Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Erman Toroğlu Hürriyet spor sayfasında 24 Ekim günü yazdığı yazıda "bekaret"le ilgili benzetmeler yaptı. Örneğin dedi ki:
"Bakirelik yalnız bayanda mı olur? Mesela, 'hakemin bakiresi olmaz mı?' Yani bozulmamış bir hakem. Tabii ki, olur. Hakemi kim bozar? Kendi camiası. Ben hep şunu söyledim; 'önce futbolcu, sonra hakemim'...
Hürriyet gazetesi içindeki Kadın Grubu, Toroğlu'nu bu yazısından dolayı Doğan Yayın Konseyi'ne şikâyet etti. Kadınlar ne mi dedi? İşte onların şikâyet yazısından bir bölüm:
... Erman Toroğlu, yazısında bekareti, "kaybedildiği anda kişinin değerini azaltan" bir olgu olarak tanımlamıştır.
Bekaret, Türkiye'de ve dünyada yüzyıllardır üzerinde tartışılan bir konudur. Kadın namusunu, eşittir bekaret olarak gören zihniyet çağdışıdır. Bu zihniyet nedeniyle her yıl milyonlarca kadın şiddet görmekte, aşağılanmakta, "namus" cinayetlerine kurban gitmektedir.
Kadınlar kendi bedenleri üzerindeki tasarruflardan kendileri sorumludur. Kişilerin namusunu, Toroğlu'nun ifadesine göre ne kadar "bozuk ya da sağlam olduğunu", bekaretleri ya da cinselliği yaşama tarzları belirlemez. Kişileri değerli ya da değersiz kılan şey, topluma, çevrelerine ve ailelerine karşı davranışları, (varsa) ellerindeki gücü ne yönde kullandıklarıdır.
Yazarların, yazılarını yazarken, bunların ne gibi sonuçlara yol açacağını düşünmeleri gerekir.

Dışişleri Bakanı Gül, ABD'nin Türk asker konusundaki geri adımını "Beceriksizlik" olarak değerlendirmiş. Eskiden şehitlerin ardından ağıt yakardık... Şimdi de neredeyse "Şehit veremiyoruz" diye ağıt yakacağız...


Kadın haklarıyla ilgili Yeni Çözümler Vakfı, Türk Ceza Kanunu tasarısını inceleyerek cinsiyet ayrımcılığına ve kadın haklarının ihlallerine yol açan maddeleri belirledi. Yapılması gereken değişiklikleri "Kadın Bakış Açısından Türk Ceza Kanunu" başlıklı bir kitapçıkta topladı. Ne var ki bugüne dek Adalet Bakanı Cemil Çiçek'ten bir randevu alıp görüşmeyi başaramadı. TCK yasa tasarısı halen TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülüyor. Vakıf mensubu Pınar İlkkaracan'ın yazdığına göre AKP temsilcileri hanımların uyarılarını kesinlikle kaale almıyor...
Böyle yasa yapılır mı?

OECD yetkilisi Mehmet Öğütçü dostumuz İncil'deki tanımıyla "süt ve bal ülkesi" Lübnan'da imiş geçen hafta. İzlenimlerini göndermiş. Özetliyoruz:
"İtiraf etmeliyim ki, umduğumdan çok farklı bir Beyrut ile karşılaştım. 17 yıl iç savaş yaşayan, hâlâ da topraklarının bir kısmı İsrail, bir kısmı da Suriye işgali altında olan bir ülkede olduğumu pek hissetmedim... Kentin kuzeybatısında banka, otel, restoran ve alışveriş merkezlerine ev sahipliği yapan Hamra semti adeta Etiler idi...
Ülkenin siyasi yapısı Osmanlı "millet" sisteminden esinlenilerek düzenlenmiş. Cumhurbaşkanı Marunit Hıristiyan, Başbakan Sünni Müslüman, yardımcısı Yunanlı Ortodoks, Meclis Başkanı Şii, Genelkurmay Başkanı Dürzi... Aklınıza gelebilecek hemen her Arap liderinin, zengininin burada gayrimenkulleri, fonları var. Lüks tüketim muazzam boyutlarda. Eti Bisküvileri'ni buradaki hemen her bakkala, süpermarkete sokmuş olan Osman Erogan'ın başarı hikâyelerini dinlemek çok zevkliydi. Sarar, dördüncü dükkânını açıyormuş... Vestel ve Beko bayileri ile karşılaşmak heyecan verdi. Beşiktaş ve Galatasaray'ın maçlarını, oyuncu transfer haberlerini Lübnanlıların benden iyi izledikleri muhakkak. Mustafa Sandal ile Sertab Erener yok satıyor. Sürekli radyodalar. Hatta Arapça taklitleri bile çıkmış. Ermeni mahallesinde kıyafetlerin en pahalılarını "Made in Turkey" diyerek pazarlıyorlar. Bizim Mardin yöresinden 50.000 kadar Türk işçisinin genellikle düşük gelirli işlerde çalıştığı söyleniyor.
Lübnanlılar 7 - 8 saatlik araba yolculuğu ile Mersin'e sıkça gidiyor. Beyrut - Mersin arası uçakla 30 dakikadan az tutar... Turizmcilere tavsiyem hemen Antalya - Beyrut arası charter seferlerine başlamaları.... En az İsrailli turist kadar müşteri potansiyeli olduğunu iddia ediyorum.

Başkan Bush gel diyor, Irak'a gidiyorsunuz. Gelme diyor, gitmiyorsunuz. Aynı saygıyı Cumhurbaşkanı Sezer'e neden göstermiyorsunuz?