Son haftalarda Irak yüzünden köşeye sıkışan İngiliz Başbakanı Tony Blair, dün İstanbul'daki saldırıları kendi lehine kullanmaya çalıştı. Bush'u karşılarken yaptığı basın toplantısında:
- Bizim yok etmek için savaştığımız terörün ne büyük bela olduğunu bütün dünya görsün, demeye getirdi sözü. Başkan Bush da o çizgide konuştu.
Acaba bu terör ABD ve İngiltere'nin savaştığı terör mü?
Yoksa ürettiği terör mü?
Amerika ve İngiltere Irak'a saldırmadan önce Ortadoğu'da El Kaide terörü var mıydı? Hayır... El Kaide Irak'a ve bölgeye ABD'den sonra geldi.
ABD ve İngiltere'nin terörle savaş diye başlattıkları, ama hiç inandırıcı olamadıkları süreç, terörü büyüttü ve yaydı. Biz de acı ve kanlı şekilde nasiplendik bu terörden...
Bundan sonra ne olacak?
Başkan Bush dün işbirliğinden söz ediyordu. Belli ki kendini koruma güdüsü içindeki Türkiye ABD'ye biraz daha yaklaşacak... ABD tarafından daha kolay yönlendirilecek.
Bu yol bizi nereye götürür?
ABD ve İngiltere'nin terör konsepti farklı anlam taşıyor. Bizimki farklı. Onlar "terörle mücadele" adı altında Ortadoğu'da petrol savaşı yapıyor. Biz kendimizi koruma derdindeyiz. Terörle mücadelede yardım alalım, ortak hareket edelim derken onların yedeğinde Ortadoğu batağına sürükleniveririz. Biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız.
Geçmiş olsun İstanbul... Bu lanetli saldırıda yakınlarını kaybeden tüm insanlarımızın başı sağ olsun... Umarız sondur...
İstanbul'daki patlamaları izleyen saatlerde Valilikte bir Koordinasyon Kurulu oluşturulduğu, açıklamaların tek ağızdan yapılacağı bildirildi. Saat başı yapılacak açıklamalarla medyanın sürekli bilgilendirileceğini düşündük. Ama böyle olmadı. Her televizyon yayını değişik bilgilerle sürdürdü.
Turizm yöneticisi Tavit Köletavitoğlu, geçmişte Toronto Belediyesinde bir toplantıya tanık olduğunu anlattı dün. Şehir 600 bölgeye ayrılmış, bir bölgede olay olduğunda hangi yollar kesilecek, elektrik, su, gaz akımı nasıl düzenlenecek, her şey önceden kararlaştırılıyormuş. Biz de uygarlaşsak artık.
Altı gün içinde dört dehşetengiz patlama... Elbet ülkenin psikolojisini de imajını da etkiliyor... Turizmin önde gelen isimlerinden Besim Tibuk, hem iç hem dış etkiler açısından televizyonlar ve gazetelerin kanlı resim vermekteki yarışları üzerinde duruyor. Bizim televizyonlardaki kanlı görüntüler dün anında CNN, BBC gibi dünya televizyonlarına da yansımıştı. New York'taki İkiz Kulelerde 3 binin üzerinde insan öldü ama medyaya tek kanlı resim yansımadı. Bağdat'tan bile kanlı resim yayılmıyor dünyaya... Biz neden kendimizle birlikte imajımızı da yaralıyoruz.
Başbakan Tayyip Erdoğan "Terörün vermek istediği mesaj" a sinirlenişti bir gün önce. Dün de teröristlerin iki alemde hesap vereceğinden söz etti. Sanırız o da "radikal islamcı" lardan kuşkulanıyor. Herhalde yapılması gerekenin beddua etmekten öte en kısa sürede örgütün Türkiye içindeki lider ve militanlarını saptayıp şebekeyi çökertmek olduğunu da biliyor. Herhalde emniyet güçleri örgütü ele geçirme çalışması içindedir.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal terör saldırısıyla ilgili önemli değerlendirmeler yapıyor... Olayın arka planıyla ilgili olarak son dönemdeki "Dış politika kırılması" na dikkati çekiyor. Diyor ki:
- Türkiye her zaman Ortadoğu'daki çatışmaların, gerginliklerin, savaşların parçası haline dönüşmeme noktasında özel bir gayreti başından beri sürdürdü. Bu, bize devletin kurucuları tarafından bırakılmış temel bir ilkedir, yaşamsal bir zorunluluktur. Türkiye'nin kaçınılmaz bir ulusal mecburiyeti olmadıkça hiçbir zaman Ortadoğu'da çatışmaların parçası haline dönüşmeme, o çatışmaların bizi de içine almama noktasında bir dikkat, bizim dış politikamızın temel ilkesi olmuştur. Dış politikamızda uluslararası hukuki meşruiyetin dışına hiç çıkmadık. Bu ilke hiçbir zaman tartışılmadı da... Ama ne yazık ki AKP iktidarı ile birlikte Türkiye dış telkinler doğrultusunda Ortadoğu çatışmasının bir parçası olma noktasında heves içine girdi. Bu önemli bir kırılma noktasıdır...
Baykal ekliyor:
- Ortadoğu denklemine girmek istediniz ama giremediniz, şimdi Ortadoğu sizi kendi denklemi içine çekmeye çalışıyor...
Kimi gazeteler dün Sinagog terörünü düzenleyenlerin Hizbullah üyesi olduklarını söylüyordu. Deniz Baykal da bu konuya değindi:
- Devlet bir eliyle bu son terör olaylarına karıştığı anlaşılan Hizbullah sanıklarını bulmaya çalışıyor, aynı devlet öbür eliyle mahkum olmuş Hizbullahçıları devletten afla tahliye etmeye çalışıyor....
Terörü hep birlikte lanetleyelim.. Ama bu noktaya gelirken yapılan hataları da gözden kaçırmayalım... Siyasette "terörle mücadele" ön plana çıkarken dış politikanın da yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç var.