Melih Aşık
Matematik Profesörü
Ali Nesin, sayılarla
"oynarken" yaptığı bir keşfi (!) Bilim ve Ütopya Dergisi'nde yazmış...
Gazetenin ekonomi sayfasındaki
"borsa kapanış fiyatları" na gözü takılmış
Nesin'in... Üşenmemiş; oradaki sayıların kaç tanesinin 1'le, kaç tanesinin 2'yle.. 3'le.. 4'le.. (ve 5, 6, 7, 8 derken...) 9'la başladığını hesaplamış...
Görmüş ki...
Tuhaf bir şekilde.. 1'le başlayan sayılar çoğunlukta.. Başlangıç rakamı "büyük" sayılar giderek azalıyor... Ve nihayet.. 8 ve 9'la başlayan sayılar, resmen "azınlığa" düşüyor...
Oysa teorik olarak... Rastgele seçilmiş bir tamsayının, 1'le başlama olasılığı ile 8, ya da sözgelimi 9'la başlama olasılığı aynı...
Ali Nesin, borsadan sonra, Atlas'ı açıp ülkelerin yüzölçümlerini, nüfuslarını, Amerikan eyaletlerinin en yüksek noktalarını (vs..) başlangıç rakamlarına göre sıralamış...
Bulduğu şey aynı: Hepsinde 1 rakamıyla başlayan sayılar, diğer rakamlarla başlayanlara göre çok daha fazla..
***
Bu ilginç "keşif" üzerine... Biz de, sırf "vatandaşa hizmet olsun" diye... (Ali Nesin'i biraz da kızdırmak pahasına...) Milli Piyango çekiliş sonuçlarını "araştırmaya" başlıyoruz...
9, 19 ve 29 Mayıs çekilişlerindeki "talihli" numaralarının incelenmesi sonucunda...
Ali Nesin'in "keşfi" kısmen doğru çıkıyor... "Kısmen" diyoruz; çünkü Piyango'da 6 rakamıyla başlayan "talihli sayı"ların tartışmasız üstünlüğü var... Sözkonusu üç çekilişte 6 rakamıyla başlayan "talihli" numara adedi 180... Ve arkasından 1'le başlayan numaralar geliyor; 169 adet...
İlginçtir... Piyango'da da 8 ve 9'la başlayan sayıların neredeyse hiç şansı yok, gibi gözüküyor...
Matematik düşkünlerinin... hassaten de... yıllardır talih kuşunun peşinde koşan talihsiz (!) yurttaşlarımızın dikkatine sunulur...
Askerler 28 Şubat'taki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, tamamen
"anayasal yetkileri" doğrultusunda 18 maddelik ayrıntılı bir önlemler paketi ortaya koymuşlardı. Laik kesimler MGK'nın 18 kararını baştan sonra destekliyordu. Başbakan
Erbakan da 18 maddelik bildiriye imzasını atmıştı.
Ancak toplantının hemen ertesinden başlayarak MGK kararları aşınma sürecine girdi.
"8 yıllık eğitim" konusunda DYP ve ANAP önce MGK kararı doğrultusunda tavır aldılar. Kesintisiz eğitim kendi programlarında aynen öngörülüyordu. Ancak İmam Hatip derneklerinin baskısı sonucu, üç imam hatip derneğinin Ankara turu sonunda, hem DYP hem ANAP 8 yıllık kesintisiz eğitim ısrarından vaz geçtiler. Açıkça yenildiler. Askerleri yalnız bıraktılar.
Hükümet cesaretlendi, diğer MGK kararlarını da sulandırma sürecine soktu.
Milli Güvenlik Kurulu'nun herşeye rağmen 18 maddelik bildirinin arkasında durması, bu kararların uygulanmasında ısrar etmesi gerekirken... Son haftalarda bir gevşeme ile birlikte tartışmaların ayrıntılara ve başka noktalara kaydığı görülüyor. Örneğin generaller
"Şevki" tartışmalarına katılıyor, Hükümet'i ödenek konusunda garip biçimde kamuoyuna şikayet ediyor, MGK çerçevesindeki anayasal mevzilerini terkederek Refahyol ile siyaset düzleminde çekişmeye girme eğilimi gösteriyorlar. Bu düzeyde çekişmeye girmek askerleri zayıflatıyor. Kendilerine sükunet tavsiye ediyoruz...
Edward Hale'e sormuşlar:
- Politikacılar için mi dua ediyorsunuz?
- Hayır, demiş,
politikacıları gördüm, halk için dua ediyorum...
***
Geçtiğimiz hafta kalp spazmı geçirerek hastaneye kaldırılan Başbakan
Necmettin Erbakan taburcu edildi.
Erbakan hastaneden ayrılmadan önce düzenlediği basın toplantısında, rahatsızlığı süresince ilgilerini esirgemeyen herkese teşekkürlerini sunduktan sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
"
Her yılın Haziran ayının ilk haftası kalp spazmı geçirmek benim için neredeyse kural haline geldi. Nasıl gelmesin ki? Ülkemizin yetiştirdiği en güzide evlatlarından Nazım Hikmet'i, Ahmet Arif'i ve Cahit Irgat'ı bu hafta içinde kaybetmedik mi? Benim gibi yaşı 70'i aşmış bir insanın yorgun kalbinin böylesi acıya dayanabilmesi mümkün müdür? Tek tesellim, bu yılki anma törenlerinde hiçbir yurttaşımızın izdihamdan zarar görmemesidir."Erbakan basın toplantısını
Nazım Hikmet, Ahmet Arif ve
Cahit Irgat'tan dizeler okuduktan sonra istirahate çekilmek üzere evine hareket etti.
***
DSP Lideri
Bülent Ecevit, sürpriz bir kararla,
Baykal'ın kendisine 37'inci kez yaptığı
"birleşme" teklifini kabul ettiğini açıkladı.
Bülent Ecevit, yaptığı basın toplantısında özetle şunları söyledi:
- Deniz Baykal beni sıkıştırmak için ikide bir birleşme teklif ediyor. Benim tik haline gelen ret cevabım ise her defasında gereksiz bir tartışma başlatıyor. İki partinin birleşmesi bu sorunu çözecektir. Birleşme halinde ben lider, Deniz Baykal ise hizip lideri olacak, bizim birbirimizi yememiz ülke meselesi halinden çıkıp, parti içi mesele haline dönüşünce kamuoyunu fazla meşgul etmeyecektir. En önemlisi parti içi mücadele bütün zamanımızı alacağından ülke meselelerine kafa yormak, iktidarı eleştirmek gibi zahmetlerden de kurtulacağız. Parti içi kavgayı özledim valla...
***
Ünlü sanatçı Hülya Koçyiğit hamile kaldığını birinci sayfadan yayınlayan gazeteleri Basın Konseyi'ne şikayet etti. Ünlü yıldız evinin havuzunda mayoyla düzenlediği basın toplantısında dedi ki:
- Haber doğru ancak eksik. Ben de vergilerimi eksik ödeyip Maliye Bakanlığını dolaysıyla halkı hamile bıraktım. Ancak gazeteler benim hamileliğimi büyütüp halkın benden hamile kaldığını adeta unutturdular. Bu sorunun açıklığa kavuşmasını istiyorum. Basının da vatandaşa hamile kalmasını istemiyorum.
Yazara Emailm.asik@milliyet.com.tr