiye'nin çıkarlarını savunmaya gelince susup kaldılar. Aktif politika adı altında uydu politikası izledikleri ortaya çıktı. Bu defa da pasif(!) yani "Türkiye'nin çıkarlarıyla sınırlı" politikaları deneyelim bakalım... Belki daha karlı çıkarız! Ne dersiniz?
