Melih AŞIK
SSK Levent Dispanseri Başhekimi Doktor
Bahri Yaman, TEM yolu üzerinde Ankara'ya doğru yol alırken tanık olduğu olayı aktarıyor:
- Önümde bej rengi bir Şahin gidiyordu. Hızımız 130 km civarında. Bir ara sağ ön kapısı açıldı, dışarıya bir el uzandı ve bir adet bira kutusunu yola bırakıverdi. Çok sinirlendim; ilerde trafik polisine rastlarsam şikayet ederim, diye plakasını kaydettim. Araç bir süre önümde yol aldı. Geçen süre içinde maalesef trafik polisine rastlayamadım. Neden sonra biraz daha hızlanıp aracı solladım. Bir de ne göreyim; ben otoyolda polis ararken aracın sağ ön koltuğunda oturan şahıs polis değil miymiş?..
Anadolu Ajansı Trabzon Bürosu'ndan gazeteci
Murat Taşkın'ın geçtiği faks notu da şöyle:
- Yerel Karadeniz Gazetesi'nden meslektaşımız
Asım Kemal Güner, geçenlerde minibüsle Rize'ye giderken hatalı sollamalar yapan ve aşırı hızlı giden şoförü birkaç kez uyardı. Ama şoförün aldırdığı yoktu. Meslektaşımız bıkmadı, ikaza devam etti. Sonunda şoför bu ikazlardan bıkmış gibi tavır takınarak:
- Merak etme abi, arabanın kaskosu var, demesin mi?
Meslektaşımız
"Arabayı durdur, ineceğim!.." dedi ve araçtan indi...
HBB'nin
"10'da 10"programında sempatik sunucu
Mesut Yar, ilginç bir haber okuyor:
"İktidar problemi olan beylere müjde!.. İğnesiz - ağrısız mutlu bir cinsel yaşam sizi bekliyor... Belçikalı bilimadamları, uzun çalışmalardan sonra `iktidar hapı'
nı nihayet ürettiler... Hapı yutacaksınız; en küçük bir sorun kalmayacak!.."
Ancak bir aksilik oluyor...
Mesut Yar bu haberi okurken ekrana konuyla ilgisi olmayan Beyoğlu manzaraları yansıyor: İstiklal Caddesi'nin o bildik kalabalığı arasında.. tramvay bir aşağı - bir yukarı gidiyor, geliyor...
Mesut Yar, mütebessim bir ifadeyle durumu kurtarıyor:
- Eh.. Malum... "İktidar"
da tramvay gibidir; gelir, geçer...
Kocası
İdris'i başka kadınla bastıran
Fadime mahkemede durumu anlatıyormuş:
- Zaten uzun süredir kari koca hayatı yaşiyorlardı hakim bey...
İdris düzeltmiş:
- Ne kari koca hayatı Hakim Bey, çok daha iyisini yaşiyoruz , çok daha iyisini...
Ankara'da GİMA Mağazalarının ekmeği birkaç lira düşük fiyatla sattığını, yurt çapında böyle bir fiyat indiriminin pekala mümkün olduğunu, hele fırınların ekmeği bakkal fiyatından satmasının iyice mantıksız olduğunu yazmıştık. Bugün de ekmek konusunda Ankara Fırıncılar Odası Başkanı
Yusuf Ekşi'yle konuşuyoruz...
- Ekmek fiyatları neden her yerde 30 bin lira? Niye fırınlarda, bakkallardan daha ucuz değil?..
- Çok az da olsa, ekmeği 30 bin liranın altında satan fırınlar vardır. Bizim bunları engellememiz söz konusu değildir. Tam tersine, gramajdan ve kaliteden çalmadan, belirlenen azami fiyatın altında satış yapan fırınları ödüllendiriyoruz.
- Bir baskı yoksa, bu tür satış yapan fırın ve bakkal sayısı neden çok az?
- Süpermarketler bakkalları öldürdü. Bugün bir bakkalın en büyük kazancı ekmekten...Bu nedenle ekmeği azami fiyattan satıyorlar.
- Ya fırınlar? Onlar niye fırına kadar gelen vatandaşa, bakkallara sattığı fiyattan satmıyorlar ekmeği?
- Halk Ekmek'i satan büfelerin önündeki kuyrukları, çekilen çileleri görüyorsunuz. Eğer fırınlar da bakkala verdiği fiyattan satış yaparlarsa vatandaşa, aynı kuyruklar, aynı çileler fırın kapılarında gözlenecek. Vatandaşa bu ızdırabı çektirme hakkını kendimizde görmüyoruz.
- İyi de vatandaş bu çileyi (!) çekmeye hazır.
- Bir başka sebep de şu; Ankara'da 3 - 4 milyon tüketici var, oysa fırın sayısı 380. Dolayısıyla bizim ürettiğimiz ürünün en büyük dağıtıcısı bakkallar. Onlar olmasa ürettiğimiz ekmeğin çoğu elimizde kalır. Biz fırıncılar olarak, birkaç yıl önce ekmeği bakkallara verdiğimiz fiyattan satmaya kalkmış, ancak Bakkallar Derneği'nin boykotu nedeniyle bu uygulamadan vazgeçmek zorunda kalmıştık.
- Çözüm nedir peki?
- Çözüm, belediyelerin, fırınlara satış yapabileceği büfeler kiralamasıdır. O zaman bakkallara mahkum kalmayız ve bugün 30 bin lira olan ekmeği 25 bin liradan hatta daha ucuza satarız ve bundan da kar ederiz.
- O zaman belediyeler niye sizler için şehrin çeşitli yerlerinde büfeler hazırlayıp kiralamıyor?
- Siyaset yaptıkları için. Biz ekmeği ucuz satarsak belediye başkanları "biz ekmeği ne kadar ucuza satıyoruz" diye propaganda yapamayacaklar. Belediye başkanları, bir de bakkalları karşılarına almak istemedikleri için bize büfe tahsis etmiyorlar.
NOT: Ekmeğin ucuzlatılması konusunda okurlarımızın ve uzmanların değişik görüşleri varsa... Bize iletmelerini bekleriz...
Kumkapı cinayetiyle ünlenen Zeynep Uludağ başından geçen olayı dizi film yapmaya başlamıştı ki, bu kez de zina halinde yakalandı. Talihsiz kız üzgün tabii... Ancak olayı duyunca sevinç çığlıkları atanlar da varmış. Söylendiğine göre
Zeynep'in film yapımcısı olayı duyduğu an:
- Yaşasın zina olayını da ayrıca 10 bölümlük dizi yaparız, diye havalara fırlamış sevincinden. İyi mi?
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr